11 Eylül 2014 Perşembe

SADECE ÜLKELER, GELENEKSEL DEĞERLER, KÜLTÜRLER FARKLI.

İnsanlık tarihi kendi özgürlük mücadelesine ihanet edenlerin, zalimlerin, sömürülenlerin, hayatta kalmak için zulümle, yoksullukla ve açlıkla savaşanların öyküleriyle doludur.
Kara Afrika'nın savanalarından, Güney Amerika'nın Rio de Plata'sına; Sibirya tundrasından Orta Asya kırsalına, Uzakdoğu'nun dağlık ve ormanlık alanlarına; kısacası kuzeyden güneye insan izinin olduğu her yerde insanın insana yaptığı zulüm vardır.
Sadece ülkeler, geleneksel değerler, kültürler farklı.
Baskıya, zulme karşı direnenlerin yaşam mücadelesi hep aynı.
Baskı ve zulme saniye saniye, dakika dakika, gün be gün maruz kalanların önemli bir bölümü savunmasız ve çaresiz kadınlar ve çocuklardır.
Bunun en son örneğini Işid denen sözde örgütün Irak ve Suriye'de yaptıklarından görüyoruz. Binlerce insan örgütün katliamlarından kurtulmak için çoluk çocuk, kadın yaşlı, genç demeden yanlarına alabildikleri su ve yiyeceklerle yalınayak yüzlerce kilometre yol yürüyerek önce Şengal Dağı'na oradan da bir kısmı Türkiye'ye geldi. Bir kısmı Kuzey Irak Kürt Bölgesi'ne sığındı. Açlık ve susuzlukla baş etmeye çalışarak.
21.Yüzyılın ilk çeyreği insanlık dramına sahne oluyor. 20.Yüzyılda savaşların, 18.Yüzyılda veba salgınının aldığı canlar bir tarafa bırakılacak olursa son zamanlarda yaşanan katliamlar ve yöntemleri dudak uçuklatıcı.
Soykırıma varan katliamlar, zorla din değiştirme, ve zulüm dünya kamuoyunun gözü önünde yaşanmakta.
Libya, Mısır, Tunus, Somali, Sudan ve benzeri ülkelerde yaşananlara müdahale eden emperyalist ülkeler Irak ve Suriye'de yaşanan katliamları aylardır izlemekle yetiniyorlar.
Emperyalizmin değişmez taktiği "Böl parçala yönet" sinsice uygulanıyor.
Savaş baronları kan ve baruttan nemalanıyor.
Bölgenin yer altı maden kaynakları ve petrolü kimilerinin ellerini ovuşturmalarına neden oluyor.
Işid denen örgüte silah ve mühimmat sağlayan, para yardımında bulunanlar yapılan bu zulume destek vermeyi bırakmalıdır.
Katliamdan kaçan insanları bekleyen yoksulluktur, açlıktır, zor yaşam koşullarıdır.
Özellikle kadınları ve kız çocuklarını bekleyen kader ise küçük yaşta evlendirilmek, kuma gitmek, istenmeyen evliliklere zorlanmak ya da kadın tacirlerinin eline düşmek, taciz ve tecavüzlere maruz kalmaktır ne yazık ki.
Diğer yandan köle pazarında servet avcılığı devam etmekte, dünya genelinde yaklaşık 20.9 milyon insan yoksulluk ve göç gibi nedenlerle yerlerinden yurtlarından, ailelerinden, evlerinden uzakta zorla çalıştırılmakta.
Süregelen iç savaşlar, anlaşmazlıklar, yoksulluk; kısacası ekonomik, sosyal ve politik  nedenlerle bir başka ülkeye kaçak olarak girmeye çalışanların maruz kaldıkları şiddeti, kandırılmayı ve hayatlarını kaybetmeyi göze alarak yola çıkmaları ne denli çaresizlik içinde olduklarının bir göstergesidir.
Zorla çalıştırılan insanların 9.1 milyonu göçmenlerden oluşuyor. Yetişkinler ve çocuklar kölelik benzeri şartlarda zorla çalıştırılarak, milyonlarca dolar haksız kazanç elde ediliyor.
Savaşlar, sosyal sebepler, ekonomik ve politik nedenlerle göç edenlerin, bir başka ülkeye iltica için yollara düşenlerin sıkıntıları elbette gittikleri yerlerde de devam etmektedir. Zor şartlarda, derme çatma binalarda, bir arada kalarak varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar.

Neresinden bakılırsa bakılsın yoksullukla boğuşan, çaresizliğine çare arayanların hayatlarını devam ettirmeleri için çare olunacağına katledilmeleri ya da ölüme sürüklenmelerine tanık oluyor dünya.

4 yorum:

  1. Maalesef dünyanın hali aynen yazdığınız gibi hocam. Bu işid'i dünyanın başına her zamanki gibi ABD bela etti. Beslediler, palazladılar, kamyonetler, silahlar verdiler, vaktiyle aynısını El Kaide'ye yapmışlardı zaten bu da onun yan ürünü. Saygılar.

    YanıtlaSil
  2. ABD zaten dünyanın jandarmalığına soyunan bir devlet. Bir yandan ışid ile mücadele edecek diğer yandan Suriye'yi kana bulayan öso'ya destek verecek. abd'ye güvenen yok ki. Dediğin gibi Sovyetlere karşı besleyip büyüttüğü Taliban ile başa çıkmaya çalışıyor. Ortadoğu halklarının da başına gelen aynı.

    YanıtlaSil
  3. Bu yazdıklarınızdan şunu anlıyoruz; (Gücü elinde bulunduranların dünyasında yaşıyoruz.) Güce sahip olan insanlar bir şekilde,insanları ve toplumları kendilerine köle yapıyor ve onlara eziyet ve işkence yapıyorlar. Buna direnenleri ise yok ediyorlar. GÜCE SAHİP OLMANIN TADIdır bu aslında. İnsanlar,o gücün tadına vardı mı bir daha bırakamıyor ve çoğuda yoldan çıkıyor ve yukarıda gücü olmayan masum insanların yaşadıkları dramların oluşmasına neden oluyor. Binlerce hatta milyonlarca insan bu nedenle sefalet içinde yaşıyor ve sonrada öldürülüyor yada hayatını kaybediyor. Çok acı bir durum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdıklarınız yaşananların özeti. Yorumunuza katılıyorum. Selam ve saygılar.

      Sil