15 Haziran 2011 Çarşamba

KADINLARIN DURUMU



Kadın ve aileden sorumlu devlet bakanlığı 6 Haziran tarihinde kadın örgütlerinin tüm itirazlarına ve Başbakanlığa iletilen 3 bini aşkın imzaya rağmen kapatıldı.
Yerine “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı” kuruldu.
Bunun anlamı nedir?
Bunun anlamı kadını birey olarak değil ailenin bir unsuru olarak görülmesidir.
Kadın örgütleri bir bildiri yayımladı.
Bu bildiride, hükümetin aldığı bu karar kınanıyor.
“Kadın yok”, aile var” yaklaşımını reddettiklerini belirtiyorlar.
Başbakan ise yeni bakanlığı “Biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz, bizim için aile önemli” sözleriyle açıklıyor.
Geçen yıl bir konuşmasında da “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” demişti.
Yayınlanan bildiride ise “Bizler bir ailenin üyesi olsak da, olmasak da, öncelikle birer bireyiz” deniyor.
Ve bence de haklı söyleniyor.
Çünkü kadınlar birer birey olarak çeşitli iş kollarında, bahçelerde, bağlarda, pamuk tarlalarında, zeytin toplamada velhasıl çeşitli alanlarda çalışmaktalar.
Tüm güçleri ile ailelerinin geçimlerinden, çocuklarının yetiştirilmesine, eğitimine varana kadar mücadele içindeler.
Bir aile kuran kadında çalışıyor kurmayanda. Yani evli olan da olmayanda bir şekilde birey olarak varlığını gösteriyor.
O halde kadını aile kavramı içine sıkıştırmanın, aile kavramı ile tanımlamanın bir mantığı var mı?
Kadın erkek eşitliği önemlidir.
Kadınlara hak ettikleri değeri ve erkek karşısında eşitliğini her alanda vermeliyiz.
Kadını yok sayan politikalardan vazgeçmeliyiz.
Kadını yok sayan AKP yaklaşımları karşısında, kadın hakları konusunda atağa geçen bir CHP söz konusu idi.
CHP yönetimi kadına hak ettiği yeri ve değeri vereceklerini söylüyordu.
Seçim meydanlarında, Kılıçdaroğlu “Kadın Raporu” nu tanıtmaya, açıklamaya çalıştı.
Ve yine seçim mitinglerinde Başbakan Erdoğan “Kürt Sorunu” vardır diyenlere cevap olarak “Kürt Sorunu yoktur. Kürt kardeşlerimin sorunu vardır” diye cevap verdi.
Kılıçdaroğlu ise aynı konuda “Kürt Sorunu” vardır, demişti. Ve sorunun çözülmesini dile getirmişti. Kürt sorununu CHP iktidarı çözecek demişti.
12 Haziran seçim sonuçları analiz edildiğinde;
Kadınların çoğunlukla AKP’ ye oy verdiği görülecektir.
Kürtlerinde yine aynı şekilde “Kürt Sorunu” yoktur diyen AKP’ye oy verdiği ve CHP’nin
Kürtlerden oy alamadığı görülecektir.
Buradan şu çıkıyor.
Söylemek, dile getirmek önemli değil, önemli olan söyleneni dile getirileni muhataplarına iyi anlatmaktır.
Halkın anlayacağı şekilde gerekli çalışmayı yapmak insanları bilinçlendirmek gerekir.
Meydanlarda, kapalı kapılar ardında dile getirilen gerçekte olsa söylendiği yerde kalıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder