7 Eylül 2016 Çarşamba

İSTANBUL - SİNCAN


Bulutsuz gökyüzü altında Ağustos ortasına özgü, insanın vücudunu terden usandıran sıcaklar hakim. Güneş binaların arasına yansıyor. Sabah saat dokuz. Yolda yürüyenleri binaların gölgesine hapseden bir sıcak dalgası yüzümüze çarpıyor.
Metrobüs durağına kadar gölgeleri takip ederek yürüyoruz. Bunaltıcı havanın etkisiyle çok da ağır olmayan valiz gittikçe ağırlaşıyor. Otobüse bindiğimizde alnımızda biriken teri mendille silmemiz işe yaramıyor. Çünkü otobüsün kliması yeterli gelmediğinden bunaltıcı havanın etkisi geçmiyor.
Sıcak hava nem ile ortaklaşa sokakta yaşamı zorlaştırıyor.
Geçen ay Ankara'da yeğenimin düğününe gitmek için Sabiha Gökçen Havalimanına doğru Bahçelievler'den yola çıktık. Özel araç ile o yolu gitmenin bir anlamı olmayacaktı. İstanbul trafiğinin azizliğine uğramanın kaçınılmazlığı uçağı kaçırmamıza neden olabilirdi.
Bu bağlamda en iyisi Uzunçayır'a kadar Metrobüs ile gitmek, oradan da Sabiha Gökçen Havalimanına giden otobüse binmekti.
Sabah dokuzda yola çıkıp saat on iki de havaalanına varmak bıktırıcı olmuştu. Çıkış kapısında gerekli işlemleri yaptırıp uçağa bindiğimizde bir saatlik zaman daha geçmişti.
Sıkıntıdan ve stresten iyice bunalmıştık. Yaklaşık yirmi dakikalık rötarın ardından kalkan uçak yarım saat sonra Ankara Esenboğa Havalimanına indi.
Ankara İstanbul kadar bunaltıcı olmaz en azından nem azdır düşüncesi uçaktan inip binadan dışarıya çıktığımızda yanıldığımızı bize gösterdi. Bozkırın sarı sıcağı bunaltıyordu.
Havaalanından Ankara Kızılay'a Beltur otobüsü ile gittik. Oradan da Sincan'a gitmek için Emekli Sandığı Genel Merkezi'nin önünde kalkan otobüslerin bulunduğu durağa yöneldik. Lakin ilgili cadde boyunca mavi minibüslerin sıralandığını otobüslerden eser olmadığını gördük. Sorduğumuzda altı ay kadar önce alınan bir kararla belediyenin o durağı iptal ettiği söylendi.
Tek çıkış yolumuz kalıyordu. Sıhhiye'de bulunan Adalet Sarayı'nın önünden kalkan Sincan otobüs durağına gitmek.
Bindiğimiz taksi biz durağa getirip bıraktı. Bu seferde otobüs  bileti sorunu çıktı karşımıza. Toplu taşım araçlarında kullanılan kartım olmasına rağmen içinde yeterli para yoktu. Duraktakilere nereden doldurabiliriz diye sorduk. Metroyu işaret ettiler. Bıkkınlık veren bir durum devam ediyordu.
Sıcağın etkisiyle metroya gitmekten vazgeçtik. Özel Halk Otobüsüne bindik. Ankara Tren Garı'nın olduğu güzergahta yapımı devam eden Ankara Büyükşehir Belediyesi Kapalı AVM binasının önünde kapatılan yol nedeni ile servis yolundan giden araçların yarattığı sıkışıklık sonucu bir süre de orada bekledik.
Sonuçta ne mi oldu?
İstanbul'dan sabah dokuzda evden çıkan biz akşam saat beş buçukta Sincan'a ancak ulaştık.
Adı da hava yolu ile seyahat oldu!


2 yorum:

  1. Merhabalar Hüseyin Hocam.
    İstanbul'u ve Ankara'yı çok güzel bir şekilde kaleme almışsınız. Evet her şey aynen anlattığınız gibi. Yani rezillik diz boyu. Siz de güya hava yolu ile seyahat yaptınız değil mi? Hava alanına gitmek bir dert, hava alanından gideceğiniz yere gitmek bir dert. Kısaca şehir içindeki kısa seyahatler bile baştan başa bir sorun.

    Bunlar ne zaman düzelir, bizler de elin şeysi gibi rahat ve modern bir yolculuk yaparız bilmiyorum! Ankara'da eskisi gibi değil, nemi yok ama kavurucu ve bunaltıcı bir sıcağı var. Yeğeninize de mutluluklar dilerim. Allah mesut ve bahtiyar eylesin ve tamamına erdirsin inşAllah!
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey,
      Yorumunuzla yaptığınız katkı için teşekkür ederim.
      Evet maalesef metropollerde yaşamın zorluğu kadar ulaşımında zorluğu söz konusu.
      Ankara bir bakıma İstanbul'un karmaşasından uzak.
      Daha az nüfus ve geniş caddeleri var.
      Yol kenarlarında yetişen ağaçların görselliği güzel.
      Park sayısı oldukça fazla.
      Sincan'da her boş alan park yapılmış.
      Ankara'da daha önce kaldım.
      Bu yıl ki sıcakları ilk defa yaşadım.
      Kuru nemsiz bir bunaltıcı sıcak söz konusu.
      Yeğenim için söylediğiniz güzel dilekler için ayrıca teşekkür ederim.
      Selam ve saygılar.

      Sil