16 Nisan 2017 Pazar

DÜNYAMIZIN EN BÜYÜK SORUNU EĞİTİMDİR


Dünyamızın en önemli sorunu eğitimdir. Eğitimsiz insanın sonucunu düşünmeden yaptıkları da dünyamızın en önemli problemidir.
Yaptığı hareketin sonucunu düşünmeden yapanın en büyük problemi de kendini üstün görmesidir.
Gel gör ki kendini diğerlerinden üstün görme ruhsal bir rahatsızlıktır.
Buna rağmen bilgi birikimini ölçmeden, bilgi birikimi olmadan kulaktan dolma bilgilerle kendilerini her şeyi bilen kişi olarak görmeleri sonucu her konuda fikir beyan etmelerine şaşırmamak lazım.
Kaba ve duygusuz olan biri için yaptıklarını vicdan muhasebesinden geçirmek olanaksızdır.
Çünkü o kendince doğru olanı yapmaktadır.
Ve ne yazık ki doğruyu araştırma gereğini bile duymaz.
Ona göre tek doğru kendisidir.
Eğitimli, bilgili, insan hak hukukuna saygılı, diğerini ötelemeyen akılcı bir yaklaşım dünyanın değişik coğrafyalarında yaşanan sorunların üstesinden gelecektir.
İhtiyaç duyduğumuz en büyük şey eğitim ve bilgidir.
Demokrasidir.
Adalettir.
İnsan haklarına sahip çıkmaktır.
Gelişen ve değişen dünyada bir yandan ait olduğumuz kültürün kimliğine ait özellikleri kazanırken, bir yandan da globalleşme sürecinde olan dünyada o sürecin bir parçası olarak bilgi birikimine sahip olmalıyız. Bu ise ancak eğitim ile mümkündür.


5 yorum:

  1. Çok haklısınız hocam, Atatürk de en büyük savaş cehalet karşı verilen savaş demişti. (Tam cümlesi böyle olmayabilir, aklımda kaldığı ile söyledim). AKP ile yarım yamalak eğitimli, evine roman, dergi, gazete (okul, test kitaplarını saymıyorum)girmeyen kütlesi psikolojik olarak çok şımardı. Kendilerini üstün görmeye başladılar. Şöyle ki, okuması yazması anca olan, apt. önüne çömelip çekirdek çıtlayarak dedikodu yapan teyzeler beni, sizi yönetecekler. Ülkenin hali budur.:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Atatürk'ün o sözü yazdığınız gibi "En büyük savaş cahilliğe karşı verilen savaştır" demiştir.
      Osmanlının ümmet anlayışının cahil bıraktığı, "bir sürü var güdülecek çoban lazım, o çobanda benim" diyen bir zihniyetin olduğu dönemde yetişen Mustafa Kemal neyin ne olduğunun bilinci ile söylemiştir hiç kuşkusuz o sözü.
      Çok değil googleya yazınca çıkar "cahil kesim bizim için daha iyidir" benzeri bir söz eden üniversite dekanının olduğu bir yerde elbette cehaletin kendileri için daha yararlı olduğunu iddia edenler d vardır.
      Bunları görüp, okuyup eğitimin önemini kavramak lazım.

