Yazar Hanife Mert'in Şubat 2015 tarihinde "Gece
Kitaplığı"nda çıkan ve kitapçılardaki raflarda hak ettiği yeri bulan
"DÜŞ BATIMI" adlı romanının ilk iki bölümünü okudum. İlk iki bölüm oldukça
etkileyici. Bu ise sonrası bölümlerin etkileyici ve sürükleyici olduğunun
göstergesidir.
ilk bölüm "Eksik Kalan Hayatlar" ile
ikinci bölüm "Sorgulanmamış Gerçekler" ön başlığı ile okuyucunun karşısına çıkıyor.
Her iki bölümde de yaşamın çetrefilliği akıcı bir
dil ile anlatılmış. Sayfalar bir biri ardına akıp gidiyor.
Romanın kurgusu ilk iki bölümde aile dramına odaklı.
Köy yaşamını ve köy insanının içinde bulunduğu aşılması ilk bakışta zor görünen
sorunları okuyucu ile buluşturuyor. Bunu yaparken yazar, okuyucuya hayat dersi
veriyor. Gerçekleri yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor.
Henüz 16 yaşında evlendirilen Zeynep gelinin 23
yaşına geldiğinde üç çocuk sahibi olması akıllara Anadolu'da yaşanan
"Çocuk Gelinler" ve dramlarını akla getiriyor.
Zeynep eşi Hasan'dan ayrı anasının yanında
yaşamaktadır. Oğlu Mustafa'yı küçük yaşta kaybetmiştir. Bu durumu sorgulamakta,
bunalmaktadır. Kızı Elif henüz 4-5 yaşlarındadır. Lakin anası Zeynep'ten
korkmaktadır. Korkunun nedenini de bilememektedir. Sebebini, "Peki,
o benim annem ise ben neden korkuyorum? İnsan, hele de küçük bir çocuk en çok
anne sevgisine şefkatine muhtaç olduğu bir yaşta niye annesinden korkar?"
diyerek sorgulamaktadır.
Ana ve babasından ayrı babaannesinin yanında kalan
Elif'in dramı, beklentileri, acıları ve özlemleri yalın ve anlaşılır bir dil
ile anlatılmaktadır.
Çocuk yaşta hayat deneyimi az olan Zeynep ile
Hasan'ın evliliği bir her iki tarafın ana ve babası tarafından oluşturulan bir
fildişi kuleyi anımsatmaktadır. Fildişi kuleyi ayakta tutacak sağlam bir
deneyim olmadığında o kulenin nasıl yıkılabileceğini de.
Anadolu kadınının içinde bulunduğu sorunları bir kez
daha düşünmemizi sağlıyor. Kadına karşı körlüğümüzü sorguluyor. Arada bunalan
ise çocuklar oluyor.
Bakalım ilerleyen sayfalarda hangi olaylar okuyucunun karşısına çıkacaktır.
Okuyucu romanın sayfalarını çevirirken mutlaka
kendini sorgulayacaktır. Çoğumuzun yakından tanık olduğu ve kendimizden bir
şeyler bulacağımız bir eseri edebiyat dünyamıza kazandırmış Hanife Mert.
"DÜŞ BATIMI" 312 sayfalık bir roman.
Çoğumuzun bildiği fakat sorgulama cesaretini bulamadığı yaşamları sorgulayan
çarpıcı bir roman.
Tekrar tekrar okunmayı, sorgulamayı, hakkında konuşmayı, tartışmayı hak eden bir roman.
Hanife'ciğimin romanını daha önce bloğunda 'anasız oğlak' adıyla çok severek, ilgiyle okumuştum, şimdi daha da ilgiyle okuyorum, eline, emeğine sağlık olsun. İnşallah devam gelir, bol bol da satışlar diliyorum.
YanıtlaSilYeni öykü ve romanları edebiyat dünyamıza kazandıracağından şüphem yok.
SilMüjdeciğim kitabımla ilgili güzel dileklerine çok teşekkür ediyorum. Okuduktan sonra senin de yorumunu merak ediyorum canım. Sevgiler, selamlar.
SilHüseyin Hocam okuduğunuz ilk iki bölümde bu kadar güzel ve açıklayıcı bir yoruma karşılık, tamamını okuduğunuzda ki yorumunuzu merak ediyorum. Yorumunuz her zaman olduğu gibi çok bilgilendirici eğitici olmuş. Bu kadar güzel bir yoruma ekleme yapmak istemiyorum. Çok teşekkür ediyorum. Selam ve saygılar..
YanıtlaSilKitabı bitirdiğimde genel bir değerlendirme yapacağım.
SilBen teşekkür ediyorum.
Yeni öykü ve makalelerinizi okumak dileği ile.
Saygı ve selamlarımı iletiyorum.
Anadolu insanının yoğun duygularını gerçekçi bir dil ile anlatmış yazar. Gurbetin acımasızlığına yenilen bir ana. Eliyle toprağa verdiği oğul. Yüreklerde derin izler bırakıyor. Sonrası birbirini tutkuyla seven iki genç insanın savrulması hoyratça. Kalan iki küçük çocuk. Babanın gurbete çıkması. Yazar "Her giden arkasında bir boşluk bırakır, sonra zaman narin insan yüreğinin üzerine nakış nakış hayatı işlemeye başlar. ne giden unutulur, ne de bıraktığı boşluk doldurulur..." diye yazmış. Düş Batımı edebiyatımızda yeterli okuyucuya ulaştığında ilklerde yerini alacaktır.