13 Ocak 2013 Pazar

İŞTE BÖYLE BİR ŞEY!

                                                                        Ankara/ Sincan

Ocak ayının yağmurlu ve puslu bir öğle vakti.  
Meltem sokağının kitapçısını, kalabalığını, kendine özgü havasını, kebapçısını, dönerci önünde oluşan sabırsız insanların oluşturduğu kuyrukları ve çocukların annelerini sıkboğaz etmelerindeki aceleciliği özlemişim.
Sağa sola koşuşturan insanların acele edişlerini, yağmur altında ışıl ışıl parlayan kaldırımlarda el ele yürüyen insanların durup göz attıkları vitrin camlarının canlı duruşlarını seyretmenin vazgeçilmezliğini de.
O anın dinginliğinde köşe başını mesken tutmuş, apartman saçağının korunaklı yerinde etrafı kolaçan eden, üstü başı yırtık, çarpık bacaklı, ayakkabıları solgun ve çamur içinde, tüyleri dökülmüş bir kuşun soğukta titremesine benzer bir titreyişle ellerini açmış ihtiyarın gelen geçen insanlarla “diyalogunu” uzaktan seyretmenin düşündürdüklerini de.
Ankara Sincan’ın geniş ve planlı; parklarla dolu sokaklarını, caddelerini de…
Gazete almak için dışarı çıktığımda Kumru sokağın gürültücü çocuklarının dar alanda koşuşturmalarını; park halindeki arabalar arasında çift kale top oynamalarını da…
Sokağın az ilerisinde parkta ki yerini almış müdavimlerin beni gördüklerinde “gel hocam gel hele!” diyerek el sallamalarını da…
Özlemek işte böyle bir şey!
Bulunduğun yere alışamamak da!

6 yorum:

  1. Aslında bu anlattığınız her şey ya da benzeri şuan yaşadığınız şehirde de mevcuttur. İşte gurbet dedikleri böyle bir şey olsa gerek. Alıştığınız benimsediğiniz yerden uzakta yaşamak, oranın en ince detayına kadar her şeyi özletiyor..
    Kaleminize sağlık Hüseyin Hocam.
    Ailenizle birlikte gönlünüzce bir pazar diliyorum.
    saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle haklısınız Hanife Hanım...
      Lakin "bülbül" ve "kafes" olayını bilirsiniz...
      Selam ve saygılarımla iyi pazarlar diliyorum.

      Sil
  2. Olmadı şimdi. Boşuna mı demişler; "Ankaranın istanbula dönüşü güzel " diye:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence Ankara İstanbul'a değil; İstanbul Ankara'ya gitmelidir...
      Mustafa Kemal bozkırın ortasındaki bu kasabayı seçmiştir zamanında..
      Lakin,
      Görüşünüze de saygı duyarım.
      İyi pazarlar diliyorum.

      Sil
  3. Sizi çok iyi anladığımı söylesem bilmem inanır mısınız hocam?
    Benim için de Asya hanımın dediği gibi Ankara'nın İstanbul'a dönüşü güzeldir. Ancak, yıllar yılı senede bir kez günübirlik gittiğim Ankara'yı çok sevdim ben. Üç dört yıldır gidemiyorum, vallahi özledim. Düzenini en başta. Atatürk'ün kurduğu şehir oluşunu, Anıtkabir'i.
    İnsan yaşadığı yerden kalkıp kısa bir süreliğine de olsa zorunlu olarak başka bir şehire giderse özlememesinin imkanı yoktur. Mutlaka özler.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncelerini bizlerle paylaştığın için teşekkür ediyorum...
      Saygı ve selam bizden.

      Sil