İnsan her daim gerçeği öğrenmeye odaklanmalı.
Gerçeği öğrenmek en önemli amaç olmalı.
Yaşamın gelecekte sorunsuzca devam etmesi buna
bağlıdır.
Gerçeklerle
uzaktan yakından alakası olmayan şeylere inanıp vakit geçirmek taş
duvara bodoslama çakılmaktan başka bir şey değildir.
Altmışlı ve yetmişli yılları çoktan geride bırakmış
küreselleşmiş bir dünyada yaşıyoruz.
Gelişmiş iletişim ağı ile uzak diyarlarda meydana
gelen olayları ve etkilerini anında haber alıyoruz.
Küresel ağababaların kapalı kapılar ardında aldığı
kararların uygulanışını ve insanlığa etkilerini acı ve göz yaşı içinde
seyrediyoruz.
Bir yandan normal insanların içinde ya da yanı
başında çılgınlıkların yaşanıp gittiğini, diğer yandan tüm hareketli ortamlara
inat, kendi halinde var olmaya çalışanları görüyoruz.
Peki insanları bu duruma getiren ne?
Yaşamın devamı sırasında gerçeği kavrayamamak
olabilir mi?
Başkalarının acı ve göz yaşları üzerine rant amaçlı
çıkar ilişkilerini inşa etmek olabilir mi?
Yaşadığımız topraklara uzak olmayan coğrafyada
yaşanan çatışmalara ve savaş naralarına baktığımızda, terör olaylarına
baktığımızda bir yandan ucuz kahramanlık peşinde koşanlara diğer yandan kan ve
barut kokusundan nemalananlara rastlıyoruz.
Yaşananlardan ders çıkarmak lazım.
Hayat ve yaşam dersi olmalı bu.
Gelecekte huzurlu ve sorunsuz bir ortamda yaşamanın
dersi olmalı.
Var olanı yakıp yıkmak, yok etmek değil olduğu gibi
bırakmak olmalı.
İnsan yaşamında zalimin zulmüne dur demeli.
Suçsuz ve savunmasız insanlara acı çektirenlere,
hayatlarını karartanlara pirim vermemeli.
Gerçeği düşünmeye ve öğrenmeye odaklanmalı insan.