18 Ocak 2013 Cuma

YAĞMURLA ISLANAN DAĞLAR




Gece ağaç dallarının savrulması, perişan haldeki kiremitlerin çıkardığı tıkırtılar ve gittikçe şiddetlenen rüzgârın ıslık çalarak sabaha kadar esip gürlemesi beni uyutmadı.
Aralıklarla yağan yağmurun gizemli damlaları ise pencere camlarına vurup durdu.
Yağmurdan ıslanan dağları, ıslak yapraklardan damlayan su seslerini ve taşan derelerin içinde gümüş sırtlı narin balıkları hayal ettim.
İnsanların birbirlerine neden düşman olduklarına, düşmanca davrandıklarına anlam vermeye çalıştım.
Kutuplardan ekvatora, ovalardan yaylalara yaşam alanı bulmuş canlıları düşündüm.
İnsanların, dağların zirvelerine ulaşıp özgürlüğe kanat açma isteklerini duyumsadım.
Ovayı bırakıp dağlara koşanlara hak verdim.
İmrendim.
Günlük yalanlar, yanlışlar, kuşkular, an be an kaybedilenler neden yaşam biçimi olmuştu insanlar için?
İnsanoğlu neyin peşinde idi?
İnsani değerler neler olmalıydı?
Bir yandan yanlış yapan diğer yandan başkalarını suçlayanlar.
Savunmalar.
Saldırılar.
Yaşam biçimimiz bumu olmalıydı?
Gittikçe bulanıklaşan ve dipsiz bir kuyuya atılan taşın karanlıkta kaybolması gibi basında yer alan haberler insanları umutsuzluğa düşürüyor.
Umutsuzluğa kapılmadan bu sürecin insanların güç ve enerjisini tüketmeden, düşünce ufkunu açmasına ve güven duygusunu pekiştirmesi gerektiğine inanıyorum.
Bitmez tükenmez hırslarımıza, gücümüze güç katma hevesimize dur demeden “devasa bir iştahla” mazlumların, güçsüzlerin, korunmasızların, savunmasızların ve yoksulların yaşamında var olanları da alma düşüncesinin bırakılması gerektiğine inanıyorum.
Çünkü eğer içinde insan yoksa bir yerin zenginliğinden, güzelliklerinden bahsetmenin bir anlamı var mıdır?
Yaşam biçimimizle, doğaya olan saygısızlığımızla, insanın insana olan duyarsızlığı ile bulunduğumuz coğrafyayı yaşanabilir olmaktan çıkardık ya da var gücümüzle çıkarmaya çalışıyoruz.
Gün gelecek uğrunda mücadele edeceğimiz bir değerimiz dünya üzerinde kalmayacak belki de.
Değerlerimizin, önem verdiğimiz ve saygı duyduğumuz güzelliklerin kaybolmaması için etrafımızda, yanımızda yöremizde bulunan insanların sorunları ile ilgilenmek, dertlerine az da olsa çare olmak en azından moral vermek için uğraş vermeliyiz.
Birbirimizi demoralize etme çabası içinde olmanın ne bize nede başkalarına bir yararı olmayacaktır.
Ancak elbette bunu yaparken de inandığımız doğrulardan vazgeçmemiz anlamı çıkarılmamalı.

4 yorum:

  1. İnsanları hayvandan ayıran farkında olduğunun farkında olması.Bir tavşanda doğanın farkında ama bunun farkında olduğunun farkında değil, işte bu noktada doğaya anlam katan insan oluyor. İnsansız bir dünya güzel olurdu ama kim anlatabilirdi bu güzelliği.Güzel anlatmışsınız, kaleminize sağlık.Neden diye sormuşsunuz ya, okurken ilk aklımdan geçen "çünkü insanız " oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel yoruma teşekkür etmekten gayri söyleyecek sözüm yok...
      Teşekkürler asyayazar...

      Sil
  2. Hocam biz kendi kendimizi asimile ettik. İfade biraz ağır olabilir, ama ben böyle düşünüyorum. Şu yaşadıklarımızı düşündükçe sizde çok güzel akıcı bir şekilde anlatmışsınız. Biz bu olamayız dediğim çok olmuştur. Biz böyle bir medeniyetten gelmedik. Biz geldiğimiz medeniyette, insana saygı vardı, yardımlaşma vardı, kardeşinin derdiyle dertlenme vardı, komşusu açken tok yatılmazdı, vefa vardı, yardımseverlik vardı... Kısaca "insanlık" vardı.. Nerde şimdi? ne oldu ki kaybettik onu?... Düşündüğümüz tek şey kendimiz doymak bilmeyen hırsımız... Oysa burada baki kalıcı değiliz. Tıpkı diğerleri gibi biz de her şeyi burada bırakıp gideceyiz. Öyleyse biz ne yapıyoruz?
    Emeğinize, kaleminize sağlık..
    sayılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendimizi sorunlarla boğuşuyor buluyoruz her daim...
      Yılgınlık sonucu...
      Kendimizi kenara çekiyoruz...
      Oysaki bu memleket hepimizin...
      Sorunlar ortaklaşa hepimizin çözmesi gereken sorunlar...
      Geçmişte yardımlaşma vardı diyorsunuz ve haklısınız...
      Eskiden saygı ve sevgi sözcükleri yerli yerince kullanılırdı...
      Saygı vardı...
      Sevgi vardı...
      Kısaca söylediğiniz gibi "insanlık" vardı...
      Kaybettik haklısın...
      Aldığımız eğitimin bir sonucu bu...
      Toplumsal belleğimizin "algı yanılsaması" ile kaybettirilmesini bir sonucu bu...
      Okuyan gözlerinize sağlık....
      Değerli katkınız için teşekkür ediyorum.

      Sil