22 Mayıs 2015 Cuma

AKP'Lİ VEKİL VE İZMİR

Serin bir ilk bahar akşamının sonrasında lanet olası sabah güneşi çoktan camlar arasından içeriye uzanmıştı ki esneyerek uyandım. Balkon kapısını aralayıp caddede acele ile işine gitmekte olan insanların koşuşturmasını seyrettim bir süreliğine. Uzak olmayan deniz kıyısından kanat çırparak apartmanların çatılarındaki kiremitlerde günü karşılayan deniz kuşları gözüme çarptı. Islak tüylerini kurutmanın telaşı ile kanatlarını açıp açıp kapatıyorlardı. Karınlarını doyurmuş olmalıydılar. Çatıları mesken tutanların yanı sıra bir kaç deniz kuşu gökyüzünde daireler çizerek kanat çırpıyordu. Güne dinlenerek başlamak istiyorlar diye düşündüm.
Önce televizyonu açıp sabah haberlerine göz attım. Sonra bilgisayarın klavyesi ile buluştu parmaklarım.
İlk gözüme çarpan haberi okumaya başladım.
Haberin başlığı "AKP'li vekilden İzmirlilere ağır hakaretler" şeklindeydi.
AKP Diyarbakır milletvekili Cuma İçten'in Twitter hesabında İzmirlilere yönelik attığı mesajlar haberde yer alıyordu.
Mesajlarında "İzmir'de CHP'ye oy veren kitle, radikal militan vari davranmakta kendisi gibi düşünmeyenlere saygı göstermemektedir. Belediye hizmetten ziyade kültürümüze ve değerlerimize aykırı teşkil eden sözde kültürel faaliyetler yapmaktadır. Alttan gelen gençlik, değerlerimize aykırı bir yaşam şekli ile yetişmekte ve kendi aileleri bile bu durumdan şikayetçi. CHP'li İzmirli gençlerin özgürlükten anladıkları, son derece açık giyinmek, kafa çekmek, sabaha kadar eğlenmek."
Sayın vekilin İzmir izlenimlerinin bir kısmı bu şekilde.
İzmir AKP'ye yeterince  oy vermeyen bir ilimiz. Seçmenin tercihi bu yönde. Seçmenin tercihine saygı duymak lazım. İşlerine geldiğinde  "seçmenin tercihine saygılı olun diyen kendileri değil mi?"
Yukarıdaki açıklamalarına bakıldığında CHP'ye oy veren İzmirli seçmeni "radikal militan vari davranmakla" suçlayıp "kendisi gibi düşünmeyenlere saygı göstermediklerini" dile getirmektedir. Sayın vekil bu düşünceyi nasıl edinmiş bilinmez. Seçmene yönelik söyle diklerini somut örneklerle kanıtlaması lazım.
" Alttan gelen gençlik, değerlerimize aykırı bir yaşam şekli ile yetişmekte ve kendi aileleri bile bu durumdan şikayetçi." Madem bu tespiti yaptınız. Gençlikten şikayetçi aileleri size oy verirler olur biter! Siz de İzmir'de gerekeni yaparsınız!
Bir başka söyleminiz; " gençlerin özgürlükten anladıkları, son derece açık giyinmek, kafa çekmek, sabaha kadar eğlenmek."
Gençlerin yaşamlarını, düşüncelerini, hayata bakış açılarını bu şekilde değerlendiren bir vekil bu değerlendirmelerini somut deliller ile desteklemelidir. Kafa çekip sabaha kadar eğlendiklerini nereden biliyorsun? Gözlerinle görüp şahit oldun mu? Olduysan belgesi var mı? Hem gençlerin eğlenmeleri sizi neden rahatsız ediyor?
Unutulmamalıdır ki demokrasi ile yönetilen bir ülkede kimsenin yaşam şekli bir diğerini ilgilendirmez.
Gençler nasıl giyineceklerini kendileri belirler. Hiç kimsenin zorlaması ile giyim tercihlerini değiştirmezler. Nasıl ki kara çarşaf ile sokak aralarında, caddelerde, alış veriş merkezlerinde dolaşanların giyim tercihine kimsenin karışmadığı gibi. Tıpkı kapalı pardösü ile dolaşanlara  karışılmadığı gibi. İzmirli gençleri "son derece açık giyinmekl"e suçlamak da doğru değildir. Herkesin tercihi kendisinedir. O açık giyiniyorsa sen dönüp bakma. Nasıl ki televizyonda beğenmediğin bir programı değiştirebiliyorsun ya işte öyle kafanı diğer tarafa çevir!
Bir başka söylemi ise "İzmir boşanma oranının en yüksek olduğu il neden acaba?, Haşhaşilerin başkenti neden acaba?" Boşanmaların nedenlerini araştırmadan, diğer iller ile karşılaştırmadan "neden acaba?" diyerek işin içinden çıkmak kolaycılıktır. Kimin evleneceğine kimin boşanacağına ancak evlenecekler ve boşanacaklar karar verir. 
Sayın vekil Doğu ve Güneydoğu illerimizde çocuk yaştaki kız çocuklarının evlendirilmeleri konusunda, "Çocuk gelinler" konusunda , "Berdel"  konusunda ne düşünür?
Kurtuluş Savaşı'nda Yunanlılara "ilk kurşunu" atan İzmir bu söylemleri hak etmiyor.
Diğer yandan yaklaşmakta olan milletvekili genel seçimleri partilerin seçmene vaatleri ile sürmekte. Muhalefetin vaatlerinin başında toplumun içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar, işsizlik, taşeronlaşma, çiftçinin, üreticinin sıkıntıları, emekli ve memurların aldığı ücret yetersizlikleri gelmekte. İktidara geldiklerinde vatandaşların yaşam kalitelerinin artması için gelirlerinin artırılacağını söylemekteler.
Hükümet ise muhalefetin vaatlerinin uygulanamayacağını, misal asgari ücretin artırılması durumunda işyerlerinin kapanacağını belirtmektedir. Artan işsizliğe bir çözüm önerisi ise söylemlerinde pek de yer almamaktadır. Daha evvel açtıkları tesisleri tekrardan açmaktalar. Miting meydanlarında işçinin, memurun, emeklinin maaşlarının iyileştirilmesine teğet geçmekteler.
Son bir kaç gündür Metal işçilerinin ücretlerinin iyileştirilmesi konusunda verdikleri mücadele; işçinin aldığı ücretin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. İşçi emeğinin karşılığını tam olarak almış olsa iş bırakma gereğini neden duysun?
İşçi memur kredi kartı borçlarını ödeyememekte, aldıkları banka kredilerini ödemekte zorluk çekmekte, faturalarını yatırmakta zorlanmaktalar. Artan enflasyona bağlı olarak yükselen gıda fiyatlarına yetişilememektedir.


