16 Mayıs 2015 Cumartesi

EKONOMİ VE ÜÇ ÇOCUK


Türkiye nüfusunun artması için her fırsatta  vatandaştan "üç çocuk" yapmasını isteyenler gazetelerin ekonomi sayfalarında yer alan "Türkiye'de işsizlik"  haberlerine ilişkin düşüncelerini de  miting meydanlarında dile getirseler de öğrensek.
Haydi diyelim iktidar bu konudaki verileri seçime günler kala açıklama gereğini duymaz. Ki zaten açıklamaz. Bu durumda muhalefet partileri ne güne duruyor? Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik açmazları ve işsizliği neden vatandaşa anlatmazlar?
Vatandaşın evine ekmek götürmek için işe ihtiyacı var. Çiftçinin tarlasını ekip biçebilmesi için ucuz mazota, gübreye ihtiyacı var.
Açıklanan ekonomik veriler ve cari açığın artması sonucu emeklinin, işçinin, memurun ay sonunu rahat getirmesi; artan enflasyona, yükselen gıda fiyatlarına yenik düşmemesi, çarşıda pazarda, bakkalda, markette alışveriş yapabilmesi,  faturasını sorunsuzca ödeyebilmesi olanaklı mıdır?
Ekmeğin fiyatını bilmeyenlerin, asgari ücretin ne kadar olduğunu söyleyemeyenlerin, dahası geçim derdi nedir bilmeyenlerin çarşıda pazarda haberlerinin olduğunu söylemek de kolay değildir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) şubat ayı işsizlik verilerini açıkladı. Açıklanan veriler işsizler ordusunun her geçen gün arttığını gözler önüne serdi. Resmi işsiz sayısı  3 milyon 326 bin. Tablo felaket. İşsizlik oranı yılın ilk üç ayında 11.3 e yükselmiş. Bu rakam her geçen gün de artmakta. Veriler İş ve İşçi Bulma kurumuna iş için başvuranları gösteriyor. İlgili kuruma baş vurmayan ve işi olmayanların sayısı ve yüzdesi kaç acaba?
Hafta sonu sokak ve caddeler insan kaynıyor. Haydi diyelim hafta sonu çalışanlarda sokaklarda caddelerde. iyi de hafta içi de aynı. Sokaklar, caddeler gençlerle dolup taşıyor. İşi olanın sokaklarda, caddelerde, toplu taşım araçlarında işi ne?
Bu durumu umursayan yok. Gazetelerde her gün yolsuzluk haberlerinden geçilmiyor.
Yine bir başka haber gözüme çarpıyor gazetede. "karşılıksız çek tutarı ilk 4 ayda patladı." Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi'nin açıkladığı verilere göre; Ocak- Nisan 2015 dönemindeki karşılıksız çek adedi, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artarken, karşılıksız işlemi yapılan çeklerin tutarı ise yüzde 61 oranında artış göstermiş.
Bu veriler ekonominin içinde bulunduğu durumu gösteriyor. Esnafın, tüccarın velhasıl ticaret erbabının aldığı malın karşılığında verdiği çekler karşılıksız çıkıyor. Peki niye? İşyerleri kapılarına kilit vuruyor.
Kredi borcunu ödeyemeyip icra takibinde olan vatandaşların sayısı ise 2 milyona ulaşmış durumda. Vatandaş borcu borçla kapatmaya çalışıyor. Peki vatandaş aldığı borcu neden ödeyemiyor?  Demek ki insanların gelir kaynaklarında bir sorun oldu; ya işlerini kaybettiler, yada gelirleri borçlarını kapatmaya yetmedi. Gerçek olan şu ki ortada aldığı borcu ödeyemeyen bir kitle var.

Hal böyleyken vatandaşların istenildiği gibi "üç çocuk" yapması durumunda o çocukların geçimlerinin nasıl sağlanacacağını birileri çıkıp anlatmalı?

12 yorum:

  1. Türkiye'de gerçekler iki şekilde ortaya çıkabiliyor; İstatistiklere geçen ve istatistiklerde kayda girmeyen gerçekler. Ne yazık, pek çok şeyi bilmiyoruz. Soğuktan, açlıktan, kazayla, çeşitli nedenlerle ölen çocuklar. Ailelerin bakamayıp Yetiştirme Yurtlarına verdiği çocuklar...
    Üretici ürettiğinin karşılığını alamıyor. Bankalara borcunu ödeyemiyor. Çeşitli masraflarını karşılayamıyor.
    Çocuğunun sütünü elde ettiği ineğini, keçisini bile satıyor.
    Rahmetli Zeki Alasya Metin Akpınar ikilisinin yıllar önce güldürürken düşündüren bir skeci vardı. Toprak paylaşımı isteyen çocuklarına babaları sonunda saksıdaki toprakları bağışlıyordu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Abalı, "...İstatistiklere geçen ve istatistiklerde kayda girmeyen gerçekler." Saptamanıza aklı başında her insan katılır. Çünkü doğru bir tespittir bu. TUİK verilerinde açıklanan işsiz sayısı 3.3 milyon civarında. Bu rsmi kayıtlara geçen işsiz sayısı. Bir de dediğiniz gibi kayıtlara geçmeyenler var. Onların sayısı da yaklaşık (basından edindiğim bilgilere göre) 2.8 milhon civarında yani toplamda 6.1 milyon insan işsiz. Gençlerin işsizlik oranında ki payı yaklaşık %20.2 . Tablo gerçekten felaket. Kaldı ki işsiz sayısı azalmamakta aksine artmaktadır. Diğer yandan bu tablo karşımıza değindiğiniz gibi;"...Soğuktan, açlıktan, kazayla, çeşitli nedenlerle ölen çocuklar. Ailelerin bakamayıp Yetiştirme Yurtlarına verdiği çocuklar..." olarak ta çıkmakta. Vatandaş zaruri ihtiyaçlarını gidermek için "keçisini" dahi satmaya kalkıyorsa eğer çocuğuna içirdiği sütün kaynağını. Söyleyecek daha ne olsun ki... Yorum için teşekkürler. Saygılar.

      Sil
  2. "Tok açın halinden anlamaz" mış Hüseyin Hocam. Bu üç çocuk tavsiyesinde bulunan zaat halkı da kendi gibi bir eli yağda bir eli balda gibi hayal ediyor. Kendini bu yalana inandırıyor. Kendileri lüks içinde yaşarken halka açlığa yoksulluğa terk etmeleri ve halkın da bu duruma razı görüntüsü, onların hırsını tetiklemekte... Diğer yandan ekonominin en üst yetkilisi Türkiye'nin krize doğru gittiğini açık açık söylüyor ancak bize görünen yönüyle pek önlem alınmıyor... Ayrıca seçimler için harcananlar da cabası. Meydanlarda her biri farklı vaatlerde bulunuyorlar. Her şeyi toz pembe gibi gösteriyorlar. Şakşakçıları da onların hırsını tetikliyor. Valla Hüseyin Hocam her yerden karanlığa doğru bir ilerleyiş hatta koşuş var ülkemizde. Yarınından ümitsiz, karamsar ve cinnetin eşiğine gelmiş bir toplumla karşı karşıyayız. Şurası kesin gelecekte zor günler, çetin geçecek bir dönem görünüyor. Dilerim insanımız aklını başına alır. Zararın neresinden dönersen kardır mantığı ile kendi geleceğini etkileyen durumları milletinin lehine çevirme gayretinde bulunur diye ümit ediyorum... Selam ve saygılar hocam, kaleminiz daim olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hanife kardeşim, "Tok açın halinden anlamaz" deyimi yerinde bir deyim olmuş. Ne denir ki? Yorumunuz gayet net ve açık. Ekonomik anlamda evinin geçimini sağlayamayan insanların sesszi kalması, "algı yanılsaması" nın toplum üzerinde başarılı olduğunun kanıtıdır. Ha bir de vatandaşın algısında şu var. Çoğu yerde okumuş ya da bizzat vatandaştan duymuşumdur. "Bu yaşadıklarımız bir imtihandır." Bu sözün üstüne, o sözü söyleyene ne anlatacaksın ki. Adam inanmış. Ben açsam bu "bir imtihandır" diye. Adam evine ekmek götüremiyor, çarşı pazarda gıda maddesini almaya gücü yok, oğluna kızına verecek harçlık yok, ayağına ayakkabı alacak parası yok misal. kalkmış hala "bu bir imtihandır" diyebiliyor. Eh ne diyelim, " her toplum layık olduğu şekilde yönetilir" derler ya. "Zararın neresinden dönersen kardır." Doğru da. Bakalım o zararı algılama durumu olacak mı? Saygılar selamlar. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  3. Maalesef anlattıklarınız çok doğru.Ekonomik sıkıntılar ve işsizlik hat safhada.Çalışan kesim (işçi ve memurun) ve emeklilerin aldıkları maaşlar belli.Asgari ücret 965 lira civarında.Yani 1000 lira bile değil.Hükümetin 3 çocuk diye diretmesi,ekonomik sıkıntıların hat safhada olması açısından çok saçma.Yapılan doğum yardımları göz boyamadan öteye gitmiyor..