      Sil
  2. Merhabalar Hüseyin Hocam.
    Dünyamızın en büyük sorununun insan kaynaklı olduğu gerçeğinden hareketle bu sorunun da eğitime dayandığına ilişkin paylaştığınız bu güzel ve anlamlı yazınız için çok teşekkür ederim. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tespitiniz doğru Recep Bey,
      Yaşadığımız coğrafyanın ve geri kalan dünya coğrafyasının karşılaştığı en büyük sorun elbette insan kaynaklıdır.
      Devam etsinler bakalım bunca zulme, zalimliğe, hakarete, vicdansızlığa, acımasızlığa, vurdumduymazlığa, adaletsizliğe, saygısızlığa, ötekileştirmeye, utanmazlığa .... Hayvanları ve ormanları yok etmeye, savaşlara, kırımlara, haksızlıklara
      kim kaybedecek bunların sonucunda
      elbette insanlık
      insanlar Nasrettin Hoca'nın dediği hibi fıkrada "bindikleri dalı kesmeye "devam ediyorlar.
      Bunun kimseye faydası yok.
      Eğitim ile tüm bu olumsuzlukların üstesinden gelinir.
      Yeter ki eğitime önem verelim.
      Bakınız bir örnek vereyim insanın insana yaptığı zulme.
      Yer Kamboçya.
      Tarihler 17 Nisan 1975'i gösterirken,
      "Bir sabah geldiler; sonradan sıfır yılının şafağı olarak anılacak günü girdiler kente (başkent Pnomh Penh).
      Kentliler coşku içinde onları karşılamaya çıkmışsa da demirden yoğrulmuş askerler olarak bu coşkuya karşılık vermediler.
      İnsanlarla konuşmuyor,
      gülümsemiyorlardı.
      Onlara yokmuşlar gibi bakıyorlardı.
      Yıllardır sürdürdükleri savaş zaferle sonuçlanmış
      ve başkentle birlikte tüm iktidar avuçlarına düşmüştü.
      İlk iş, merkez bankasını ve paralarını havaya uçurmak oldu.
      Bankaya ya da paraya ihtiyaç yoktu.
      Parayı lağvettiler ama derhal üzerinde adalet arayan emekçilerinin resminin bulunduğu kendi banknotlarını bastılar.
      Hiç kullanılmayacak ve bir daha asla basılmayacak olan banknotlar.
      Ne de olsa o gün, başkentin fethedildiği gün parasız ekonomiye geçilmişti.
      Hiç satış,
      hiç ticaret,
      hiç alışveriş
      ve geri dönüş yoktu.
      Sonraki gün başkentin boşaltılmasına karar verdiler.
      Birkaç gün içinde, kimilerine göre birkaç saat içinde koca başkent, betondan bir iskelete dönüştü.
      İki milyon insan;
      kadın erkek,
      çocuk yaşlı,
      hasta sakat,
      nüfusun tamamı evlerini,
      anılarını,
      eski dünyalarına ait ne varsa her şeyi geride bıraktı.
      Hastaneler kapatıldı;
      yaralı ve ameliyatlılar,
      yaşlılar,
      ağır hastalar,
      karantinalı hastalar da şehri terk eden kalabalıklara katıldı.
      Herkes şehirle birlikte ailesini ve kendini de terk etti."


      Sil
    2. "Şehir artık şehir değildi.
      Evlerde yaşayanlar,
      sokaklarda yürüyenler,
      yokuşları tırmananlar yoktu.
      Çarşı pazar yoktu.
      Buluşmalar,
      sohbetler,
      kavgalar,
      danslar, müzikler,
      aşk fısıldaşmaları yoktu.
      Otomobiller yoktu.
      Kimsenin kapısı çalınmıyordu.
      Pencerelrden bakan tek bir kişi yoktu.
      Milyonlarca insan tam da kuraklık mevsiminde kırlara sürüldü.
      Aç ve susuz.
      Sayım yapıldı, kadınlar, erkekler ve çocuklar ayrıldı.
      Onlardan çalışma tugayları oluşturuldu. ve daha önce eline çapa almamış insanlar toprağı kazmaya,
      taş taşımaya, pirinç ekmeye memur edildi.
      Bütün yadigarlar ve kişisel eşyalar yasaklandı.
      Saatlere,
      gözlüklere,
      oyuncaklara,
      kitaplara el konuldu.
      İzin verilen tek kişisel eşya ,kaşıktı.
      Giysiler siyaha boyandı.
      Saçlar kesildi.
      İsimler değiştirildi.
      Kimlik kartları toplanarak yakıldı.
      Artık her hangi bir insanın bir kimliğe ihtiyacı yoktu." Diye yazıyor Kemal Tayfur.
      Pol Pot rejimi Kamboçya'da bu zulmü yaptı kendi halkına.
      Kızıl Kmerlerin lideri olan Pol Pot.
      3 yıl 8 ay iktidarda kaldılar.
      2 milyondan fazla insan yaşamını yitirdi.
      Bu bir örnek.
      Cehaletin insanlara neler yapabileceğine dair bir örnek.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil