19 Haziran 2014 Perşembe

NASILSA ALIŞIRLAR!



CHP ve MHP Genel Başkanları Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, ortak cumhurbaşkanı adayı olarak adını kamuoyunun pek duymadığı Ekmeleddin İhsanoğlu'nu gösterdi. İki partinin ortak adayı olduğu açıklandığında “kimdir bu Ekmeleddin İhsanoğlu" sorusu bir anda zihinlerde yer etti. El Ezher Üniversitesinde yüksek lisansını yapmıştı, uzun süre İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Genel Sekreterliği görevinde bulunmuştu Mısır ve darbe konusunda  Başbakan Erdoğan'la ters düştüğünü de okumuştum.
Babası İhsan Efendi’nin ilk ve Ortaokuldan sonra bir süre Yozgat’ta “Mekteb-i Sultani” de ve medreselerde okuduğu Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra da Mısır’a gittiği ve “müderris” olarak görev yaptığı yazılıp çiziliyor.
İhsanoğlu'nun "Çatı aday" olarak adı açıklandığında CHP milletvekilleri ve halk arasında tepkiyle karşılandı. Yapılan itirazların ortak noktası İhsanoğlu'nun yetişme ortamı ile doku uyuşmazlığı olduğu yönündeydi.
Kılıçdaroğlu ise yaptığı grup konuşmasında İhsanoğlu'nun "bozkırın tezenesi" olduğunu söyledi.
Hulki Cevizoğlu'da "madem uluslararası bir kişiliği var o halde bozkırın tezenesi olamaz" diye itirazda bulundu.
Bu tartışmalar mutlaka olacaktır. Çünkü İhsanoğlu'nun adaylığının yerinde olduğunu söyleyenlerin yanı sıra karşı çıkanlarda var.
İhsanoğlu kamuoyu ve seçmen tarafından tanınmayan biri.
Demokrasi konusunda, insan hakları konusunda, hukukun üstünlüğü konusunda birtakım genel doğrular dışında ne düşünür?
Misal bir kaç örnek verecek olursak; Türkiye ekonomisi, asker ve siyaset, Avrupa Birliği'ne üye olma, batı ve doğuda Türkiye'nin yeri, farklı inançlara yaklaşımı, Gezi Parkı ile başlayan olaylar, İstanbul'da yapılmakta olan ve yüz binlerce ağacın kesilmesine neden olan üçüncü köprü ve üçüncü havaalanı, HES'ler, İşçi hakları, her yıl yüzlerce işçinin kazalarda yaşamını kaybetmesi, Asgari ücret konusu vs.
Bu ve benzeri sorunlar hakkında ne düşünür ne der bilinmemektedir.
12 Haziran 2011 Genel Seçimleri sonrasında  oyumu verdiğim partinin benimsemediğim politikaları sonrasında şunları yazmışım.
"Sabahla birlikte güneş ışığı içeri sızıyordu. Bir yandan açık pencereden evin içine dolan bahar kokusu, diğer yandan göğsümün sol yanında amansız bir sızı. Dalgaların kayalarda patlamasına benzer umarsız bir ağrı.
Bilgisayarın başında uyuyakalmışım. Uyandığımda sırtımda bir ürperti. Belli ki üşütmüş gece ayazı. Geceleri hala soğuk ve ayaz. Uyuşan ayaklarımı uzattım açılsınlar diye. Ne zormuş. Tekrar uyuştular. Ardından vücudumun bütün ağırlığını ayaklarıma yükledim. Bir kaç dakika sonra uyuşukluk hissi kalmadı. Pencerenin kenarına geldim. Perdeyi hafifçe araladım. Serçelerde bir sevinç bir sevinç ki, gülümsedim.
.....
Hani siz arkadaşınızı satmazdınız! Hani arkadaşlarımız yoksa biz de yokuz demiştiniz! Hani siz diğerlerine "diz çökerteceğiz" diyordunuz!
 "Tükürdüklerini yalayacaklar" dendiğinde söyleneni kabul etmiyordunuz!
Siz bir yol tuturmuşsunuz. Sonu baştan belli. İlkesiz bir yol.
Siz bir hikâye anlatıyorsunuz. Anlattıklarınıza kendiniz dışında inanan yok.
Bırakın, boş verin şafağın derinliğini, mavinin hüznünü!
Anlayamazsınız bir çocuğun gülümsemesini, yaprağın kımıldamasını, yarınlarda umut olduğunu...
Siz avunmaya devam edin!
Dalları, yaprakları kurumuş kiraz ağacı, kayın ağacı belki sizi anlar!
Düş kurmaya devam edin siz. Tek başınıza yürümeye devam edin.
Aydınlanma ve çağdaşlaşmaya umut bağlayanlar sizinle doğaldır ki yola çıkmaz."
Gelinen noktada hala bir adım ileriye gidemedikleri anlaşılıyor. Hala halktan kopuk, kapalı kapılar ardında karar alıyorlar.
"Nasılsa alışırlar!" söylemi ile avunuyorlar.


2 yorum:

  1. Merhaba Hüseyin bey bu hangi ilimiz ?. hayat her yerde kazanma, evinin geçimini sağlama kaygısı ile koşuşturan insanlarla dolu. Sabah değil onları somurtan, günü ya işsiz kapatırsam ya nafakamı kazanamazsam endişesi. Güzel bir anı daha..Zevkle okudum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba VuslaT kardeşim. Ege Bölgesinde. Uşak. Bu öykünün geçtiği yıl 1994. Teşekkür ederim okuduğunuz ve yorumladığınız için . Sağolun.

      Sil