    Yapılması gereken şey kanımca muhalefet partilerin seçim meydanlarında sıkça dile getirdikleri asgari ücretin açlık sınırının üzerinde olmasıdır.Bu da yaklaşık 1,500 lira civarında..Vergisiz ve Net olmalıdır..Hükümet çalışan ve emekli kesimin maaşlarından birde utanmadan vergi kesiyor..Böyle saçmalık dünyanın neresinde var?Selam ve saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuza katılıyorum. Yazıyı tamamlayan bir yorum. Üç çocuk meselesi gerçekten ilginç bir durum. Adam evine ekmek götüremiyor. Üç çocuk kadının eteğine yapışmış. Bir Türk filminde görmüştüm. Siyah beyaz yıllarda. Sanırım Fatma Girik'in bir filmiydi. Evde çocuklar aç ananın gözlerinin içine bakıyor. Üstte yok başta yok. Ayaklar yalınayak. Ana ocağa tencere koymuş habire kaynatıyor. Bir ara tencerenin kapağını açtı. Kaynayan suyun içinde bir taş var. Evet bir taş. Çocuklarda bekliyor ki yemek pişsinde karınlarını doyursunlar. Ananın iki gözü iki çeşme. Yemek bir türlü kaynayıp sofraya inmedi. Bekleyen çocuklarda uykuya yenik düştüler. Maalesef toplumda bu durumda olanların sayısı azımsanamaz. Devletin yardımı ile geçinenlerin durumu benzer. Selam ve saygı bizden. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  4. Ne kadar kalabalık, o kadar sefalet...örnekleri bol, Hindistan, Pakistan....hele hele hem kalabalık, hem cahil, hem Suriyeli Muriyeli binbir çeşit mezhep, terörist, hırlı, hırsız...ülkeyi mahvetmek için çalışıyorlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müjde hanım, nüfus çokluğu konusunda doğru demişsin. Yetersiz gelirin yanı sıra yetersiz gıdanın olması değindiğiniz ülkelerde halkın sefaleti ile karşımıza çıkıyor. Geçmişe şöyle bir bakıyorum da. Gençlik yıllarımıza. Yoksulduk. Çoğu şeyi bulamazdık ya da alamazdık. Lakin mutlu bir yaşamımız vardı. Bu kadar olay, bu kadar kargaşa, vurdumduymazlık, çıkarcılık, yalakalık, rantçılk, adam sendecilik yoktu. Komşudan, mahalleliden utanma söz konusuydu. Şu günlerimize bakıyorum da. Geçmişi aramamak elde değil. Yorum için teşekkürler.

      Sil
  5. Oh ne güzel söylemesi kolay tabi 3 çocuk diye.Gerçi şu an yaşadığım ilçede her ailenin neredeyse 7-8 çocuğu var o ayrı konu:)Çocuk yap yap sokağa sal umrunda olmasın.Bu zihniyette olan insanlar için basit çocuk yapmak.Diğer taraftan çocuk sorumluluğu çok zormuş gerçekten.Oğlum olunca bunu daha iyi anladım.3 çocuk diyorlar ama maşallah herşeye zam yapıyorlar.Ekonomi o biçim olmuş.Kimin umrundaki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kısacası "saldım çayıra mevlam kayıra" diye bir sözü aklıma getirdi yorumunuz. Teşekkürler saygılar.

      Sil
  6. Merhabalar.

    Başımızdaki idareye, gerçekten vatanını ve milletini düşünen bir idare olduğu söylenemez!.. İnsanların inançları üzerinden sömürülerek siyaset yapılamaz!..

    Ülkemizde tarım ve hayvancılık bitirildi. Şu anda ülkemizde inşaattan başka bir iş yapılmıyor.

    Milletvekilleri ve hükumet kabinesindekiler üç değil beş çocuk yapadursunlar. Bırakın üç çocuğu, vatandaş işi ve aşı olmadığı için evlenemiyor, evlenenler de ana ve baba destekli bir yuva kuruyorlar. Ana ve baba destekli kurulan bu yuvalar da uzun ömürlü olmuyorlar. Gerçek ortada.

    Milletimiz artık gözünü açsın ve 7 Haziran sandığını, bu kan emici sülüklere teneşir yapsın. Daha başka söze ne hacet var...

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey; evlilik ve çocuk konusunda toplumun orta direk dediğimiz (ki giderek yok olmakta) kesiminde yaşanan gerçekleri çok güzel dile getirmişsiniz. Yeni kurulmakta olan bir yuva (Ev) için gerekli olan parayı çıkarmak çok zor. Kolay değil. Düğün masrafları zaten evlenecek iki genç tarafından karşılanamaz. Mutlaka tarafların büyüklerinin desteği gerekiyor. Üç çocuk yap demekle olmuyor. Millet çöpten yiyecek topluyor. Bu gerçekleri her gün tv ve gazete sayfalarında görüyor okuyoruz. Oy verme işine gelince. Gerçeği bir sen ben yaşamıyoruz. Toplumun her kesiminde yaşanan bir takım sorunlar var, yok değil. Ona göre oy kullanırlar sanırım. Selam ve saygılarımla.

      Sil