22 Kasım 2012 Perşembe

İzmir'in Kordon Boyu

                                                                İzmir'den bir görünüm.



İzmir Kordon Boyu şiirlere, şarkılara konu oldu. Kordon Boyu, günün her saatinde cıvıl cıvıl, capcanlıdır. 
Büyükşehir Belediyesi’nin gerçekleştirdiği rekreasyon düzenlemesi ile İzmir Körfezi’nin rengi maviye döndü. 
Su kuşları da gelmeye başladı.
1976 yılında ilk defa gireceğim üniversite sınavları için çok uzaklardan; ilçemden bir akşamüzeri bindiğim yolcu otobüsü ile ertesi gün öğleden sonra İzmir’e varmıştım. 
Denizden gelen o pis koku karşılamıştı beni. 
Körfeze yaklaşılmıyordu.
O yıllarda Orta Anadolu’nun verimsiz ve bir tek ağaca muhtaç bozkırından; bozkıra has çalı ve dikenlerden; sıvaları dökülmüş kerpiç evlerinden; kısacası bozkırın kavurucu ya da aman vermeyen soğuğundan başka bir yer görmemiştim.
Tek gördüğüm bizler için vazgeçilmez olduğunu düşündüğüm ilçemdi.
İzmir o yıllarda da şimdiki gibi olmasa da benim için devasa bir şehirdi.
Eski otobüs garajının  bulunduğu Basmane’de eski ve çok katlı bir otele yerleştim. 
Otelin merdivenlerinde yıpranmaya yüz tutmuş, yer yer uçları sökülmüş kırmızı halının kenarlarına ayak ucuyla basarak ve ses çıkarmadan odama çıkmıştım. 
Kapının kilidinde dönen anahtarın çıkardığı metalik ses sessizliği bozmuştu.
Tek kişilik odada kirli bir battaniye, sarımtrak rengiyle çarşaf, kapanmayan çekmecesiyle eski bir masa vardı.
Umursamadım bile. 
Ya da gördüğüm görüntü uykusuz ve yorgun bedenimi pek de etkilememişti mi acaba? 
Veya gördüklerimi sabah uyanınca mı görmüştüm bilinmez. 
Aradan uzun yıllar geçti.
Sabahın ilk ışıklarıyla uyandığımda otobüs yolculuğunun beni oldukça etkilediğini ağrıyan vücudumun sızısıyla öğrenmiştim.
Sokağa çıktığımda etrafta bulunan lokantaların o yıllarda çıkardıkları çorbanın kokusu etrafa yayılmıştı.
Mercimek çorbası, bir bardak sıcak çay ve sonrası sınavın yapılacağı Göztepe’de ki okul.
O yıl girdiğim sınav sonucu öğretmen yetiştiren Eğitim Enstitüsüne kayıt yaptırmış; soluğu Enstitü'nün olduğu şehirde almıştım.
Ne İzmir ne de Enstitü'nün bulunduğu şehir beni kendisine benzetemedi.
Ben hep o bozkırın çocuğu olarak kaldım.
Kordon Boyu’nun güzelliği karşısında bozkırın sözü bile edilmese de; bizler Anadolu bozkırlarının özgür yaşamına alışmış insanlarız.

8 yorum:

  1. Hocam, İzmir'li olanlar çok seviyorlar, yere göğe sığdıramıyorlar:)
    Ama ben de bozkırları hiçbir şeye değişmem, kızkardeşim çok güler hatta böyle söylediğimde, ilk kez bir de sizi gördüm bozkır seven:))
    acaba önceki yaşamımda Rus filan mıydım diyorum?:))hani steplerde yaşaya yaşaya:)))o kadar ki, trene binerdik (İstanbul'dan Ankara'ya)bozkırlar başlayınca hava bambaşka olurdu, İstanbul'da deniz havasında ben asla mutlu olmadım,illa Ankara'nın havası:)bozkırın havası bir başka oluyor, sıcağı başka oluyor mesela İstanbul'da yapış yapış pis bir yaz sıcağı vardır, Ankara'da öyle değildir ne de 35 derece sıcakta terlemez insan..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın Müjde hanım. Bozkırın yeri ve yaşanası havası, doğası çok farklı.
      Ben misal...
      İki aydır İstanbul'dayım, havasına bir türlü alışamadım...
      İstanbul'a ilk geldiğimde sürekli ter vardı bende...
      Bir ara (Ekim ayı) Ankara'ya gittim. Kaldığım sürede ne ter ne de başka bir şey...
      Tekrar buraya geldim yine ter...
      Kaldığımız yerden devam ediyoruz....
      İstanbul'un havası sağlıklı değil...
      Bozkırın havasını asla tutmaz...

      Sil
  2. Bozkırında bir güzelliği var hatta çöl`ün bile ama ben su severim:) İzmirin çok kötü yapılanmasına rağmen hala güzel olması ise şaşırtır beni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzmir'i ben de severim...
      Hem insanlarını hem Kordon Boyu'nu..
      Hala çocukları var orada...
      Gürçeşme ve Buca'dalar...
      Gerçi Aydın'da da kaldım ben bir kaç yıl...
      Aydın'da kalırken sık gelirdim İzmir'e...
      Gerçekten İzmir farklı bir şehir...
      Aydınlık bir şehir...

      Sil
  3. Bu duyguları yetmişli yıllarda bende yaşamıştım Hüseyin hocam, ama benimkisi sadece gezmekten ibaretti, kordonun o dalgalı kaldırımlarını arşınlarken kokuyu hissetmedim çoğu zaman, benimkisi yeni şehri keşfetmenin gizeminden olsa gerek sadece gözlerimle hissediyordum her şeyi, ama bizim bozkırların tadı hiç bir yerde yoktur bu konuda haklısın..

    Öğretmenler gününüzü kutlar hayat boyu başarılar dilerim..
    Selamlar sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım o yıllarda S.O.S veren İzmir Körfezi daha sonraki yıllarda daha da dayanılmaz bir hal aldı..
      Büyükşehir Belediye'sinin rekreasyon çalışmaları sonucu temzilendi..
      Vatandaş rahat bir nefes aldı...
      En son Menemen'e sanırım 1997 yılıydı araba almaya gittiğimde Menemen minübüsünde o kokuyu duyumsamıştım...
      2004 yılında gittiğimdeyse artık o kokudan eser kalmamıştı...
      Kordon Boyu'da asıl işlevine kavuşmuş cıvıl cıvıldı..
      Lakin yine de Bozkır'ın yeri bir başkadır...
      Öğretmenler günü dileğin için çok teşekkür ediyorum...
      Ben de size ve ailenize mutluluklar diliyorum...

      Sil
  4. Sırtına şehirleşmiş beton yığınlarını alıp önünde kokmuş Körfez'le Kordon'da gezmeyi Bozkır'a tercih etmiyor malesef çoğu kişi.

    YanıtlaSil