9 Ocak 2013 Çarşamba

HASTANE KORİDORLARI


Parkamı giyip nemli sabah ayazında yola koyulduğumda, gece yağan karın eriyen suları saçaklardan damlamaya devam ediyordu. Sokaktan birkaç metre uzakta ana caddeye çıktığımda, gün henüz doğmasına rağmen etraf insan sesleri ve arabaların homurtularıyla dolu; egzozların çıkardığı çığırtkan tiz sesler, açılmakta olan kepenklerin çıkardığı demir gıcırtıları, fırının açık kapısından etrafa yayılan sıcak ekmek kokusu. Sonrasında E-5 karayolundan, ulumaya benzer sesler yükseliyor, kesiliyor, sonra yeniden başlıyor.
“Dinle bak” diyor eşim kolumu kavrayıp “uçak sesleri, ritmik haykırışını, boğuk egzoz sesleriyle tamamlıyor”. Çok sesli koroyu oluşturan iki farklı ezgiyi, “dinle bak” diyen eşimin seslenişi ile fark ediyorum. Kar örtüsünün kaldırımda bıraktığı beyaz tozun, ince buz tabakasına dönüştüğü yerde tam da ayağım kaymak üzereyken.
Bu yaygaracı şenlik, sabahın ilk ışıklarıyla, belki de her günkü koronun oluşturduğu ortama “fon müziği” oluyor.
Bakışlarımız ayazın kamçı gibi yüzümüze vurmasıyla, pek de uzakta olmayan “devlet hastanesinin” soğuk koridorlarına bir an evvel ulaşmak için alternatif ulaşım arayışına dönüşüyor. Akan trafiğe aldırmadan eşimin kolundan tutup “dur bekle” diyorum. Tepe lambası yanan ilk “taksi” yaklaştığında çevik bir el hareketiyle durdurup çabucak biniyoruz. Şoför “Bakırköy eğitim araştırma” hastanesi sözleri üzerine direksiyonu  sağa kırıyor. Ara sokaklardan hızla giderken, birikinti suları etrafa saçarak  “ana yola” çıkıyoruz.
Hastane koridorlarında muayene sırası bekleyen onlarca belki de yüzlerce hasta muayene odalarının önünde birikmiş, soğuk havanın etkisiyle hepsi de sıkı sıkı giyinmişti.
Zaten çoğunluğu benim gibi “soğuk algınlığı” şikâyetiyle gelmişti.
Hoş “soğuk algınlığı” şikâyetiyle gelen bu insanlar muayene odasından çıkar çıkmaz soluğu zemin katta “kan” ve “idrar” tahlili yerinde alıyordu.
Ankara hastanelerinden aşina olduğum ”sıra numarası” alma olanağının olmaması üzerine sıra kuyruğuna ben de girdim.
Bu tip “kuyruk”larda alışılmış şey yine tekrar ediyor, insanlar uzaktan “hop kuyruğun sonu orası değil birader dön arkana bak” diye araya girmeye çalışan sözüm ona “uyanık”lara bağırıyordu.
Sırası gelen parkesini, paltosunu çıkarıp kollarını sıvazlayıp kan vermeye hazır bekliyordu. Çünkü hemşirelerin yüksek sesle ikazları onları da sıraları gelmeden harekete geçirmeye yetiyordu.
Önümde bekleyen yaşlı bir amca “ön sıralarda ilerleme yok” deyip sıranın ilerlememesine isyan ediyordu aklınca.
Bir an “amca memleket neresi” diye sordum.
“Bitlis” dedi gülerek.
“Bitlis’e dön” dedim sonrasında homurtusu kesilmeyince. “Burası kalabalık bir şehir. Bitlis kısmen rahattır.”
“Sen nerelisin? “ dedi bana.
“Aslen Sivaslıyım” diye cevapladım.
“Sen neden dönmüyorsun” dedi homurdanmasına devam ederek.
Gülerek cevap verdim.
“Ben şikâyet etmiyorum” dedim.
Etrafta konuşmamızı izleyenlerin gülüşmeleriyle ve konuşmanın sürmesiyle zaman geçmiş, yaşlı amcada sakinleşmişti.
Sonrasında ne yaptı bilmiyorum. Tahlile gidecek kanı “tüp”lere dolduran hemşirenin sert yüzüne pek de bakmadan uzaklaştık eşimle birlikte oradan.
Sonuçları almak ve doktora göstermek için tekrardan gittiğimizde sabahki kalabalıktan daha da büyük bir kalabalıkla karşılaştık öğleden sonra hastanede.
Koridorlar tıklım tıklım insan doluydu.
Sabahki soğuk hava koridorlarda yerini sıcak bir havaya bırakmıştı. Güneş’te öğleden sonra yüzünü göstermiş, gülümsemesine devam etmişti.
Hastaneye “soğuk algınlığı” şikâyetiyle giden ben belki de “böbrek” rahatsızlığı teşhisine ramak olacak bir idrarda kan durumuyla karşılaştım.
Sonrasında doktorun yönlendirmesiyle hem “üroloji” polikliniğinde randevu aldım gelecek haftaya hem de  “ultrason”  çektirmek için sıra. Bakalım “soğuk algınlığı”yla başlayan maceramız nerede son bulacak.
Akşam dönüşte yerdeki ince buz tabakası yerini çoktan cadde boyunca hızla akan suya bırakmıştı.

8 yorum:

  1. Hocam çok geçmiş olsun, kendinize iyi bakın bu karlı havalarda, hayatlarımız bir şekilde kuyruklarda sıra beklemek, söz ettiğiniz konuşmalar,itişmeler,şikayetlerle geçiyor...ne yaparsınız..:(
    tekrar geçmiş olsun..umarım önemli bir şey çıkmaz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Müjde kardeşim...
      Umarım çıkmaz...
      Lakin,
      Say ki çıktı...
      "Ama işte 85'indeyim ve..."şiirini boşuna mı paylaştım:)
      Saygılar...
      Temennilerin için teşekkür ediyorum.

      Sil
  2. Siz kar falan derken ben sandım ki düştünüz , neyse geçmiş olsun. Umarım hiç bir şey çıkmaz diğer tetkiklerden. Ben hem Ankara hem de İzmirden biliyorum yıllar oldu sıra numarasına geçeli.
    Çok güzel yanıt vermişsiniz amcaya:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ankara'da sağlık ocaklarında dahi "sıra numarası" söz konusu...
      İstanbul'da bu uygulama "neden yok"? Y ada tüm hastanelerde mi aynı bilinmez.
      Amca deyim yerindeyse davranışlarıyla bunu hak etti:)

      Sil
  3. Çok geçmiş olsun. İnşallah bir şey çıkmayacak hocam.
    Haftaya iyi haberlerinizi bekliyorum.
    Asya hanımın dediği gibi, amcaya harika bir yanıt vermişsiniz.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum Nurten Hanım...
      Umarım sonuç olmasını istediğimiz şekilde çıkar...
      Saygı bizden...

      Sil
  4. Çok geçmiş olsun Hüseyin Hocam, Allah şifalar versin...İnşaallah haftaya tetkiklerinizin sonucunda ciddi bir şey çıkmaz.
    Kendinize iyi bakın,
    selam ve saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum Hanife Hanım. Sağolun.

      Sil