26 Ocak 2013 Cumartesi

BİR DAHA YAŞANMASIN



Ülkemizin sosyal mücadele tarihine bakıldığında onlarca yılda kitlesel katliamların yapıldığı görülür. Bu olaylarda yaşamını yitiren onlarca, yüzlerce masum insan vardır. Yaşamını kaybedenlerin geride bıraktığı yakınlarının dinmek bilmeyen acıları, feryatları vardır.
İnternet ortamında dolaşırken konu ile ilgili yazılmış bir kitap dikkatimi çekti. Nedim Şahhüseyinoğlu’nun kaleme aldığı “Yakın Tarihimizde Kitlesel Katliamlar” adını taşıyan bu kitabın tanıtım bülteninde kısaca şunlar yazılıydı:
“Bu kitabın yazımında güdülen amaç, bu tür katliamların mezhep ya da sağ sol çatışması olmadığını; emperyalist güçlerin ve işbirlikçilerinin ortak planlarının perde arkası gizli güçler tarafından uygulanmasının sonucu olduğunu bir yönü ile sergilemektir.
Amacımız, katliamların üzerindeki giz örtüsünü aralamak, gizli örgütleri tanımak, böylece olayları daha akıcı değerlendirmenin imkânlarını yaratmak ve tarihten ders çıkararak provokasyonlara gelmeyecek bir bilinç oluşturmaktır.”
Ben bu kısa yazıda olaylarda yaşananlardan birkaç örnek vererek yaşanan acıları aktarmaya çalışacağım.
N. Şahhüseyinoğlu bu katliamların tarihlerini de şu şekilde vermiş: Ortaca (1966), Kırıkhan (1971), Malatya (1978), K.Maraş (1978), Çorum (1980), Sivas (1993), Gazi (1995).
Yaşanan ve bir daha yaşanması istenmeyen bu olaylarda insanların birbirlerine yaptıklarını okuyunca insanın kanı donuyor. Aklın mantığın, vicdanın, insani hiçbir düşüncenin kabul etmeyeceği işkence ve olaylar yaşanıyor.
Örneğin Muğla’nın Ortaca Bucağına bağlı Fevziye Köyü ile Kızılyurt Köyü arasında yaşanan arazi anlaşmazlığı sonucunda yaşanan olay adeta insanın nutkunun tutulmasına neden oluyor.
Kızılyurt köyünden Nazmi Yavuz’un hem ekonomik gücü yerindedir hem de paralı fedaileriyle çevresine istediğini yaptırır. Fevziye Köyü Alevi, Kızılyurt Köyü sünnidir.
Ortaca olayında yaşanan bu akıl almaz dram şu şekilde anlatılır: “ Fevziye Köyü’nden Rıza Özdemir ve eşi birlikte kendi tarlasında çalışmaya giderler. Kızılyurt Köyü’nden ve Nazmi Yavuz’un paralı fedailerinden beş kişi baskın düzenler. Rıza Özdemir’i bayıltıncaya kadar döverler. Rıza Özdemir’in eşi korkudan ormana kaçar. Saldırgan canileri, kadının arkasından koşarak ormanda yakalarlar. Kocasının yanına getiriler. Kocasının gözleri önünde hem kadını döverler, hem de sırayla tecavüz ederler.” (Hürriyet Gazetesi 14.06.1966)
Keza K.Maraş katliamında onlarca insan öldürüldü. İstenmeyen acılar yaşandı. Akıl almaz işkenceler yapıldı. Şahhüseyinoğlu’nun kitabının tanıtımında (Cumhuriyet Kitap sayı 1196/ 17 Ocak 2013) yaşanan içler acısı bir olay şöyle anlatılıyor: “Esma Suna adında bir genç kadın gebeydi. Doğumu yakındı. Saldırganlar Esma Suna’nın evine saldırdılar. Evdeki beş yakınını kurşuna dizdiler. Gebe Esma Suna, ‘Bari beni öldürmeyin’ diye yalvardı. Ellerini karnındaki bebeğin üstüne koydu. Saldırganlar Esma Suna’ya sopa ve satırla saldırdılar. Ağır yaralanan Esma Suna hastaneye kaldırıldı. Ne var ki, Esma ve karnındaki bebek kurşunlarla yaşamlarını yitirdiler.” Yine K.Maraş’ta “80 yaşındaki Cennet Çimen’in gözlerini tornavida ile oyup, kurşuna dizdiler. Sonra baş aşağı helânın çukuruna bıraktılar.”
Ortaca ve K.Maraş olaylarında verilen bu iki örnek olaylarda yaşananların kısa bir özeti durumunda aslında. Diğer olaylarda da istenmeyen görüntüler yaşandı. Acılar çekildi. Yakınlarını kaybeden insanların acılarını dindirmek için bir daha bu tür olayların yaşanmaması gerektiği açıktır.
Ülkemizde yaşayan bütün vatandaşların, fark gözetilmeden eşit haklardan yararlanması, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinin varlığının vazgeçilmezliği; insan haklarına saygının vazgeçilmezliği, insan haklarının öneminin bilinmesi bu tür olayların bir daha yaşanmaması için önemlidir kuşkusuz.
Bu ülkede kışkırtmalar sonucu çıkarılan olaylarda toplu kıyımların yanı sıra bireysel olarak öldürülenler de vardır. Yaşananları sorgulamak, nedenlerini öğrenmek, bir daha bu tür olayların yaşanmaması için bilinçli olmak gerekir.
Emperyalist ülkelerin ülkemiz ve bölge ülkeler üzerindeki çıkarlarını bilmek, emperyalist amaçlara dur demek bakımından önemlidir.

4 yorum:

  1. İnsanlardaki en ilkel dürtüler din ya da milliyetçilik kisvesi altında legalleştiği sürece katliamlar kaçınılmaz...

    YanıtlaSil
  2. Maraş olayları yaşandığı dönemde,(Allah rahmet etsin) babamın görevi dolayısı ile K. Maraş/ Elbistan da idik. Ben orta 2. sınıfta okuyordum. Bizim de okullarımız bir hafta mı, bir ay mı tam hatırlamıyorum tatil edilmişti.
    Bu ve benzeri bir vahşeti ne din ne de vicdan kabul eder.. Ancak halkımız çok çabuk oyuna geliyor, galeyana getiriliyor.
    Tarihin hemen her döneminde bu tür tezgahlar, iç yada dış mihraklı olarak yapılmış. Sonucu hep hazin ve üzücü olmuş. İnsanlarımızın bu acıları tekrar yaşamaması için bilinçlenmesi önemli..
    Kitap okunası bir kitap, teşekkürler. Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil