30 Ocak 2012 Pazartesi

ADANALI ESNAF KENDİNİ YAKTI ?

Bazen öyle olaylar oluyor ki hangi düşüncenin, hangi çaresizliğin, hangi ruh halinin sonucudur diye sorgulamadan edemiyor insan.
Kiminin beş parası yoktur. Parayla da işi yoktur. Gün içinde kazanır, gün içinde harcar. Vurdumduymaz, sorumsuz, duyarsızdır.
Kimi ise evine götüreceği bir lokma ekmeğin peşindedir. Yağmur, çamur, ayaz, kar kış onu engelleyemez.
Evinde eşi, çocuğu onun akşam getireceği bir lokma ekmeği beklemektedir.
Ev sahibi kirayı isteyecektir.
Faturalar yatacaktır.
Çocuğa bir çift ayakkabı alınacaktır.
İstese de vurdumduymaz, sorumsuz, duyarsız olamaz o.
Çünkü o bir babadır. O bir anadır yerine göre bir ağabeydir.
Ne Müslüm babayı dinleyecek efkârlanacak zamanı vardır ne de Orhan babayı yâd edecek zamanı.
Önceki gün Adana’da yaşanan olay karşısında insanın duyarsız kalması olası mıdır?
Kapalı semt pazarı kurmak isteyen belediyeyi protesto etmek isteyen pazarcı esnafı Mehmet Oğuz, benzinle kendini yaktı.
Bir esnafın, bir insanın kendisini ateşe vermesi ve yaşamını bu şekilde riske atması, sonlandırmaya çalışması hangi çaresizliğin sonucudur acaba?
Sevgi, destek, işbirliği olsa idi bu sonuç yaşanır mıydı?
Yaşam çizgisi çok incedir.
Bir anlık hata, yanlış karar, bilinçsiz hareket benzini tutuşturur.
Yaşamları karartır.
Eve ekmek götüreyim derken canına kastedersin.
Peki, bu hatanın cezasını kim çekecek? Sen! Çocukların, ailen…
O halde sorunları bu şekilde çözmeye çalışmanın kimseye yararı olmayacağını düşünmek gerekmez mi?
Lakin o ince çizgide bazen, insan bilir sonsuzluğa teslim olacağını ama direnir.
Üstelik kaybedeceğini bile bile direnir.
Ve har daim kaybeder…
Belediyenin aldığı karar nedir ne değildir, doğru ve uygulanabilir bir karar mıdır bilinmez. Lakin toplumu ve esnafı ilgilendiren kararda etraflıca düşünmek, tarafları ikna edip sonra uygulamaya geçmek aradaki buzları eritecek, sorunları aşağıya çekecektir.
Bunun yapılması çok mu zor?
Yapılsa idi, pazarcı esnafı ikna edilse idi Mehmet Oğuz üzerine benzin döküp kendini yakar mıydı?
İşte tam da burada hem devlete, kurumlara hem de vatandaşa düşen görevler vardır.
Uygarlaşma yolunda eğitim ve öğretime verilecek önem ülkelerin ve toplumun çağdaşlaşmasına katkıda bulunacaktır. İnsanların daha adil ve sağlıklı düşünmesine neden olacaktır.
Bu olgunun gerçekleşmesinde devlete ve bireylere büyük görevler düşmektedir.
Devlet, vatandaşlarının içinde bulunduğumuz çağa, ekonomik ve sosyal yaşama, bireysel davranışların olumlu seyretmesine adapte olmasını sağlayacak eğitim öğretim olanaklarını ve koşullarını eksiksiz yerine getirmelidir.
Vatandaşlar da üzerlerine düşen okuma, bilgi edinme, kavrama, uygulama gibi konularda kendilerine düşen görevleri yapmalıdır.
İçinde bulunulan şartlar ancak eğitimle iyileştirilebilir. Eğitilmiş kadrolar ve yeterli eğitimi almış bilinçli vatandaşlar zorluklar karşısında mantıklı hareket etmeyi sürdürürler.
Bu bağlamda toplum çağa uyum sağlayacak, yaşam mücadelesinde yoksulluk ve yoksunluk zincirlerinin paslı halkalarını kıracaktır.
Toplum yaşananlar karşısında duyarsız, unutkan, nemelazımcı olmamalıdır. Sorunları algılamasını bilmelidir. Bakar kör olmaktan uzaklaşmalıdır. Olan bitenleri görmelidir.
Korkaklığı, unutkanlığı, duyarsızlığı, nemelazımcılığı yaşam şekli olarak benimsememelidir.
Köşe dönmeyi değil üretmeyi, emek ve çaba sarf etmeyi düşünmelidir.
Alın terini, onur ve erdemi ön plana çıkarmalıdır.
İnsan haklarını, yerini bulan adaleti, demokrasi kavramını ve uygulamalarını rehber edinmeli savunmalıdır.
Yoksulluk ve yoksunluk zincirinin paslı halkalarını kırmasını bilmelidir. Ümitsizliğe düşmemeli, mücadele etmelidir.  
Eğitim ve öğretim tek başına buna yetecek midir? Yoksa insanların diğer hasletleri yanı sıra insanlığın yaşama ve yaşamlara bakış açısı da bunda gerekli midir?
Yazı yazmada, yemek yemede örneğin bir tek parmağın aktif olması yeterli değildir. Yeterli de olmayacaktır. O nedenle tek başına eğitim de sorunu çözmede başarılı olamayacaktır.
Çevre etkisi, ekonomik koşulların düzeltilmesi, yaşam standardının yükseltilmesi, yardımlaşma, dayanışma ve işbirliği ortamının sağlanması da önemlidir.

