26 Nisan 2012 Perşembe

KARAR MEKANİZMASINDA KİMLER ETKİLİDİR

                                                          Yüz yıl öncesi İstanbul


İlk karar son karardır demek doğru olur sanırım. Yazının kısa ve net özeti bu. Lakin ilk kararı vermek için nasıl bir yol çizilmiştir? O ilk kararı verirken hangi şartlar karar vermede etkili olmuştur? Karar sonrasında şartlardan değişenler nelerdir?  Karar almada insan özgür davranmış mıdır? Yoksa etki ve baskı altında mı karar alınmıştır? Karar almaya iten sebepler nelerdir? Karar almada aile mi, çevre mi, bulunduğu arkadaş grubu mu, öğretmenleri mi, din âlimleri mi, laf ebeleri mi, mahalle şövalyeleri mi, dünya görüşü mü, düşünceleri mi etkili olmuştur? Bir insan karar aldıktan sonra neden ve hangi geçerli sebeplerden dolayı aldığı karardan vazgeçer?  Özgür olmak doğru karar almak için yeterli midir? Yoksa alınan kararın getireceğini, götüreceğini mantığının süzgecinden de geçirmesi gerekir mi?

Hayat ilk kararı aldıktan sonra o karar üzerine bina edilmektedir. Bu görece doğru gibi görünmektedir. Lakin gerçek hiç de öyle değildir. Bir insan istemediği bir ilk kararın sonucunda o karara bağlı olarak yeni ve etkili, geleceğine yön veren kararlar alamaz mı? Yaşamın hata kabul etmediği gerçeği söz konusudur. Doğrudur bu. Lakin yukarıda sıraladığım geçerli sebeplerden hangisinin etkisi ile karar alınmıştır. Yanlış bir karar hatanın devam etmesine neden sebep olsun ki? O karardan vazgeçmek, sonrasında alınacak yeni kararların daha sağlam zeminlerde alınması çok da zor olmasa gerek. Fakat unutulmaması gerekir ki karar alma özgürlüğü dediğimiz olgu yaşanılan toplumda var olan geçerli sisteme bağlıdır.
                                                                   İstanbul

“İlk kararın doğruysa işler yolunda gidiyordu ama eğer yanlış bir karar aldıysan, her şey zincirleme yanlış gidiyordu.” Cümlesi üzerinde düşünülmesi gereken bir cümledir. Diyelim ki meslek seçiminde yanlış bir karar aldın. Ve yaşamın o karar sonucu devam ve dizayn edildi. Kapitalist sistemlerde bireyin özgürce karar alması olanaksızdır. Sermaye buna müsaade etmez. Karar vericilerde müsaade etmez. Ya onların istediği mesleği seçeceksin, ya da seçeceksin.  Bunun aksini düşünmek olanaksızdır. Dolayısıyla müziğe yatkın birinin sistemin isteği doğrultusunda marangoz olması söz konusudur.  Gelişmekte olan, bireyin hak ve özgürlüklerini yeterince veremeyen toplumlarda, bireyin kendi geleceğine kendisinin yön vermesi mümkün değildir.
İlk karar verildikten sonra yeniden seçme ya da başlama cesareti olsa dahi artık iş işten geçmiş, köprü kurulmuştur. O köprüden yürümek zorundasın artık. Seçeneğin kalmamış, yaşama o ilk seçimin arkasından devam etmek durumundasın.
Zamanın ve hayatın kısa olması verilen kararı ve o karar doğrultusunda devam eden yaşamı asla değiştiremez. Meslek seçimi kadar, evlilik, aile kurma, yerleşme, mal mülk alma, çocuğunun geleceği hakkında söz sahibi olma gibi çok değişik durumlarda da sistem etkili olacaktır, olmaktadır. Sonuçta ilk ve devamında alınan kararlar sıklıkla insanı yakmakta, geri dönüşü olmayan yolda yürümeye mecbur bırakmaktadır.




6 yorum:

  1. Çok güzel bir yazıydı Öğretmenim...

