3 Mart 2014 Pazartesi

KÜRESELLEŞME


 Karl Marx ve Friedrich Engels adlarını duymayan pek azdır. 1848 Manifestosu'u ile açıkladıkları fikir ve düşünceleriyle tanınırlar. Karl Marx 19. yüzyılda yaşamış politika, iktisat, felsefe gibi konularla ilgilenmiş bir filozof olarak değerlendirilmektedir. Engels'de aynı yüzyılda yaşamış ve Marx gibi Almanya doğumludur. Onun da ilgi alanı Felsefe, Ekonomi ve Siyaset Felsefesidir.
Yazdıkları Manifesto'ya göre, "...Ekonomideki krizler, sermaye birikimlerindeki tırmanmanın sonucu ortaya çıkar. Üretim gücü, az sayıda sermaye sahibinin elinde toplandığında, bu kesim zenginleşirken, emekçi durumundaki tüketiciler fakirleşir. Fakirleşen tüketicinin alım gücü küçülünce kriz çıkar. Kriz küçük ve orta üreticiyi de iflasa sürükler. Böylece kriz büyük sermayenin devleşmesinin önünü açar..."
Engels ve Marx'ın öne sürdüğü ekonomik krizlerin oluşmasına dair fikir ve düşünceleri budur. 19. yüzyıl küresel ekonomisi ile günümüz küresel ekonomi arasında üretim araçlarının, haberleşme araçlarının, teknoloji gelişimi ve kullanımının farklılığı açıktır. En azından şunu söyleyebiliriz ki bugün "internet" küresel çapta haberleşme ve finans akışını anında sağlayan devasa iletişim teknolojisidir.
Bu bağlamda "küreselleşme" ve "küresel ekonomi" konusunda, elektirik ve kabloların ulaştığı, yeryüzü coğrafyasının ücra köşelerinde yaşayan insanların bile belli bilgi birikimine sahip olduklarını söylemek yanlış değildir. Kapitalizmin odağında bulunanların ise bu konuda daha fazla bilinçli olduğu gerçeği yadsınamaz.
Küreselleşmenin amacı sadece büyümeyi ve güçlenmeyi, daha büyük ve iştahları kabartan kazançları hedeflemektedir. Küreselleşmede ekonomik boyuta önem verilir.
Toplumsal ihtiyaçları, ahlâki değerleri, gelenek ve görenekleri, toplumun kültür anlayışını dikkate almaz. Fakir halk katmanları ile zengin arasındaki uçurumun zengin lehine daha fazla derinleşmesine neden olur. Bunun sonucu olarak ekonomik güç ve sermaye belirli çevrelerde toplanır. Şirketler birleşme ve satın almalar yoluyla gittikçe büyürler.
Bu durum belirli çevrelerin daha da zenginleşmesi anlamına gelir. Çünkü belli bir ürünün üretimini yapan şirketler üretilen ürünlerin tek üretici konumuna gelirler. Piyasayı belirlemek artık onların işidir. Bunun sonucu olarak dünya ekonomisi yüzde onlar civarında bir büyüme yakalamışken belirli şirketlerin büyüme oranı yüzde binleri bulmaktadır. Sonuçta fakir daha da fakirleşmekte, zengin daha da zenginleşmektedir.
O halde sanıyorum şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Küreselleşmede halk değil belirli çevreler zenginliklerine zenginlik katmakta, üretimi ellerinde bulundurmaktadır. Tüketicilerse sermayesi büyük şirketlerin belirledikleri piyasa ekonomisi koşullarına göre yaşamak durumundadırlar.

Küresel ekonomide ki gelişmeler Marx ve Engels'in 19.yüzyılda öne sürdükleri düşünceleri doğrular nitelikte gözüküyor son sözünü söylemek acaba yanlış mı olur?

8 yorum:

  1. Kan, ter, açlık ve gözyaşıyla yoğrulmuş insanların evrensel ızdıraplarının oluşma nedenidir "KÜRESELLEŞME"... Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tülay hocam konuyu kısa ve öz anlatmışsınız. Teşekkür ederim. Saygılarımla.

