22 Kasım 2012 Perşembe

ÜNİVERSİTE Mİ YOKSA MEDRESE Mİ ?

                                                       Osmanlılarda Medrese Eğitimi Resmi



Gazetenin sayfalarını çevirirken “Medreseci Filozof” başlıklı habere takıldım. Haberde Kırıkkale Üniversitesi Dekanı’nın “medrese-üniversite” ayrımı yapılmaması gerektiğini savunan düşüncelerine yer veriliyordu.
Dekan Prof. Dr. Teoman Duralı Atatürk’ün kurduğu TED kolejinden mezun olmuş, Cumhuriyet Üniversitesinde felsefe, biyoloji okumuş.
Dekan’ın medrese-üniversite ayrımı yapılmaması konusunda söyledikleri haberde şu şekilde yer alıyor:
“Vaktince büyük hata oldu. Neden üniversite adını veriyoruz, ‘medrese’ adını koyalım. Fakültelere de ‘mektep’ dersin. Bu medreselerin fakültelerinden biri de ilahiyat olur. Bir tarafta üniversite diğer tarafta medrese ayrımı çok tehlikeli. Bu ülkenin bölünmüşlüğüne son vermek lazım artık. Eğitimde birliği sağlamak lazım bunun için.” (1)
Dekan’ın söylediklerine ara verip bahsedilen “medrese” nin anlam ve tarihçesine “Vikipedi”  de kısaca bir göz atalım:
“Müslüman ülkelerde orta ve yüksek öğrenimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adı. Medrese kelimesi Arapça ders kökeninden gelir…
Türk İslam devletlerinde medrese geleneği Karahanlılarla başlar…
F.Reşit Unat’a göre ise İslam’da ilk medrese Büyük Selçuklu Devleti zamanında Alparslan’ın veziri Nizamülmülk tarafından açılan ve yine onun ismiyle anılan ‘Nizamiye Medreseleri’dir…
Necdet Sakaoğlu ise ilk medresenin kurucusu olarak Nişabur hâkimi Emir Nasır Bin Sebüktekin’i göstermektedir…”

Medrese’nin tarihçesi kısaca bu şekilde açıklanmış.
Osmanlılarda da uygulanan bir sistem bu.
Cumhuriyet’in ilanından sonra da 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan “Tevhid-i Tedrisat” kanunu yani öğretim birliği yasası ile çağın gerisinde kalan medreseler kapatılmıştır.
Günümüze kadar kıyısından köşesinden kırpılan bu yasa tam uygulanabilseydi ülkemizin bir Avrupa ülkesi konumunda olması söz konusu olacaktı.
Bu yasa “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmeyi amaçlamıştır.
1924 tarihinde çıkarılan Öğretim Birliği Yasası ile eğitim birliği sağlanmıştır ve bugüne kadar da uygulanmıştır.
Dekan’ın “Eğitimde birliği sağlamak lazım” sözü havada kalmaktadır.
Dekan konuşmasına “Şimdiye kadar bu din eğitimini yasaklamak suretiyle sağlanıyordu şimdi de din ile dünyayı birleştirmek zorundayız”  (2) diye devam ediyor.
Prof. Bu ülkede 1960’lı yıllardan itibaren her ilde her ilçede bir ya da birden fazla İmam-Hatip Lisesinin eğitim verdiğini; bu liselerde ağırlıklı olarak dini konuların (Hadis, Fıkıh, Kelam…) okutulduğunu bilmiyor mu?
Elbette biliyor.
“Şimdiye kadar bu din eğitimini yasaklamak suretiyle sağlanıyordu”  söylemi ile de eğitim birliği yasasının eğitimde birliği din eğitimini yasaklayarak sağladığını söylüyor olasılıkla.
Bunu söylerken hem İmam-Hatip Liselerinin işlevini görmezden geliyor; hem de 1982 Anayasası ile okullarda okutulması zorunlu hale getirilen “Din ve Ahlak Kültürü Eğitimi” dersinin varlığını unutmuş görünüyor.
Diğer yandan “Bu medreselerin fakültelerinden biri de ilahiyat olur” sözüne de ne denir bilemiyorum.
Çünkü bu ülkede yıllardan beri “ilahiyat” fakülteleri zaten vardır ve eğitime devam edilmektedir.
Bu okullarda on binlerce öğrenci mezun olmuş, devletin camilerinde ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli imam ve müezzin olarak çalışmaktadır.
Son olarak bunların yanı sıra Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da “mele” ler görevlendirilmiştir.
Cumhuriyet idaresinin çağdaş kurumları üniversitelerdir. Medreselerin işlevi gerilerde kalmıştır.
Çağdaş eğitim kurumları olan üniversiteleri medrese olarak kabul edip benimsemek doğru bir yaklaşım değildir.
Asıl amaç İmam-Hatip okullarının müfredatının genelleştirilip tüm okullara uygulanmasını sağlamaktır.
Zaten bu düşüncesini “İmam-Hatiplerin müfredatının genelleştirilip tüm okullara uygulanması gerektiğini savunmuşumdur hep, en başta da askeri okullara”  (3) diyerek açıklamaktadır.




