20 Ocak 2015 Salı

GELECEK VE İNSANLIK İÇİN


Yaşadığımız tüm zorluklara, geçirdiğimiz uykusuz gecelere, suskunluklara, kırgınlıklara rağmen hâlâ ayaktayız. Yaşanmışlıklara, kapıların bir bir kapanmasına inat; dar sokaklara, geniş alanlara ve caddelere uzanan bir yolculuk aslında bizimkisi. Garip bir içgüdü ile devam eden.
Susmak ve sinmek genlerimize işlemiş. Gerçek olmayanı, yalanı dolanı kabullenmekte. Bir hengâmedir gidiyor, sislerin ve dumanların arasından, parmakları metale yapıştıran kör karanlık, rant elde etme, girişimcilik, tüketim alışkanlıkları, kalkınma çabaları, kırdan kente göç. Paranın erdemi yok etmesi, işçiyi titretmesi sanayileşmenin ve modernleşmenin felsefileşmesi insan haklarını yok sayarak.

Sabah gün doğarken çıkıp gece yarılarına kadar büyük bir azimle çalışmalar, mücadeleler. En azından bir lokma ekmek için, muhtaç olmamak için. Gelecek ve insanlık için. Gerçekçi olmak lazım her daim her yerde. Vicdanlar körelmemeli. Akıl ve aydınlık yol göstermeli, hayatı sorgulamalı insan. Köylüyü, şehirliyi, cam ve çelik karışımı ucubeleri, gecekonduları, varoşları, sanatı ve sanatçıyı iyi tanımalı. Sorunlara kafa yormalı insan. Aydınlatmalı madenciyi, balıkçıyı, marabayı, köylüyü dilinin döndüğünce.


 Geçmişi unutmamalı insan. Yük teknelerini, kağnı gıcırtılarını, ince çarıklı, çoğu zaman yalınayak kadınları, “İstiklâl Yolu”nda bebesini karakışa kurban verenleri. Ege’de Çete Ayşe’yi, Gökçen Efe’yi, Şehit Cafer’i, Erzurum’da Nene Hatun’u, Kastamonu’da Şerife Bacıyı, Kara Fatmaları ve daha nicelerini. Yolu izi olmayan coğrafyaları, ağa baskısında yorulanları, üç kuruş için canından olanları, rantçıyı, üçkağıtçıyı, feodal kalıntıları. 
İnsanlık acı çekmekte. Savaşlarda, kırgınlıklarda, ötekileştirmelerde, öfkede. Oysaki savaşın kazananı olmaz. Ne öfkenin, ne kırgınlığın ne de ötekileştirmenin kimseye bir faydası 
yok. Kırıp dökmenin, yakıp yıkmanın, yok etmenin kime ne faydası var? İnsanın içinde barışa yol olmalı, umut olmalı. En kötü barış bile savaşlardan, kırgınlıklardan, öfkeden iyidir. Öfke ve kin, kendi iç savaşını yapar insanda. Mantığı yok sayar, uzaklaştırır.
Hepimiz aynaya bakmasını öğrenmeliyiz. Büyük aynanın içindekileri görmeliyiz ve gördüklerimizi doğru yorumlamalıyız. Yaşama dair her şeyi sağlıklı bir şekilde irdelemeli, dünyanın farklı bölgelerinde insana dair hakların ne durumda olduğuna ilişkin saptamaları doğru okumalıyız. Afrika’da, Asya’da, Latin Amerika’da ya da dünyanın herhangi bir yerinde yoksullukla, savaşla gelen hak ihlâllerini somut bir biçimde ortaya koymalıyız.
Mutluluk  ve yaşamın herkesin hakkı olduğuna belleklerimizde yer vermeliyiz.


8 yorum:

  1. Dünyada para denen şey ortadan kalkmadıkça, savaşlar da ortadan kalkmayacak gibime geliyor hocam. Tüm savaşlar para için. (para derken petrolün getirdiği para, altının getirdiği para, uyuşturucudan gelen para, ABD askerleri Afganistan'da esrar tarlalarını koruyorlar mesela...şaka değil bir tanıdığım paranın olmadığı bir sistem düşünüyor harıl harıl umarım bulur....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kapitalist sistemde para geçim aracıdır. Dünyada var olan 7 milyar insanın %1 lik kısmın geliirn %99'unu, geriye kalan %99'luk nufusun da gelirin %1'lik kısmından yararlandığı açıklandı geçenlerde. Bu gelir dağılımının adaletsizliği devam ettikçe yukarıda dile getirdiğimiz gerçeklerin pek de öenemsenmeyeceği aşikar gibi duruyor. Enerji kaynakları savaş nedeni günümüzde. En büyük savaş koşuşturmasını da hep birlikte görüyoruz. Kimler ve nerede olduğunu. İnsanların yerinden yurdundan edilip katledildiği coğrafyalarda adalet aramak çok zor. Demokrasi ve insan haklarının olduğu ve benimsendiği coğrafyalarda ise sukunet hakim. Paranın olmadığı bir sistem, paranın olmadığı dönemde vardı. Trampa ve ürün değişimi söz konusuydu. Bulunsa da kapitalist boynu kalınların buna müsaade edeceğini sanmam.

      Sil
  2. Aslında hepimizin her bir cümleyi sindirerek, düşünerek okuması lazım.Ve sonra yaşadıklarının ışığında yeniden hayatı sorgulaması... Oysa öyle unutkan bir toplumuz ki, çok kolay unutuyoruz ve yeniden "sil baştan" yapıyoruz; Gerçek kahramanları, aldatanları, kötülük yapanları, savaşların nedenlerini, sonuçlarını... Ve unutulmaması gereken pek çok şeyi .O yüzden çoğu kez acı çekiyoruz. Deneyimlerden yararlanmıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Abalı,
      düşüncenize katılıyorum.
      Okumak, öğrenmek ve duyumsamak
      sonrasında düşünmek ve karar verip uygulamak
      insan haklarına dair ne varsa uygulamak...
      Unutmamak, geçmişi idrak etmek, olan biteni öğrenmek...
      Kötüyü, iyiden ayırmak
      Rantçıyı, yoksulu ezeni bilmek
      yapılan zulumlere karşı çıkmak
      Susmamak, adalet istemek...vsvs..
      Acı çekmemek için insanların adalet ve eşitlik ilkesine göre yaşaması,
      Gelirin adaletli dağıtılması,
      Hep bana rabbana anlayışından uzak durmak..
      Bu konuda yazacak çok şey var..
      İyiye ,doğruya, güzele, adalete dair.

      Sil
  3. Tesadüfen geldim, yazınızı okudum. Bir selam vermeden, iki kelam etmeden gitmeye gönlüm razı gelmedi. Dünyada olup, bitenler hakkında yazdıklarınızın hepsi doğru ve insanın içini acıtan gerçekler. Maalesef, silahların gücü karşısında yazının hükmü kalmıyor. Ancak, bizi ayakta tutan içimizdeki umut var oldukça yazmaya devam. İyiye, doğruya, güzele, adalete dair...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rabia Hanım, yazıyı okumanız ve yorumlamanıza sevindiğimi belirtmem lazım. Silahların gücünü yok etmek yine yazı ile olacaktır. İnsanlara bu konuda farkındalık yaratmanın başka yolu da yok. Saygılarımla. Son cümlenize aynen katılıyorum.

      Sil
  4. Bu yazınızı çok beğendim.Çok içtenlikle yazılmış bir yazı.Elinize sağlık Hüseyin hocam..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum. Okuyan gözlerinize sağlık.

      Sil