21 Nisan 2015 Salı

AKDENİZDE GÖÇMEN FACİASI

Ülkemiz gündemi 7 Haziran seçimlerine odaklanmış durumda. Partiler seçim beyannamelerini açıklayadursunlar, işsizlik ve dolardaki önlenemeyen kur artışı hız kesmiyor. Dünya gündemi ise içler acısı. Bir yandan Suriye ve Yemen savaşları, Irak'ta devam eden kaos ortamı, uzun yıllardır sükunete bir türlü kavuşmayan Afgan halkının yaşadığı dram. Ve diğerleri.

Kapitalist zihniyetin boyunduruğu altına almak istediği dünya halkları ve ekonomisi. Ülkelerin yer altı ve yer üstü enerji kaynakları ve enerji koridorlarını yönetme arzusu. Silah tüccarlarının durdurulamayan para kazanma hırsı. Yoksulun daha yoksul, zenginin daha zengin olduğu bir ekonomik düzen.
Son günlerde Akdeniz göçmen faciaları ile gündemde.  Denizin ortasında yaşananlar ise büyük bir trajedi.
12 Nisan 2015: Akdeniz'de kaçak göçmen gemisi battı; 400 göçmenin öldüğü düşünülüyor.
16 Nisan 2015 : Akdeniz'de kaçak göçmen sandalı battı en az; 41kişi boğularak öldü, 4 kişi kurtuldu.
20 Nisan 2015 : Akdeniz'de 700'e yakın göçmen taşıyan tekne battı. 28 kişi kurtarıldı. Ölü sayısı bilinmiyor. 700 göçmeni  20 metrelik balıkçı teknesine bindirenlerin, teknenin göçmenleri taşıyamayacağını bilmelerine rağmen yola çıkarmaları ölümcül bir trajedi değil de nedir?
20 Nisan 2015 : Akdeniz'de 700 göçmenin öldüğü kazanın ardından bir şok daha. Yaklaşık 300 kişinin içinde bulunduğu göçmen teknesi battı.  Olayda ilk belirlemelere göre 20 kişi hayatını kaybetti.
Ne yazık ki benzer haberler hafızalarda yer  etmeye devam ediyor.
Afrika'nın  bir yandan yoksulluk ile diğer yandan iç savaşlarla yorulan halkı bahar geldiğinde umuda yolculuğa başlar. Bulundukları toprakları terk etmekte bulurlar çareyi. Tek amaçları vardır artık. Avrupa kıtasına çıkmak. Bu amaçla kendilerini Akdeniz'den Avrupa kıtasına götürecek teknelere çoluk çocuk binerler. Varını yoğunu satıp dolara çevirirler. İnsan tacirlerine teslim ederler. İnsan tacirleri acımasızdır. Bilirler ki bu yolculuk yasal değildir. Yolcular kaçak göçmenlerdir. Bu bağlamda bu tacirlerin sahtekârlıkları da başlar. İnsan hayatı onlar için ucuzdur. Umuda yolculuk yapanlardan aldıkları dolarlar onlar için daha önemlidir. Alacakları dolar onlar için önemli olmasa tekneye ağırlığına dayanamayacağı kadar insanı neden alsınlar?
Teknelerine olması gerektiği kadar değil, aldığı kadar insanı üst üste istif ederler. Ağırlığa dayanamayan tekne alabora olur. Dram o anda başlar. Çığlıklar yeri göğü inletir. Kucağındaki çocuğunu kurtarmak için çırpınan annenin çabaları boşunadır. Kader ağlarını örmüştür. Afrikalının kaderidir bu gemi ambarlarında üst üste yolculuk etmek.
Bir zamanlar Afrika'dan Amerika kıtasına gemi ambarlarında üst üste köle olarak götürüldüler. Çoğu bu yolculukta Amerika kıtasını göremedi. Bir daha Afrika'da yaşadıkları toprakları da. Okyanus suları onlara mezar oldu. Şimdilerde Akdeniz'in mavi suları onlara mezar olmaya devam ediyor.
Bir başka deyimle Akdeniz; Sudan, Somali, Nijerya, Yemen, Irak, Suriye, Afganistan, Pakistan, Ruanda ve benzeri ülkelerdeki kaos ve çatışmalardan kaçarak Avrupa'da yeni yaşam kurmayı amaçlayan insanların mezarlığına döndü.
Afrika'nın yoksul insanları daha iyi bir yaşam umuduyla çıktıkları zorlu yolculukta Avrupa Birliği (AB)  ülkelerini tercih ediyor.
AB İtalya'ya yardım etmediği için; AB destekli Mare Nostrum (Bizim denizimiz) adlı arama kurtarma misyonu Kasım ayında bitirilmişti. Afrika'nın enerji kaynaklarından vazgeçmeyenler, insanını kurtarmak için ne yapıyor? Olan umuda yolculuk yapan kaçak göçmenlere oluyor. Umutlar Akdeniz mezarlığında son buluyor.