11 Kasım 2012 Pazar

YAŞLILARIMIZA SAYGI





Birkaç yıl önce yazı yazdığım bir internet sitesinde benim gibi yazı yazan ve yayınlanmış 12(on iki) kitabı bulunan değerli bir yazarımızın yaşı nedeniyle ötelenmesi karşısında;  kaleme aldığım bir yazıyı arşivimde buldum.
Bakın şahsıma değil de hiç tanımadığım bir yaşlı yazara yapılan saygısızlığa nasıl cevap vermişim. Noktasına virgülüne dokunmadan aynen tekrar yayınlıyorum. Bakalım sizlerin düşüncesi ne olacak yaşlı insanlarımıza karşı davranışlarımız konusunda.
[Kurtuluş Savaşı’nda kadınlarımızın bir kısmı köylerinde  kalan yaşlı insanlarla birlikte, Oflaz emmilerle, Salih dede’lerle, Nuri amca’larla, Kezban Ninelerle  cephe gerisinde, seve seve her türlü fedakârlığa katlanmış ve üzerine düşen vatan vazifesini yerine getirmiştir.
Kurtuluş savaşını bu millet çoluğu ile çocuğu ile cephede ve cephe gerisinde verdiği mücadele ile kazanmıştır. Tarık Buğra’nın “küçük ağa “ adlı romanı o günlerde “Akşehir’de” halkın verdiği Kuvay-i milliye mücadelesini anlatır.
Cumhuriyet’in ilânı sonrasında verilen ekonomik, kültürel, siyasi mücadelede, toplumun; ekonomide, eğitimde, sanat alanında, yazın alanında, kültür alanında kalkınması için yine Anadolu insanımız yediden-yetmiş yediye mücadele etmiş, bugünlere gelmiştir.
Bu yıllarda verilen olağanüstü çabaları anlatan pek çok eser vardır.
Cumhuriyet yıllarında verilen mücadelede hiç kuşku yok ki gençlerimizin yanı sıra yaşlılarımız da ön planda yer almışlardır. Çünkü düşünün bir, savaşlarda toprağa verdiğimiz on binlerce genç insanımız söz konusu, sadece Sarıkamış’ta tek kurşun atmadan 90 bin can, Çanakkale’de 253 bin can toprağın kara bağrına girmiştir. Galiçya’da, Kafkasya’da, Irak ve Yemen Cephelerinde ise yine on binlerce insan hayatını kaybetmiştir.
O nedenledir ki savaş yılları sonrasında yaşlılarımızla birlikte zorlu bir mücadele verilmiştir.
Bu mücadelelerin hiç birinde gençlerimiz yaşlılarımıza, yaşlılarımız da gençlerimize saygıda kusur etmemiş, birbirine destek vermişlerdir.
Bu millet o yıllarda kendine biçilmeye çalışılan badireyi birlik beraberlikle atlatmıştır.
Hiç kimse çıkıp yaşlısına “sen yaşlısın, bedenen ve beyin olarak” kenara çekil  artık dememiştir. Saygı vardır, bilinir ki o yaşlılara ihtiyaç vardır. En azında yaşlılarımızın deneyimlerine ve öğütlerine ihtiyaç vardır.
Peki, bugün o yaşlı insanlarımıza ihtiyaç yok mudur?
Bence vardır ve daima da olacaktır.
Bir toplum deneyimli, yaşını başını almış, feleğin çemberinden geçmiş, kendilerinden daha çok şey öğreneceğimiz insanlara kenara çekil artık diyor  ve  diyenlere de ses çıkarılmıyor ise o toplumda “nemelazımcılık” vardır,”suskunluğu ilke edinmişlik vardır”, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” söylemini destur edinme vardır.
Bugün bir yaşlımıza ya da yaşlılarımıza “kenara çekil” diyen zihniyet yarın “kendi gibi düşünmeyen insanlara da kenara çekil diyecektir.
Bu nedenle bu söylem ve bu düşünceye benim anlayışımda yer yoktur olamazda, olmamıştır da.
Bir toplum yaşlısına gösterdiği saygı ile övünmelidir bence.
Varsayalım ki yaşlımız “görüp tespit ettiği bir gerçeği” dile getirdi, eleştiri yaptı.
Bu “gerçek ve eleştiri”de bizim hoşumuza gitmedi.
Bu durumda ne yapmalıyız?
”Siz zaten hep böylesiniz” mi demeliyiz?
Yoksa “acaba benim hatam nerede” diye mi düşünmeliyiz.
Hangisini yapmamız bize çok şey kazandıracaktır?
Pekâlâ, siz hiç düşündünüz mü acaba, eleştiri yapanın amacı sizce ne olabilir? Doğruyu size göstermekten başka?
Ne o sizin nede siz onun ekmeğini veriyorsunuz.
Bana göre o yaşlımıza “söylediği doğrulardan” dolayı laf ederken daha bir dikkatli olmalıyız.
Yaşlı insanlarımıza göstereceğimiz özveri ve tahammül onları mutlu edecektir.
Saygıda esas olan karşılıklı olandır.
Eleştiriye ve “gerçeklere” tahammülsüzlükle bir yere varılamaz diye düşünüyorum.
Burada sözüm hiç kimseye değildir ama aynı zamanda herkesedir.
“Uzun zaman önce… Yılan yoktu, akrep yoktu, aslan yoktu, sırtlan yoktu, vahşi köpek yoktu, kurt yoktu, korku yoktu, dehşet yoktu… İnsanın rakibi yoktu.”
Bu özlem dolu satırlar, olasılıkla MÖ.3.binyıla ait… Barış, huzur ve istikrar için bilinen kadim seslerden biri… Samuel N.Kramer tarafından, Sümer tabletlerinden çevrilerek literatüre kazandırılmıştır.
Uzun uzun yıllar önce insanların barış ve huzur istemesini gıpta ile okuyoruz…]
  