    YanıtlaSil
  2. Sayın Hocam, yazınızda bahsettiğiniz oluşumların sonucunda ortaya çıkan etkileşimde bizim kararlarımızda çok etkili..hayatımızla ilgili kararlarımızda sistemin zorunlu kıldığı bir seçim sonucunda, eğer ki bu seçim bizim mizacımıza, ruh yapımıza, düşünce sistemimize, hayat felsefemize uygun bir karar değilse, sonucun kişi üzerinde olumlu bir etkisinin olması beklenemez.Örneğin matematiği hiç sevmeyen ve anlamayan bir öğrencinin matematik öğretmenliğini seçip okuması gibi. Bu kişi okulu hasbelkader bitirmiş olsa bile.Mesleğini icra etmeye başladığında öğrencilere ne kadar faydalı olacak.İşte kişinin yanlış seçiminin olumsuz sonucu kendini gösterecektir. Kaldı ki seçimi kendi istek ve yeteneği gereği isteyerek seçmiş olsaydı mutlu, başarılı ve üretken olacaktı.Örneği çoğaltmamız mümkün.. Eş seçimi, mal mülk, yaşam felsefesi gibi..Verilen yanlış bir karardan dönülmesi de elbette mümkün. Ancak yaşanılması gereken bir çok şeyin de vaktinden sonra yaşanması anlamına gelmesi demektir. Özetlemem gerekirse; hayatta vereceğimiz kararlarımız bizim ruh, beden, kişilik yapımıza uygun kararlar verilmeli.Bizi mutlu edecek,bir karar olmalı.. Böyle bir karar sonucunda meydana gelecek olumsuzluklarla mücadele bizi yıldırmayacaktır..Aksi zorunlu olarak verilmiş bir karar hayatı bize zehir eder. "İstenmeyen aş, ya karın ağrıtır ya baş" atasözü gereği hayat yaşanmaz bir duruma döner..Naçizane düşüncem.. Emeğinize, kaleminize sağlık..Saygılarımı sunuyorum, Hocam..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli kardeşim, yazılarınız inanın beni düşünmeye ve düşünce üretmeye yöneltmektedir. Felsefi açıdan meselelere yaklaşımınız karşısında yaptığımız yorumlar konunun ancak bir kısmını ele almamıza neden olmaktadır. Tartışma(fikir alışverişi) ve yeni şeyler öğrenme bakımından faydalı olmaktadır. Faydalı olmasa zaten yazılara uzun yorum yapma gereğini duymam. Kaldı ki değindiğiniz konular uzun yorum yapmayı gerektiren meselelerdir diye düşünüyorum. Misal yukarıda ele aldığınız konuyu işleyiş biçiminiz çok yerinde. Bu emeğe karşı bir okuyucu olarak sadece "elinize sağlık "deyip geçiştirmenin doğru bir yaklaşım olmayacağı kanaatindeyim. Değindiğiniz konular yerinde ve doğru. Lakin ilk paylaşımınızda bunlar , bu düşünceler kısa olarak ele alınmıştı, şu an ise daha geniş ele alma, düşünceleri açıklama ve okuyucuyu bilgilendirme söz konusu oldu. İşte olması gereken de budur. Karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde tartışma kültürü bağlamında dile getirilen konuların ve düşüncelerin tartışılmasında fayda vardır. Bu tür tartışma ve yorumlar (tartışma diyorum aslında fikir alışverişi demek lazım) bilgi dağarcığımızı dolduracak meselelere bir başkasının gözü ve düşünce açısı ile bakmış olacağız . Yanlış ve hatalı durumumuzu da gözden geçirecek, varsa yanlışlardan döneceğiz. Yorum için, emeğiniz için teşekkür ediyorum. Saygılarımı iletiyorum.

      Sil
  3. HER KARARIN ARKASINDA ETKİLEŞİMDE OLUYOR BELKİDE O YÜZDEN KAYIPLAR YAŞIYORUZ ÜZÜCÜ DURUMLAR NE YAZIKKİ KARAR KENDİNİN OLMALIDIR ÇEVREDEN ETKİLENMEMEK ELDE DEĞİL YANLIŞ SEÇİMLER AYNI EVDE BİLE KARALAR FARKLI OLUYOR BU GÜZEL YAZINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER HÜSEYİN BEY SAYGILAR

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Efendim haklı olarak dile getirdiğiniz durumlara katılıyorum. Yaşamın her evresinde bu durumlar yaşanmaktadır maalesef. Aslolan kendi hayatımız olduğuna göre ve karar verme yetisine sahip olduğumuz sürece kendi geleceğimiz için kararlarımızı kendimiz vermeliyiz. Saygılarımı sunuyor, yorum için teşekkür ediyorum. Sağolun Sayan Hanım...

      Sil