4 Şubat 2013 Pazartesi

KADINA YÖNELİK ŞİDDET



Samsun’un İlkadım ilçesinde 21 yaşındaki Damla Ay eşinden şiddet gördüğü iddiasıyla boşanma davası açar. Çarşamba ilçesinde bulunan annesinin yanına gider. Alışveriş dönüşü eşini evde kendisini beklerken bulur.  Eşi tarafından öldürülür.
Esenyurt’da meydana gelen olayda ise birlikte yaşadığı adam tarafından bıçaklanarak yaşamını kaybeden bir kadın ve İzmir’in Bergama ilçesinde, kendisini terk eden eşinin ve birlikte yaşadığı kişinin öldürülmesi gazetelere düşen haberlerden bazıları.
Benzeri olayların hemen her gün yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz. Erkek egemen bir anlayışın sonucu bu yaşananlar.
Berdel, çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları sorunu.
Aile meclisi kararı ile ya da töre gerekçesiyle öldürülen kadınlar…
Acı, hüzün, yitip giden yaşamlar, geride kalan acılı aileler, yetim kalan çocuklar; evladını kaybeden analar, babalar ve onların tarifsiz acıları.
Evlat acısının yerini hiçbir acı tutmaz. O acıyı ancak yaşayanlar bilir. Yaşanan acıların tarifi yoktur.
Kadına yönelik şiddet ülkemize gelen yabancı kadınlarında tanık olduğu, yaşadığı, hayatını kaybettiği bir olgu artık.
 İtalyan Pippa Bacca’nın 2008’de tecavüze uğrayıp öldürülmesi…
Amerikalı Sarai Sierra’nın öldürülmesi.
Kadına yönelik bu olaylar sadece ülkemizde değil dünyanın diğer gelişmiş, az gelişmiş ülkelerinde de yaşanıyor.
Lakin demokrasinin, insan haklarının özümsendiği, bireysel düşünmenin ve sorgulamanın yerleştiği ülkelerde bu görece daha az…
Demokrasi kavramının, insan hakları düşüncesinin emeklediği, bireysel düşünce ve bilinçlenmenin yeterli olmadığı ülkelerde daha fazla.
Bu ve benzeri olaylara birey olarak gereken tepkiyi göstermeliyiz. Tepkisiz kalmak, yaşananları sessizce izlemek yerine; bu tür olayların bir daha yaşanmaması için insanları bilinçlendirmenin yollarını aramak lazım.
Bu bağlamda, bireysel sorumluluk almak ve bilinçlenmek için çaba sarf etmeliyiz.
Sorgulamalıyız.
Duraksamadan sorgulamalıyız.
Toplumda yaşanan töre ve benzeri tabuları yıkmalıyız.
Sorumluluk almalıyız.
Aldığımız sorumluluğun gereğini yerine getirmeli toplumu aydınlatmalıyız.
Bilinçlenmeliyiz.
Bireysel sorumluluktan kaçmamalıyız.
Yaşananlar kader değildir.
Yaşananların kader olmadığını bilip tevekkülle karşılamanın da bir mantığı yoktur.
Birey olarak bilinçlenip, kadına hak ettiği değeri vermeye başladığımızda bu olaylar da sona erecektir.
Yeter ki gerekli mücadeleyi toplum olarak verelim.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gereken özveriyi göstermeliyiz.
Hiçbir şey kolay başarılmaz.
Bunun bilinciyle yılmadan toplumda bu olayların bir an evvel ortadan kaldırılması için üzerimize düşeni hem birey olarak ve hem de toplum olarak yerine getirelim.

8 yorum:

  1. Öncelikle bir erkek olarak kadın sorunlarına duyarlığınız için teşekkürler hocam. Bu duyarlığınızı biliyoruz zaten, fakat her okuduğumda yeniden teşekkür etme ihtiyacı hissediyorum.
    Birey olarak şahsım adına, öncelikle kendi oğlumu bu konuda eğitmeye çalışıyorum. Yarın bir sevgili, eş, baba olduğunda gerekli özeni, duyarlığı göstermesi için.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim...
      Bu güzel yorum için.
      Oğlunuzun iyi bir şekilde yetiştiğine eminim.
      Keşke zamanında bizler de o şansı yakalamış olsaydık:)
      Sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
      Oğlunuza başarılar diliyorum.

