12 Haziran 2015 Cuma

YAŞAYABİLECEĞİMİZ BAŞKA BİR DÜNYA YOK.

Dünyanın üzerinde kara bir bulut dolanıyor. Yer altı ve yer üstü kaynaklarından dizginlenemeyen bir kâr hırsı, arsız bir servet biriktirme tutkusu canlı yaşamının geleceğini karartıyor.
Yeryüzü kazılıyor, yırtılıyor, yıkılıyor, yakılıyor ve bambaşka bir bedene bürünüyor. Her yıkım onarılması güç sonuçlar doğuruyor.
Tarım toprakları erozyona kurban veriliyor. Kullanılabilir  milyonlarca  ton su israf ediliyor. Tonlarca gıda ürünü çöpe atılıyor. Yaşadığımız coğrafyanın omurgası değişiyor. Adeta soğuk, tekdüze, durgun bir yaşam biçimi ile hayatı yutuyor.
Bu olumsuz gidiş karşısında ülkemizin durumu nedir?
Verimli topraklarımız erozyona kurban edilmiyor mu?
Tonlarca kullanılabilir su israf edilmiyor mu?
Tonlarca gıda ürünü çöpe atılmıyor mu?
Bu ve benzeri onlarca soruya olumlu yanıt verebilir miyiz?
Gerçek o ki Dünya coğrafyasının ayrılmaz bir parçası olan Anadolu coğrafyasında da benzer çevresel olumsuzluklar görülmektedir.
Termik santral için Yırca'da bir gecede 6 bin zeytin ağacının kesilmesi,
Derelerimiz üzerinde yapılmakta olan HES'lerin kimi iptal kararlarına rağmen inşaatlarının devam etmesi,
Validebağ Korusu sorunu,
İstanbul'un akciğerleri olan Kuzey Ormanlarında  3.Köprü inşaatı ve 3. Havaalanı yapılması için binlerce ağacın kesilmesi,
Kent merkezlerinde yeşil alan olarak belirlenen yerlerin, kentsel dönüşüm kapsamında betonlaştırılması,
SİT alanı olmasına rağmen Bozcaada ve Yassıada'nın yerleşime açılması,
Bunlar onlarca çevresel sorundan sadece bir kaçı. Yaşanabilir bir coğrafyaya muhtacız. Betonlaştırılmış alanlar gelecekte daha çok tarım arazisine ihtiyaç duyacak olan insanların işine yaramaz.
Koruları, ormanları, kıyıları, yeşil alanları buharlaştırarak geleceğimize sahip çıkamayız. Kentlerimizi yaşanabilirlikten çıkararak sağlıklı yaşayamayız.
Uydu kentler kurarak şehirlerin dokusunu bozmak kentlerin yaşanabilirliğini kaybetmesine neden olacaktır.
Yaşayabileceğimiz başka bir dünya yok. Bunun bilinciyle hareket etmemiz gerekir.

Tarihimize, kültürümüze,toprağımızı, suyumuza sahip çıkmalıyız. İnsana hüzün veren olumsuz gelişmelerin alternatifini mutlaka bulmalıyız.

8 Haziran 2015 Pazartesi

DÖVİZDEKİ ARTIŞ

7 Haziran 2015 pazar günü milletvekili seçimleri yapıldı. 8 Haziran'da ise Dolar ve Euro Türk Lirası karşısında rekor seviyeye çıktı. Gün boyu dolar 2.7370'den alınıp, bir ara 2.8370 den bir süre sonra ise 2.7870 den satılmaya başlandı. Euro ise 3.0468 den alınıp 3.1468 den satıldı. Sonrasında ise alış 3.10 seviyesine tırmandı.
Kısacası vatandaş düne göre daha da fakirleşmiştir.
Alım gücü düşmüştür.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik devam etmektedir.
Çarşı pazardaki gıda fiyatlarındaki artışa vatandaş yetişememektedir.
Asgari ücretli, emekli, işçi ve memurun alım gücü düşmüştür.
Dövizdeki artış ekonominin ne kadar kırılgan olduğunun göstergesidir. Kısacası AKP hükümeti ekonomideki başarılarıyla övünmesine karşın rakamlar bunun aksini gösteriyor.
Vatandaş borca batmış gelir dağılımındaki makas açılmış, işsizlik artmıştır.
İhracattaki gerileme devam etmektedir.
13 yıldır iktidarda bulunan ekonomik büyüme, istikrar ve güçlü Türkiye söylemlerini sıklıkla tekrar eden AKP'nin ekonomi politikalarının geldiği durum budur.
TUİK verilerine göre Türkiye'de büyüme hızı 2002 'de 6.2 iken 2014'de 2.9'a gerilemiş görünüyor. (Basın)
Ekonomi uzmanlarına göre büyüme oranının yavaşladığı dönemlerde yoksulluk artmaktadır.
Hükümetin sürekli dile getirdiği  "ekonomik istikrar"  zengini daha zengin etmiştir.
Zengin kesimin aldığı pay yükselmeye devam etmiştir.
Türkiye'de işsizlik oranı yükseliş eğilimi gösterirken ödenemeyen kredi kartı borcu toplamı 5.8 milyar liraya ulaşmıştır (Basın).
Doların değer kazanması sonucu özellikle alt gelir grubundaki vatandaşların paraları erimiş, alım gücü de gözle görülür şekilde düşmüştür.
7 Haziran seçimleri bu kötü gidişe bir nokta koyabilir.
En azından uygulanan ekonomi politikaları noktalamak sorunların çözümü için bir başlangıç olabilir.

Ne kadar iyi niyetli olunursa olunsun kısa sürede kesin çözüm beklemek de doğru bir yaklaşım olmayacaktır.