15 Mart 2014 Cumartesi

İNSAN İÇİN, ADALET İÇİN


Türk milletinin tarihsel süreçte çeşitli coğrafyalarda verdiği yaşam mücadelesi, kadim Anadolu topraklarının kalıcı yaşam alanı seçilmesiyle devam etmektedir. Yüzyıllarca konar göçer ve yerleşik hayatta var olma mücadelesi veren insanımız, bulunduğu yörede medeniyetin gelişmesine çalışmıştır. Sanatkarlar, hattatlar, oymacılar, bakırcılar yetiştirmiş, onlarca el sanatında eserler vermiştir. Münferit bir kaç olay dışında inanç ve dil ayrımı yapmamıştır.
Zaman geçmiş devran dönmüş; Ön Asyadan, Karadenizin kuzeyine, Balkanlardan Arap Yarımadasına oradan Kuzey Afrikaya kadar uzanan topraklarda Osmanlı İmparatorluğunu kurmuştur.
Bu süreç içerisinde yetenekli ve hakkaniyetli yönetimi ile görev yapan devlet adamlarının yanı sıra; çeşitli dillere ve dinlere mensup milletlere eşit davranan bir yönetim de söz konusu olmuştur. Gün gelmiş bir kısım devlet adamları yönetimleri altında yaşayan savunmasız sivillere zulüm etmiş, binlercesinin ölümüne neden olmuştur. Zulüm ve kırımdan kaçan insanlar dağlık alanların ulaşılması zor sarp yamaçlarına ve derin vadilerine sığınmışlardır. Yaşanan acıları tarihin hafızasında arayıp bulmak zor değildir. Yeter ki araştırmasını bilelim ve gözümüzdeki "at gözlüğü" nü çıkarıp tarafsız davranalım.
İmparatorluk sürecinde emperyalist ve sömürgeci güçler Osmanlı Devleti'nde yaşayan bir kısım toplulukları kendi çıkarları doğrultusunda devlete karşı kışkırtmışlar ve ayaklanmalar çıkarmışlardır.
Bu yaklaşım bugün de hız kesmeden devam etmektedir. Sinsice kurgulanmış planlarını yerli işbirlikçileri ve misyonerleri sayesinde uygulama amacındalar. Sevr ile başaramadıklarının peşindeler.  Bu bağlamda uyanık olmalıyız. Birlik ve beraberliği bozacak hareketlerden kaçınmalıyız.
Güçlü olmak için evrensel değerlere önem vermeli, insan haklarına saygılı olmalı, anayasanın çizdiği çerçeve içerisinde bireyler ve kurumlar olarak üzerimize düşeni yerine getirmeliyiz. Demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla özümsemeliyiz. Emperyalizmin olmazsa olmazı "böl, parçala, yönet" anlayışıdır. Bu anlayışı unutmamalı, emperyalist amaçlara ve güçlere dur demeliyiz.
Önceliklerimiz olmalı. Önceliklerimiz yakamıza taktığımız kimlik kartı gibidir. Kim olduğumuzun anlaşılmasına yarar.
 Önceliğimiz insan olmalıdır. İnsana ve insan haklarına, yaşamın kutsallığına saygı olmalıdır.
Anadolu coğrafyasında geçmişten bu yana çeşitli inançlara mensup insanlar bir arada yaşamıştır. Anadolu şehir ve kasabalarının, köylerinin kültürel dokusunu oluşturan farklı etnik ve dini unsurları sosyal açıdan birbirinden ayırmak neredeyse imkânsızdı.
Geçtiğimiz yüz yılın başlarına kadar, Ermeni tehciri dediğimiz 1915 yılı olaylarının yaşannması öncesinde Kürtlerin, Arapların, Türklerin, Ermenilerin, Keldanîlerin, Rumların, Süryanilerin, Yahudilerin bir arada yaşadığını çeşitli gezginlerin yazdıkları seyahatnamelerden öğreniyoruz.
İnanç dışında gelenek ve göreneklerin, yaşam tarzlarının bütün etnik unsurlarda neredeyse aynı olduğunu; bu bağlamda, giyim ve kuşamın, yemek kültürünün, dinledikleri müziğin, yaşadıkları evlerin mimarisinin benzer olduğunu da biliyoruz.
Anadolunun neresine giderseniz gidin bu yaşam tarzını anlatıcılardan dinleyeceksiniz. Yöre halkından öğreneceksiniz. Tarihi eserlerden bileceksiniz.
O halde Anadolu'da dün bir arada sorunsuzca yaşamış olanların bugün de bir arada sorunsuzca yaşamasına engel bir durum yoktur. Yeter ki inançlara ve düşüncelere saygılı olmasını bilelim.
İnsanların ne düşüneceğine, ne söyleyeceğine, ne giyeceğine, nasıl yaşayacağıne, ne yiyip ne içeceğine karışmayalım. Toplumun her kesiminin acısı ortak acımız olmalıdır.
İnsan için, adalet için, demokrasi için çaba sarf edelim.


