30 Ağustos 2017 Çarşamba

BİZDEN BİRİSİ


Artık yemeklerin tavaya yapışmaması için öyle büyük bir şef olmaya gerek yok. İnternet üzerinden bir tık ile bu sorunu çözebildiğimiz gibi, biraz titiz davranıp seçeneklerin tümüne bakmaya karar verdiğimizde içinden çıkılmaz çeşitlilikte olduğunu göreceksiniz.
Ekonomik koşulların izin verdiği sıklıkta her türlü alışveriş hizmeti sizi bekliyor.
Modern yaşamın ve teknolojinin geldiği son nokta da  bireyler önemsedikleri şeylerden bir tık uzaktalar.
Konfora olan açlığımız, alışveriş alışkanlığımız bir yerde içimizdeki tehlikenin de büyümesine neden oluyor.
E-atık’la çevreye yayılan ve canlı yaşamını zora sokan elektronik malzeme kirliliği, kimyasallar ve havaya salınan karbon miktarındaki dur durak bilmez hoyratlık orta yerde durmakta.
Küresel iklim değişikliği, çevre kirliliği yada çarpık kentleşme, üretim ve tüketim biçimleri bugün olduğu gibi devam ederse yakın bir gelecekte, kuraklık, seller, türlerin yok oluşu, açlık gibi sorunlarla daha fazla karşı karşıya kalınacağını gösteriyor.
Geçmişe, çok değil birkaç yıl öncesine ve düne bakıldığında, akla hayale sığmayacak hava koşulları yaşandı.Yurdumuzda 40 dereceyi aşan sıcaklar, rekor derecede kuraklık ve onlarca sulak alanın yok olması, yer altı su seviyesinin düşmesi ve sel olayları.
Milyonlarca insanın içme ve kullanma suyu, yaban hayvanlarının barınma alanları olan göller ve   dereler yöredeki konutlar ve sanayi tesisleri yüzünden çöplük haline geldi gelmeye de devam etmekte.
Bütün bunlar ve çevre felaketine yol açacak tehlikelerin önüne geçilemediği taktirde gelecekte kullanılabilir kaynakların mikroskopla aranır duruma gelmesi kaçınılmaz olacak.
Kirlilik artık düz ovayı bıraktı, ulaşılması güç dağlarda da kendini göstermeye başladı. Symbiosis sağlık ve Doğa Gönüllüleri’nden bir grup dağcı, Ağrı Dağı’nın 3200 metresinde altmış poşet çöp topladıklarını açıklamışlar. Bu örnek kirliliğin neresinde olduğumuzun ironik bir göstergesidir.
Etrafında boz renkli yada yeşil bir örtü ile, suskun topraklarda kıvrılarak akan, mecrasından koparak kabul göreceği denize koşarken kirletilen, mavi ve berrak suları yerine yabanıl canlıların bile yanından bir an önce uzaklaşmaya çalıştığı, çok değil birkaç yıl öncesine kadar çobanların hayvanlara su içirmek için kıyısına indiği, bağ ve bahçelerin suyundan yararlandığı, köylü kadınların çamaşırlarını yıkadığı, piknikçilerin oltaları ile keyif çattıkları bizden birisi olanın durumu nasıl şimdi dersiniz?
Bir yandan teknolojinin bize sunduğu imkânlar diğer yandan yaşamımızda devamı sağlayacak olmazsa olmaz doğal kaynaklar. Her ikisinden de yararlanmamak için sebep var mı?


6 yorum:

  1. Maalesef çok sorumsuz insanoğlu. Bayram tatilinden dönüş yapan gurbetçilerin bıraktıkları poşetlerin, çöplerin fotoğrafını mutlaka görmüşsünüzdür hocam, ben utandım inanın. :( Tüm yol kenarı çöplük olmuş, Ağrı Dağı'nda bile poşet çıkmasına şaşmıyorum:( eskiden ne güzel file vardı, yine fileye dönmek bence şart oldu. Ya da yıkanıp kullanılan pamuklu bez torbalar. Migros'ta görmüştüm böyle bir tane ama o kadar alıştık kı, alışverişte hep poşet alıyoruz:( çöp için yine çöp poşeti alıyoruz..her yer poşet kaynıyor:(
    Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru dersin. Doğayı kirletmeyecek şekilde davranmak lazım.
      Lakin, anlattığınız olayda da
      anlaşıldığı kadarı ile
      bunu yapacak insan sayısı gittikçe azalıyor gibi..
      Görünen o ki,
      insanı zor duruma düşürecek olan da
      yine insan olacaktır...
      İnsanı yoran da...
      Canlılara ve doğaya zarar verende...
      Bir gün gelecek tutunacak dal bulmakta zorlanacaklar...
      Yorum için teşekkür eder Kurban bayramınızı kutlarım.
      Selam ve saygılar.

      Sil
  2. Son ırmak kuruduğunda ,son ağaç yok olduğunda son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak. Kızılderili atasözü

    Güzel bir konuya değinmişsiniz. Emeğinize sağlık Hüseyin Bey...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tülay hocam, güzel bir atasözü ile konuyu tamamlamışsınız.
      Gerçekten de beyazların öteleyip jenosite varan uygulamalarla
      yok ettikleri Kızılderili insanının ve kültürünün
      bu gerçekçi ve tartışmasız doğruluğu kabul gören atasözü ile ne denli önemli olduğu görülüyor.
      On yıllar öncesinde doğa kirliliği ve katliamının sonuçlarının
      insan için hiç de iyi olmayacağının altını çizmişler.
      Şimdilerde ise doğanın altını oyup insanın ve yaşanabilir ortamını yok edilmesi yönünde dev adımlarla ilerliyorlar.
      Yorum için teşekkür eder Bayramınızı kutlarım.
      Saygılar.

      Sil
  3. Çok önemli noktalara değinmişsiniz Hüseyin hocam..İnsanoğlu yaşadıkça doğanın tahribatı kaçınılmaz olmaya devam edecektir, herhalde..

    Keşke internette 1 tık ile herşeyi yapabildiğimiz gibi,yine 1 tık ile doğamızı temizleyebilecek bir düzen olsaydı.. :) İronik bir düşünce oldu ama yaşamın gerçeğinden kaçınılamıyor,maalesef..Elinize,emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Ertuğrul Hocam,
      Her yorum konuyu tamamlayıcıdır.
      Ne güzel söylemişsiniz "Keşke internette bir tık ile her şeyi yapabildiğimiz gibi, yine bir tık ile doğamızı temizleyebilecek bir düzen olsaydı"..
      Yazıya ne kadar büyük katkısı var bunun..
      Ve okuyana çok şey söyleyen bir cümle...
      Doğa hepimizin..
      Rant uğruna...
      feda edilmemeli..
      Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinmeli..
      Doğa kirliliğinden kaçınmalı...
      Fosil yakıtlardan uzak durmalı...
      Isınmayı kolaylaştıran karbon salımını atmosfere dengeli vermeli..
      Karbonu emen orman örtüsüne zarar vermemeli..
      Buzulların eriyip içinde barındırdığı devasa karbon miktarını atmosfere salması önlenmeli..
      En önemlisi de hiç kuşkusuz fauna ve flora dengesinin korunmasıdır...
      Yorum için teşekkür ederim. Bayramınızı kutlarım.Selam ve saygılar.

      Sil