9 yorum:

  1. Umarım bir gün bizde yaşlanacak kadar yaşarız, dün 17 gencin yaşlanarak ölme şansı elinden alındı. Yaşlılara saygıda kusur etmeyelim ama her yaşlıda çok yaşadı diye bilge sanılmamalı. Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her yaşlı çok yaşadı diye bilge sanılmamalı düşüncene katılıyorum. Çünkü herkes okuduğu ve gördüğü kadardır. Hiç kimse diğeri asla değildir.
      Lakin benim yazımda vurgulamak isteyip düşünülmesini istediğim şey "düşünen" ve "fikir" üreten bir yaşlı "yazarın" (ki kendisi şu an hala yazmakta ve kitap yayınlamaktadır. Danimarka da yaşamakta olup yazları İzmir'e gelmektedir. Arzu eden arkadaşlar yazılarını http://www.haberhurriyeti.com/ sitesinde izleyebilirler. Hangi yazar diye sormaya gerek yok. Yaşı itibariyle anlaşılacaktır.) yazdıklarından ve düşüncelerinden dolayı ötelenmemesiydi.
      Yazıda vurgulamak istediğim de buydu. Kimseyi düşüncelerinden dolayı "ötelememek"...
      Her yaşlı "bilge "olmadığı gibi hiç kimse de "düşünce"lerini paylaşıyor diye hiç kimseye "bilge" demiyor zaten.
      "Umarım bir gün bizde yaşlanacak kadar yaşarız, dün 17 gencin yaşlanarak ölme şansı elinden alındı." düşüncene katılıyorum...Teröre lanet ediyorum...Gencecik insanlarımızı aramızdan alıp kara toprağa veriyor. Acımız büyüktür.
      Yorum için teşekkürler.

      Sil
    2. Yukarıda ki yazımın ilk yayınlandığı tarih 05 Mayıs 2008 dir...
      Link: http://blog.milliyet.com.tr/yasli-insanlarimiz/Blog/?BlogNo=107816

      Sil
  2. Yaşlıları hor görenler bir gün kendilerinin de yaşlanacağını hatta belki de elden ayaktan düşeceklerini acaba hiç düşünmüyorlar mı? Yıllar öyle çabuk geçiyor ki, hiç kimse gençliğine güvenmesin. Özellikle yazınızdaki gibi doğruyu gösteren, yanlışları eleştiren, bilge yaşlıları çok severim ben, onlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın Müjde kardeşim. Yaşlılardan öğreneceğimiz çok şey var. Tabii öğrenmesini bilen için. Teşekkürler, saygılar.

      Sil
  3. Çok sık rastlıyorum yaşlılara saygısızlığa. Özellikle umumi vasıtalarda. Gencecik delikanlıların umurunda bile olmuyor. Azıcık bir şey söylemeye kalksa küstahça azarlıyorlar. Nasıl bu duruma geldiğimizi anlamıyorum. Hiç mi anne babaları bunlara bir şey öğretmiyor? Elbette her yaşlı sözü dinlenen değildir, ama öyle ya da böyle saygı gösterilmesi gerekendir. Biz de Allah kısmet ederse o yaşlara geleceğiz, onlar da gelecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlattığınız durum ne yazık ki artık kanıksanmış. Kimsenin umurunda değil. Gençlerin bu şekilde davranması da eğitim sisteminin sorunlu olmasından kaynaklanıyor. Eğitim sadece gençleri değil, o gençleri eğitecek olan ana ve babalarını da zamanında eğitti. Demek ki yeterli eğitip gerekli değerleri verememişiz. Özellikle "metrobüs" ve diğer "toplu taşım" araçlarında durum ne yazık ki içler acısı...Saygılar Nurten hanım...

      Sil
  4. Bir insanın yaşından dolayı dışlanması, ötelenmesi edep ahlak yoksunu kişilerin davranışları olsa gerek. İster bilge olsun, ister olmasın. Saygıda kusur etmek, onları incitmek hoş görülecek bir davranış değildir. Kaldı ki, bizlere düşen onlardan yararlanmasını bilmek, tecrübelerini hayata geçirmek olmalı. Ben inanıyorum ki, her yaşlının bir gence aktaracağı mutlaka bir tecrübesi vardır. Tabi genç almasını bilirse...
    Yazınızda bahse konu yazarın kim olduğunu bilmiyorum ama, hem yaşı,hem bilgisine saygı duyulmalı.Paylaşımınız için teşekkürler. Selam ve saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumun için çok teşekkür ediyorum Hanife Hanım. Saygılarımla...

      Sil