10 yorum:

  1. Hocam, elinize sağlık, çok güzel ve doğru tespitlerde bulunmuşsunuz yine. Demişsiniz ya yüzyıllarca bir arada yaşadık, Anadolu'nun neresine giderseniz gidin benzer öyküler gerçekten dinleriz, mesela benim rahmetli annem, anneannemden duymuş Ermeni komşuları ve evinde Ermeni yardımcı karı-koca varmış, isimlerini bile hatırlarım, yine anneannem küçük bir çocukken Ermeni bir terzi yanında dikiş nakış öğrenmiş, bizler böyle gördük ama dediğiniz gibi BÖL-YÖNET ilkesi çalışıyor, sürekli kışkırta kışkırta insanı zorla düşman ediyorlar, 60'lı yıllarda var mıydı Türk - Kürt diye bir şey? Ben hatırlamıyorum. Askere gidenler Türk de gidiyordu, Kürt de gidiyordu. Birlikte askerlik yapıyorlardı. Yalnız artık bu kutuplaşma çok belirginleşti nasıl düzelir? Düzelir mi? Sanmıyorum ya hakikaten savaşacağız, kim güçlüyse o kazanacak, ya da akp gitse de - mutlaka gidecek eli mahkum- yerine gelen hükümet AB ve ABD nin baskısıyla referandum meferandum ayağına bunlara özerklik verecek..sonunda ikiye bölünmekten kurtulamayacağız gibime geliyor...:((yani içime doğan şeyleri yazdım
    selam ve saygılarımla..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müjde Hanım kardeşim , yorumunuza katılıyorum. Ne güzel özetlemişsiniz. Olması gereken de bu zaten. İnsanları ayrıştırmak, ötekileştirmek yerine birlik beraberliği sağlayıcı olmak lazım. ABD ve Ab emperyal güçlerinin Anadolu'ya dair istek ve amaçları hiç bitmedi. Bitecek gibi de gözükmüyor. Dış sömürgeci güçlerin oyuncağı olmamak lazım. Bu ülkede bin yıldır bir arada birlik beraberlik içinde bir arada yaşamış halkların bundan sonra da bir arada yaşamasına engel yoktur. Benim İstanbul'da kaldığım çevrede misal Kürt vatandaşımız oldukça fazla. Adamlar işinde gücünde. Sorunsuzca bir arada yaşıyoruz. Sorun olacak bir durumda yok. Yeter ki düşünmesini bilelim, olan bitenleri iyi tahlil edelim. Yorum için teşekkür ediyorum. Saygılarımı iletiyorum.

      Sil
  2. Kurt Ve Turk bu zamana kadar birlikde yasamis. Cok guzel. Ama cok sey degisti diye dusunuyorum. Eskisi gibi olacagi konusunda benim umudum yok. Cunki polit her Iki tarifi da sarmis durumda. Sizin kadar olumlu dusunebilmeyi cok isterim. Sizin kadar iyimser olabilsem keske.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bin yıldır bu kadim topraklarda hüküm sürmüş, kardeşçe bir arada yaşamış halkların; dili, inancı, mezhebi, kültürü ne olursa olsun yine bir arada kardeşçe yaşaması gerekir. Emperyalistlerin oyununa gelmemeliyiz. Anadolu bir bütündür. O bütünü korumalıyız. Yorumunuz için teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.

      Sil
  3. çok iyi tespitler bunlar hüseyin hocam..ellerinize sağlık..dediğiniz gibi yüzyıllar boyunca hep beraber barış içerisinde yasadık..bundan sonada yasarız herhalde..umarım!! saygılarımla..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım birlik beraberlik bozulmaz siyasetçiler yüzünden. Benimde düşüncem geçmişte nasıl bir arada yaşandıysa gelecekte de neden olmasın...Teşekkürler "Bilge Dünyamız".

      Sil
  4. Anadolu insanımız adeta yaşayan tarihimiz. Nasırlı ellerinde çile çekmiş yüzündeki derin çizgiler bilgeliğinin, insan severliğinin, misafirperverliğinin, vatanına sahip çıkan her kim olursa olsun onu bağrına basan kucaklayan bir yapının izlerini taşır. Öyle güzel anlatmışsınız ki düşüncelerinize yürekten katılıyorum. Elinize sağlık...
    Selam ve saygılarımla
    Sağlık ve mutluluklar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadim Anadolu topraklarında yaşayan kültürler her daim dediğiniz gibi misafirperver olmuşlardır. Bu demektir ki insanımızın içinde insanlık duygusu ilk plandadır. Yorum için teşekkürler. Yorumunuza katılıyorum. Saygılar.

      Sil
  5. Sorun zaten birlikte yasayan halklar arasinda hicbir zaman olmamistir ki.Sorunlari yaratan ve cözümsüz birakan hep yöneticiler ve yandaslari olmustur...Insanlari kiskirtan,asilestiren yine bu yanlis politikalar yüzünden olmustur....
    Osmanli imp.döneminde,imp.topraklarinda yasayan hangi millete DiLiNi konusmama yada DiNiNi degistir zulmü yapilmistir....Ama maaleseff bugün yasanan sorunlar iste bu baskilar sonucunda bu hale gelmistir.Insanlarin dilini,müzigini,kültürünü yasaklayan bir politika ile yönetim olursa toplumda ayrismalarda olur,kutuplasmalarda....
    Sonuc da hepimiz insaniz ve gidecegimiz yer belli,o zaman bu kavga bu kibir niye ki??? Yazik cok yazik,cok aci....ayni topraklarda yasayan insanlarin birbirini kücümsemesi,birbirlerine yüksekten bakmasi cok icler acisi bir durum....
    Baris ve umudun ve güzelliklerin yasandigi bir Ülke diliyorum her zaman hepimiz icin....Sevgiyle ve Dostca kalin Hüseyin Bey....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Sorun zaten birlikte yasayan halklar arasinda hicbir zaman olmamistir ki.Sorunlari yaratan ve cözümsüz birakan hep yöneticiler ve yandaslari olmustur...Insanlari kiskirtan,asilestiren yine bu yanlis politikalar yüzünden olmustur...." işin özünü kısaca anlatmışsınız "Yıldız" kardeşim. Daha ne denir ki bunun üstüne. Benim de düşüncem bu yöndedir. Halkların arasına siyasetçiler karışmamalı.,Selam ve saygılarımla.

      Sil