Kadına yönelik şiddet dur durak bilmiyor. Mart
2016'da 31 kadın öldürülmüş. Her güne bir kadın cinayeti düşüyor.
"Bizim
kadınlardan alacağımız eğitime ihtiyacımız yok"
diyen zihniyetin olduğu topraklarda yaşıyoruz. Ne yazık ki bu zihniyet
azımsanmayacak kadar çok. Kadını önemsemeyen, evinde oturmasını isteyen bir
zihniyet. Kadını sadece doğurma makinesi olarak görüp birey olarak görmeyenler.
Ekonomik ve toplumsal hayattan dışlamaya çalışanlar.
Tarihsel süreçte dünyanın çeşitli coğrafyalarında
kadına verilen değer ne yazık ki bu.
Töre
illeti, çocuk gelinler kabusu, aile meclisi kararları
çoğu kadını yaşamdan koparmıştır. Koparmaya da devam ediyor. Erkek egemen
toplum anlayışında kabul edilemeyecek bir durum bu.
Onlar yeri geldi Fırat'ın sularında boğuldu,
yeri geldi Urfa'nın orta yerinde babasının bıçak darbeleriyle öldü,
yeri geldi traktörün altında ezildi, yeri geldi karnında bebesi
ile recm
edildi, yeri geldi aile meclisi kararı ile katledildi, yeri geldi
kaburgaları kırıldı, yüzü gözü morartıldı.
Sokağa çıktı diye, ruj sürdü diye, sevdiği ile el
ele tutuştu diye, eşinden boşanmak istedi diye, bluz giydi eteği kısa diye
ötelenenler.
Şimdi onların sesleri yok, dilleri yok.
Yıl 1994. Urfa'ya bir kaç kilometre uzaklıktaki
Kısas Beldesi'nde yaşanan bir olay medyanın dikkatini çekmişti. Kısas'ta
kendisini uzun süre ailesinden isteyen sevdiği ile kaçmıştı Rabia Oğuz.
Henüz 22 yaşında hayatının baharındaydı.
Sonra...
Ailesinden kaçmayı içine sindirememiş jandarmaya
teslim olmuştu.
Jandarma Rabia'yı ailesine teslim etti.
Aile meclisi toplanıp karar verdi.
"sevdiğine
kaçmakla aileyi lekelemişti. Ölmeliydi."
Ölüm şekli bundan sonraki kız evlatlarına da ders
olmalıydı.
Rabia'yı dışarı çıkarıp traktörün tekerinin altına
attılar. O can havliyle iki kez tekerden kurtulmayı başardı.
Yeniden yakalayıp uzattılar boylu boyunca. Müdahale
eden olmadı. Etmek isteyenleri de engellediler.
Rabia töre illetinin kurbanı olmuş oracıkta can
vermişti.
Kökeninde eğitimsizliğin yattığı töreye kurban
edilen Rabia'nın ölümü ders oldu mu?
Sanmıyorum.
Sanmıyorum çünkü bu olaydan bir yıl sonra 1995' de 17
yaşındaki Sevda "çok gezip tozduğu"
gerekçesiyle Urfa'nın en kalabalık meydanlarından birinde öldürülüyor.
Yine müdahale eden yok.
Töre baskısı vicdanlara kilit vuruyor.
Ve daha niceleri
Töre deyip, aile meclisi kararı deyip yaşamların
karartılması...
Peki çözüm öldürmek midir?
Eğitim, bilgi, kültür ve ekonomik özgürlük
sorunu çözmeye yetmez mi?
Çözüm elbette öldürmek değildir.
Kadına yönelik şiddet sarmalında debelenenler
çoğalarak daha çok şiddete savruluyorlar.
Bunca kadının katledilmesini başka türlü nasıl
açıklayabiliriz ki?
Nerde akıl, nerde yürek, nerde vicdan, nerde sevgi,
nerde saygı...
Temel insani değerler aşındırıldıkça, yeterli
farkındalık ve bilinçlenme olmadıkça, kadına ekonomik özgürlük alanı kazandırma
yerinde saydıkça bu şiddet türbülansı devam edeceğe benziyor.
Kadına saygı demokrasinin ve eşitlik ilkesinin
vazgeçilmezi olmalıdır.
Yıl 2016.
Mart ayında öldürülen kadın sayısı 31...
Kadına yönelik şiddetin nedenleri ne olursa olsun
görmezden gelinmemelidir.