4 yorum:

  1. Yazdıklarınızın altına aynen imzamı atıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Bu ülkede yaşayan farklı düşünce ve anlayış içerisinde olan, yaşam tarzları farklı olan insanları ötelemek doğru olmayan bir yaklaşımdır. Ve inanıyorum ki İzmirli bunu hak etmiyor.

      Sil
  2. Hep merak etmişimdir, insanlar çağdaş uygarlık seviyesine çıkmak için çaba gösterecekleri yerde neden bin dört yüz küsur yıl önceki yaşam tarzına dönmek için uğraşır? Sonra kendi sorumu kendim yanıtlarım; çünkü kolaydır hiç bir çaba harcamadan yaşamak, yerinde saymak.
    Umuyorum ki bu seçimler de seçmenin bir kısmının aklı başına gelmiştir de gereken dersi verir iktidardaki "ben yaparım, olur"culara.
    Çok güzel bir yazı hocam, kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nurten Hanım, sokaklar ve caddeler yukarıda İzmirliye kendince çeki düzen vermeye çalışan zihniyetin istediği tarz ile dolu İst.da. İzmir bu bağlamda daha farklı, yaşam tarzı daha rahat ve kendi isteğince devam ediyor. 21. yy.da hala 1400 yıl öncesi anlayışa dönme söz konusu ise ne diyelim dönen dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan diyor İzmir. Batıdan akan nehir hesabı. İzmir aydınlık yüzümüzdür. "ben yaparım olurculara" izmir her daim dur demesini bilmiştir. Saygılar. Yorum için teşekkürler.

      Sil