      Sil
  2. Şiddet her kesimde var, hem fiziki hem psikolojik. Bir arkadaşıma yeni evli iken doktor olan kocası tokat atmış. Aynen karşılık vermiş karşılık vermiş arkadaşım, yani o da kocasına tokat atmış ve;" bana bak, canın kavga istiyorsa git cüssene göre birini bul" demiş.Arkadaşım Karadenizliydi. " ilk tokadı şaşkınlığımdan yedim, ikinci tokatı yeseydim, àptallığımdan olurdu " diye anlatmıştı bu olayı.
    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlattığınız kısa olay da bayan arkadaşınızın yaptığını bir gün tüm kadınlar yapsalar keşke.
      Selam ve saygılar asyayazar.

      Sil
  3. Şiddet konusunda ki, düşüncesinden ötürü Asya Hanıma katılıyorum.Evet şiddet her kesimde var. Eşte var, çocukta var, öğretmende, doktorda, hayvanda... İnsanın iç dünyasında beslediği ve hayata geçirdiği şiddettin çokluğu ise ürkütücü. İşin kötüsü şiddetin kadına uygulanması diğerlerini tetikliyor. Çünkü kadın bir "ANA", bir "EŞ", ailenin düzenini sağlamakla topluma yön veren önemli saygın biri. Ancak ne var ki; sizin de ifade ettiğiniz gibi erkek erkil toplumlarda hakkettiği yeri bulamayışı ve şiddete maruz kalışı, onu yapacaklarından alı koyuyor. Şiddetin sebebi kimine göre, psikolojik, kimine göre, sosyolojik, kimine göre toplumsal, kimine göre cehalet, eğitimsizlik, vicdansızlık, imansızlık... Sebep her ne olursa olsun, şiddetin boyutu günden güne artıyor. sadece eğitim ya da sadece sağlık konunun önemini azaltmıyor. Şiddete maruz kalan kimileri de eğitimli toplumda belirli bir kariyere ulaşmış kimselerin olması sorunun sadece eğitim olmadığının örneğini teşkil ediyor. İnsanların eğitimle birlikte zihniyetinin de değiştirilmesine yönelik olmalı çabalar. Ahlak, vicdan, merhamet, iman ve Allah korkusu aşılanmalı ki, insanların ruh dünyaları da tedavi edilmeli.
    Ayrıca şiddet sadece ülkemize has bir durum olmayıp tüm dünya milletlerinin maruz kaldığı ve mücadele etmesi gereken bir durum..
    Hüseyin Hocam emeğinize kaleminize sağlık...
    tatil oluşu nedeniyle nete pek sık giremediğim için blogda çok kalamıyorum, dolayısıyla en kısa zamanda kaçırdığım yazılarınızı da okuyacağımı belirtmek isterim.
    Selam ve saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuza katılmamak elde değil Hanife hanım...
      Lakin
      Tüm bireyler keşke sizin gibi aydın düşünebilse...
      O zaman yaşanan, yaşanmakta olan tüm sorunlar...
      Olması gerektiği gibi...
      İnsana saygı bağlamında ele alınıp değerlendirilecek...
      Ve
      Çözülmesi gerektiği şekilde incitmeden, incinmeden, kırılmadan, kırmadan çözülecektir.
      Keşke insanlarda anlayış ve kavrayış farkı olmasa...
      Keşke küçük bir cümleye kızmasak...
      Keşke küçük bir sorunu büyütmesek...
      Selamlar saygılar.

      Sil
  4. Valla hocam ben artık kadına şiddet konusunda umudu kestim...kafa yapıları değişmedikçe yüzyıllarca kadınlar kocaları, eski kocaları, sevgilileri, eski sevgilileri, nişanlıları, eski nişanlıları, çıkma teklifini kabul etmeyen erkek arkadaşları gibi en yakınındaki erkekler tarafından öldürülmeye devam edecekler:( bu konuya yer verdiğiniz için elinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadın erkek fark etmez.
      Nerede ve ne şekilde olursa olsun...
      Hırpalanan, yıpratılan bir insanı savunmak görevimizdir.

      Sil