Dip Not: (1) 19 Kasım 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesi sf.15.
             (2) ilgili gazete
             (3)   “       “

11 yorum:

  1. İyice zıvanada çıktılar, iyice sapıttılar, kötü not alan öğrencilere FALAKA cezası da olsun bari!:))Alayının Allah belasını versin. Tüm bunlar AKP'nin marifetidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Falaka deyince aklıma Ömer Seyfettin'in "Falaka" adlı öyküsü geldi...

      Sil
  2. Öfkelenmek bile istemiyorum, bu toplum her şeyi hak ediyor. Üzüldüğüm kurunun yanında yaşında yanması

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya toplumları teknolojik gelişmenin bilgi toplumunda kabil olacağı bir kültürel değişim aşamasına geldi...
      Biz ise öğrenciye uygulanan ceza olarak "falaka"nın olduğu bir "medrese" sistemine geçmeyi düşünüyoruz...

      Sil
  3. Bunların yaptığı nabız yoklamak ya da gündem değiştirmek.. Bu düşüncelerini gerçekleştirmenin o kadar olacağına ihtimal vermiyorum. Çoğu söylemleri lafta kalıyor... En azından öyle olmasını istiyor ve diliyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hanife Hanım, haklı olabilirsiniz elbette...Lakin "“İmam-Hatiplerin müfredatının genelleştirilip tüm okullara uygulanması gerektiğini savunmuşumdur hep, en başta da askeri okullara” cümlesinin gereği yapılmış askeri liselerde şimdiye kadar uygulanmayan müfredat uygulamaya konmuştur...
      Bu demektir ki "gündem" değiştirmek ya da "nabız yoklamak" gibi bir dertleri yok.
      Kaldı ki bir "bilim" adamınca gündem değiştirip toplumu yönlendirmek ne derece doğrudur diye düşünüyorum..
      Yorum için teşekkür ediyorum.
      Saygı ve selamlarımı iletiyorum...

      Sil
    2. Askeri liselere ders koymaları bir müfredat kapsamında olabilir. Ama diğeri pek kolay olmasa gerek. Muhalefette ki partiler ne güne duruyor.Laf ebeliğini bırakıp engellemek için gereğini yaparlar herhalde...Valla Hocam alıştık artık alakasız kişilerin alakasız beyanlarına yorumlarına..

      Sil
  4. Bunlar doğruyu, etik değerleri umursamıyor ki hocam. Bir bilim adamı da olsa bu zihniyetteyse gündem de değiştirir, nabız da yoklar.
    Her gün yeni bir şey, her gün hayrete düşecek bir bomba haber. Allah aklımızı korusun yarabbim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef söyledikleri ve düşündükleri bu. Daha ben söylemlerinin bir kısmına yer vermedim.
      Lakin Cumhuriyetin birikimlerini değiştirmek kolay değil.
      Bunlar konuşuyor...
      Uyguluyor...
      Uygulamaya çalışıyor...
      Lakin bakalım nereye kadar başarılı olacaklar...

      Sil
  5. Ülkemizin üniversitelerinin profesör, dekan ve rektörlerinin zihniyeti bu malesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zihniyetin değişmesi dileğiyle. Yorum için teşekkürler.

      Sil