9 Ağustos 2013 Cuma

DREYFUS DAVASI

İnsanın yüreğini burkan, içini acıtan günler vardır. 5 Ağustos 2013 günü Silivri'deki "Ergenekon" davasında yargıçlar kararları okurken "sanık" yakınlarının içinde bulundukları acıyı duyumsamak zor değildi. Kimi gazetelere yansıyan, kimi internet sitelerine yansıyan, kimi tv ekranlarına yansıyan resim ve görüntüler nedeniyle zor değildi.
Kimi medya organlarının "Ergenekon" tutuklamaları ve gözaltıları yaşanırken, attıkları manşetler, tv ekranlarında yazdıkları alt yazılarla "asrın davası" olarak lanse ettikleri "tarihi dava"nın kararları okunurken insanların yüzlerindeki ifadelerden yüreklerinin acısını görmek şaşırtıcı değildi.
Davayı izlemek için Silivri'ye gitmek isteyenlerin yollarda durdurulmasını, mahkeme çevresine yaklaştırılmamasını, yaşanan olayları hep birlikte izledik gördük. İlgili dava hakkında, verilen kararlar hakkında çok şey yazıldı çizildi bugüne kadar. Yazılanları çizilenleri okurken, yaşananaları tv ekranlarında ve sosyal medyada izlerken tarihte yaşanan ve iz bırakan davalar insanın aklına geliyor.
Bundan 115 yıl önce Fransa'da yaşanan ve ünlü Fransız yazar Emile Zola'nın 13 Ocak 1898 tarihinde Fransa Cumhurbaşkanı Felix Faure'a yazdığı  ve Fransız ordusunda yüzbaşı olarak görev yapan Alfred Deryfus davası mahkumiyetini konu alan "Suçluyorum" başlıklı açık mektubu sonrasında başlayan süreç, Zola'nın kitaplarının yakılmasına, vatan hainliği ile suçlanmasına ve katledilmesine neden olmuştur. (1)
L'Aurore gazetesinde tam sayfa olarak yer alan açık mektup gazetenin o günkü üç yüz bin adet nüshasının bir kaç saat içinde tükenmesine neden olmuştur. Güçlü ve insanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan açık mektup siyasi bir metindir.
Aydın olmanın sorumluluğuyla şöyle der Emile Zola açık mektubunda:" Gerçeği söyleyeceğim. Benim görevim konuşmak, suç ortağı olmak istemiyorum. Yoksa gecelerim orada, işkencelerin en korkuncu içinde, işlemediği bir suçun cezasını çekmekte olan suçsuzun hayaletiyle dolup taşacak." (1)
Peki nedir Dreyfus Davası?
28.07.2008 tarihli "haber.gazetevatan.com" sitesinde verilen haberi kısaca özetleyecek olursak (2) :
"Fransız ordusunda bir yüzbaşı olan Yahudi asıllı olan Dreyfus, Alman Askeri Ateşesi Von Schwartzkoppen'e bazı gizli askeri belgeleri gönderdiği grekçesiyle tutuklanır. Dreyfus daha yargılanmadan Fransız basını hükmünü vermişti bile. Gazeteler, Dreyfus'ü suçlu ilan etti. Yahudi düşmanlığını kışkırtan başlıklarla birlikte... Ya deliller? Hiç de yeterli değildi ama Dreyfus ile ilgili adli soruşturma açılmasına karar verildi.
Dreyfus davası 1894'de başlar. Alman Askeri ateşesi'nin çöp sepetinde bulunan ve Dreyfus'un el yazısına benzeyen bir yazıyla kaleme alındığı ileri sürülen belge, tek delildir. Dreyfus, yazının kendisine ait olmadığını söyler, ancak kimseyi inandıramaz...
Yargılama sonucunda müebbet hapse mahkum olur, rütbesi sökülür... Dreyfus cezasını çekerken Fransa'da tartışmalar devam eder...
Zaman geçer, rüzgâr tersine döner... Dreyfus'un mahkumiyetinde kullanılan belgelerin askeri istihbaratta görevli bir albay tarafından düzmece bir şekilde hazırlandığı ortaya çıkar...Dreyfus'un aklanması 1906 yılında yeniden yargılanmasıyla mümkün olur..."
Dava sonucunda Dreyfus'un sökülen rütbesi ve nişanı geri verilir.



10 yorum:

  1. Hocam Silivri'deki olayla Dreyfus davası gerçekten birbirini andırıyor, adamcağızın aklanması yıllar almış, dilerim masum ve şerefli subaylarımızın aklanması için yıllar geçmez.
    Onları pkk öyle istediği, Oslo'da pkk ya söz verildiği için içeri attıklarını biliyoruz, sadece o da değil, Menderes'in güya intikamını almışlar! Laiklerden öç almışlar! Cumhuriyetle yani Atatürk'le hesaplaşmışlar!
    Bu oyunun son perdesi henüz oynanmadı. Tüm bu yapılanlar vatana ihanettir ve cezası ölümdür.
    Allah subaylar, yazarlar, gazeteciler, rektörler, aydınlar her grubtan muhalife bu komployu reva gören kindarların vatana ihanetle yargılanacağı günleri göstermeden canımı almasın.
    saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlık tarihi benzer olaylarla, davalarla doludur Müjde Hanım kardeşim. Suçlunun yanı sıra suçsuzların da suçlandığı davalar, yargılamalar yaşanmıştır. İnsanlık tarihi bu bağlamda çok suçludur. Suçsuz olanın suçsuzluğu vicdanlarda hak ettiği yeri bulduğu gibi yargı da da hak ettiği yeri alacaktır. Suçsuz insanların yargılanmaları bir gün bitecek ailelerine kavuşacaklardır. Selam ve saygılarımla.

      Sil
  2. Hocam , hayırlı bayramlar diliyorum ellerinizden öpüyorum saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sizin bayramınızı kutluyorum. Gözlerinizden öpüyorum. Saygı ve selamlarımla.

      Sil
  3. Orada 1 kişiye yapılan zulüme karşı tüm halk mücadele verirken , bizim burada yüzlerce hatta binlerce insana yapılan zulümlere karşı halkın sessiz kalması ne kadar üzüntü vericidir..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zulüme sessiz kalanlar bir gün o zulüme maruz kalabilirler. Ya da hukuk bir gün herkese lazım olacaktır. Saygı ve selamlarımla.

      Sil
  4. Hüseyin bey size ve tüm sevdiklerinize Hayırlı Bayramlar. Allah tekrarına erdirsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim VuslaT kardeşim. Size de iyi bayramlar diliyorum. Saygılarımla.

      Sil
  5. Söylemeden edemeceğim:) Bu dreyfus yazınızdan sonra bazı gazeteci ve gazetelerde aynı şeyi vermeye başlamış..Dünkü sözcü gazetesinde görmüştüm. (http://sozcu.com.tr/2013/yazarlar/tokmak/kararlar-yok-hukmunde-mi.html) Bazı gazetecilerde vermişti ama hatırlayamıyorum kimdi onlar..neyse anlaşılan birilerinin ilgisini çekmiş..iyi günler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlgili linkte Dreyfus Davası bağlamında Baro başkanlarının görüşleri ele alınıyor haber olarak. Verdiğiniz bilgi için teşekkür ederim

      Sil