      Sil
  2. Asla yanlış olmaz hocam. Ta o zamandan başımıza gelecekleri söylemişler. Birkaç büyük sermayedar tüm dünyayı yönetmeye hevesli. Hatta epey oluyor 2. Dünya savaşını da bunların kasten çıkarttığını okumuştum, savaş bunların en sevdiği şey, çünkü savaşla nüfus azalıyor ve kalabalık nüfusu kontrol etmekten korkuyorlar! Öyle ki, bu zenginler toplaşıp dünyanın nüfusu çok artarsa nasıl azaltabiliriz, biyolojik salgın, savaş başlatmak dahil şeytani çözümler düşünmüşler hem de yeni değil on yıllar önce! Umarım Ukrayna bahanesiyle 3. Dünya savaşı çıkmaz:(
    elinize sağlık hocam saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdıklarınızın doğruluğu zaten "doğru" düşünen her insanın düşüneceği şey. Kapitalizmin sac ayağı üzerinde yükselen Emperyalizm ve Küreselleşme "insan" kan ve gözyaşından nemalanmaktadır. Bugünlerde "Ukrayna" da, öncesinde "Irak, Suriye, Afganistan...vs.vs" ülkelerinde tekrarlananlara bakıldığında parababalarının ne denli acımasız oldukları görülecektir. Bu bağlamda insana dair olmayan küreselleşme ve kapitalizmi kabul etmek olanaksızdır. Aslolan insanın insanca yaşamasıdır. Hangi dil, din, mezherp, inanç ve düşüncede olursa olsun; düşünceleri bir diğerine şiddet içermediği sürece var olmalı, dile getirilmelidir.
      Saygılarımı iletiyorum .

      Sil
  3. Küreselleşmenin iyi yanları da yok değil hani, dünyanın bilinmeyen yanını bırakmamak, her bir tarafa uzanmak, ulaşmak. Tabii en kötü yanı da İnsanoğlu tadında bırakmayı bilmez, cılkını çıkarır. Ve rabbena heeeep bana der. İşte bütün mesele bu..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru dersin "VuslaT" kardeşim.
      " rabbena heeeep bana"
      demek çözüm değildir.
      Bu yaklaşım insana özgü olmayandır.
      Eşitlik ve yaşamın kutsallığına ters düşer.
      Saygılarımla.

      Sil
  4. Tülay Hanım'a katılıyorum kısa ve öz olarak açıklamış. İnsanlığın var oluşundan bu yana gücü elinde bulunduran para babalarının gücüne güç eklemek adına insanı insan, eğerleri gözardı etmesi onun yok sayması. Her ne kadar çağ atlasak, teknoloji milenyum çağı da olsa değişen pek bir şey yok. "Zengin hep zengin, fakir ise hepten fakir"... Emeğinize sağlık Hüseyin Hocam.
    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kapitalizmin dişlilerinin dönmesi,
      Emperyalist ülkelerin gözünün doyması
      Zulüm gören
      yoksul ülkelerin insanlarının
      sömürülmesi pahasına gerçekleşmektedir Hanife hanım bilirsiniz bunu.
      Zulüm ile abat olunmaz.
      Demokrasi dışı rejim arayışları ve uygulamaları ile rahat bir yaşam sürmek mümkün değil.
      Yaşamın kutsallığına saygısı olmayanların vicdanlarına teslim olmak hiç olmaz.
      Katillerin güç kazanması ile de olmaz.
      Yaşam ancak ve ancak insan haklarına saygı ile
      erdem
      alçakgönüllülük
      vicdanlı olma
      aydın olma
      toplumu anlama
      İnsanî değerlere saygı
      hoşgörü
      öteleyici
      horlayıcı
      ayrıştırıcı anlayıştan uzak olmakla yaşam düzene girer.
      Çalıp çırpmkla, başkalarının hak ve hukukunu yok etmekle bir yere varılamaz.
      Emperyalizmin amacı bellidir.
      Böl ve yönet politikası gözetir.
      Bu duruma boyun eğmek doğru değildir.
      Yaşam için
      İnsanca yaşam için mücadele etmek gerekir.
      Yorum için teşekkürler.

      Sil