10 yorum:

  1. Düşündürücü, güzel bir yazı. En başta eğitim, sonra çevre şartları. Kendi yaşamıma baktığım zaman beni, şu an ki ben yapanın eğitim olduğuna inanıyorum. Ailem eğitimli değildi, ama dürüst ve ilkeliydi. Bunlarla birleşti okuma eylemim ve ben ben oldum. Beni okul değil kitaplar eğitti.

    YanıtlaSil
  2. Haklısınız Nurten Hanım. Eğitim şart. İnsan sizin yaptığınız gibi kendini hayata hazırlayıcı eğitimi mücadele ederek kazanmalı. Çok teşekkür ediyorum yorumunuza.Saygılar.

    YanıtlaSil
  3. Hüseyin Bey sizi burada görmek ne güzel:) Artık yazı ve şiirlerinizi takip edip okuyabileceğim. Sevgiyle kal. U/mutlu kal.

    YanıtlaSil
  4. Çok teşekkür ederim Yusuf Bey. Asıl sizi sayfamda görmek, yorumunuzu okumak beni ziyadesi ile mutlu etti. Sevgi ve selamlarımı iletiyorum. Saygılar sunuyorum.

    YanıtlaSil
  5. Merhaba Hüseyin bey, siz de gelmişsiniz, tüm blogcu burada toplaştık iyi ettik valla:)bu arada yazıya ne diyeyim ki:((çok yazık:(((kendilerine %100 zam veren vekiller esnafı mı düşünecekler?

    YanıtlaSil
  6. Çok zoru bir Durum Gerçekten :( Blogcu Arkadaşları bloguma beklerim
    Eğer Sinemaya Merakınız varsa Bloguma beklerim

    KEndidefterim Tıkla

    YanıtlaSil
  7. Müjde Hanım sizi burada görmek sevindirici. Yazılarınızı öeledim valla...Yorumunuz için teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  8. Joker imamlar! bu cümle Türkiyenin kaderini etkiler oldu, her işe, her mesleğe, her makama Joker imam, eğitimi hangi zihniyet düzeltecek bundan böyle, kim merhem olacak yaraya, joker imamlar mı? Bu gün bir baba hava aydınlanmadan evinden çıkıyor utancından, bir baba çocuğuna harçlık verememenin utancıyla kör karanlıkta çocuğundan saklanıyor, kim bilir o pazarcı hangi utancın ardından çaktı o kibriti tüm utançlardan kurtulma adına, bu ülkeyi güllük gülistanlık göstermeye çalışanlar utanmıyorlar, işte bir insan çıkıyor ve yüzlerine çarpıyor bu utancı Hüseyin hocam, Türkiyenin gizlenen yüzü bu...

    YanıtlaSil
  9. Tufan Bey, söyledikleriniz çok doğru. Kör karanlıktan, bakar kör olmaktan, geleceğimizi şekillendirememekten kurtulmanın çabası içinde olmalıyız. Yorumun için teşekkür ediyorum Çok sağol.

    YanıtlaSil