30 Nisan 2018 Pazartesi

BÖYLE GÜNDE GİDİLİR Mİ?


Şimdi gözlerime sessiz hüzünler yağıyor
hücrelerim bin parçaya bölünmüşken anılarda.
Sığınıp mahcup bakışlarına
ve bir çocuk gibi 
uzaklarda
mavi başlangıçlar düşlüyorum.
İnan bana gün gelecek
"zaten ters adamdı diyecekler,
böyle zamanda gidilir mi?"
belki  adın kalacak bir süre belleklerde
sonrasında sararmış fotoğraflarda kalkacak...
Bana sorarsan eğer,
özgürlüğün türküsünü
dinlemek isterim
korkulu düşlerden uzak yakamozlarla.
Ve yasaklanmışken tutkularım,
hapsolmuşken karanlıklara
en çok aydınlıktan utanırım.


Hüseyin Güzel/30 Nisan 2018/ İst.

28 Nisan 2018 Cumartesi

KÖPRÜALTI ÇOCUKLARI



Ulus Sobacılar Çarşısı’nın ara sokaklarında lobisi köy odalarını aratmayan bir otel odasında, geçmişte bir kış mevsiminde sokakta iken ısınmak için ateş yakan Aşkın Aydın “Bacaklarımı sokaklar aldı” diye başlıyor. Yaktığı ateş bir süre sonra paçalarını, sonra elbiselerini, sonrada bacaklarını yakmış. Saatlerce ayazda baygın yatan Aydın’ın bacakları soğuğun etkisi ile donmuş. Kangren deyip her iki bacağını da kesmişler. Şimdiyse otel odasında protez bekliyor.
O bir madde bağımlısıymış zamanında. Çektiği balinin etkisinde olduğunu söylüyor çoğu kez. Büyük bir mücadele vererek madde bağımlılığından kurtulmuş. “Evlilik filan bilmiyorum” diye yanıt veriyor sorulan soruya ve ekliyor “Tek bildiğim artık kötü şeylere bulaşmayacağım. Ben uzun yıllar madde kulandım. Kimse madde bağımlısı olmasın. Bakın bu bağımlılık beni ne hale getirdi… Annemi sekiz yaşında kaybettim. Bu kayıp beni o yaşlarda sokağa itti. Caddelerde sokaklarda yıllarca perişan bir şekilde yaşadım. Yollarda sürüklendim…”
Sokaklarda rastlarız onlara. Köprü altlarında, köşe başlarında, otobüs duraklarında. Evsizler, kimsesizler olarak bildiklerimiz, sokakların çocuklarıdır onlar. Her birinin ayrı bir hikâyesi vardır. Hüzünlüdür o hikâyeler. Sorsanız da anlatmak istemezler çoğunlukla. İçine kapanık, kıyıda köşede yaşamayı tercih ederler.
Onlar da bizim insanımız. Bizden birileri onlar. Yazgıları kötü olsa da, çaresiz de olsalar, madde bağımlısı da olsalar, engelli de olsalar onlar bizim çocuklarımız. Polemiklere konu da olsalar, “tinerci” de deseler, “köprü altlarında” da yaşasalar onlara sahip çıkmalı, tedavi ettirmeliyiz. Kol kanat germeliyiz.
Onların bu duruma düşmesinde, hor görülmelerinde, ötekileştirilmelerinde hiç mi bizim suçumuz yok?
Köprü altı çocuklarına, evsizlere sahip çıkalım. Güvenmeliler birilerine. Yaşama küsmemeliler. Yardım edelim onlara. Tedavi edelim, iş verelim. Hasbelkader sokaklara itilen bu çocuklar pişmandırlar eminim yaşantılarından. Elimizi uzatalım bir kez, tutalım ellerinden. Bakın o zaman nasıl da dört elle sarılacaklar yaşama.


17 Nisan 2018 Salı

GENOVESE OLAYI NEDİR?



Öğrenmek bir tutkudur. Hangi yaşta olursa olsun insan mutlaka yeni bir şeyler öğreniyor. Ya gördüklerinden ya da yaşadıklarından.
Herkes öğrenmeli, tedbirini almalı yaşam bunu gerektiriyor.
Öğrenilenler bazen "yok artık bu kadarda olmaz"  dedirten şeyler olabiliyor.
Özellikle insanların yoğun olarak yaşadığı büyük şehirler başta olmak üzere, en ücra yerleşim yerlerine varıncaya kadar insanın kabul etmeyeceği olaylar her gün bir yerlerde yaşanıyor.
Bu dün de böyleydi bugünde böyle. Toplum yeterli eğitimi almadıkça, farkındalık olmadıkça da yaşanmaya devam edeceğe benziyor.
Televizyon haberlerini pek sık izlemem. Yani, haber saatidir televizyonu açıp haberleri izleyeyim diye bir düşüncem yoktur. Her gün birbirinin benzeri haberler insanın psikolojisini olumlu yönde etkilemiyor.
Lakin, eğer televizyon açıksa, haber saatiyse bazen haberleri ister istemez izlerim.
Çok fazla olmadı sanırım. Geçenlerde televizyon haberlerinde tekrar verildi.
Bir çok televizyon haber izleyicisinin dikkatini çekmiştir.
Ya da görsel ve yazılı medyada okunmuştur.
Yer 21 Ocak 2017 Taksim civarı.
Savcılıkça hazırlanan iddianameye göre " 21 yaşındaki biri evli, iki kadın, Taksim'de bir barda sabah saatlerine kadar eğlenir. Bardan ayrılan İki kadın, evlerine dönmek için taksi tutmak amacıyla Balo Sokak'tan Tarlabaşı Bulvarına doğru yürümeye başlar. Ancak aşırı alkollü kadınlardan biri yere düşer. Bu sırada yoldan geçen zanlı kadınların yanına gelir ve düşen kadını kaldırıp omuzuna alır. Bu duruma müdahale etmek isteyen diğer kadına tekme atıp bıçaklar. Omuzuna aldığı kadını arkadaşının  evine götüren zanlı ve arkadaşı kadına tecavüz eder."
Olayın kısa özeti bu.
Sokak ortasında serseri tipli insanlardan dayak yiyenler, tecavüze uğrayanlar, toplu taşım araçlarında uçan tekme atılanlar,
Bu olayların hangi birini sayacaksın ki.
Yardıma muhtaç durumda olanlar o kadar çok ki.
Ne yazık ki, yardıma ihtiyaç duyulan bir durumda, olaya tanıklık eden kişiler tepki vermekten, olaya müdahale etmekten kaçınıyor.
Bu durum "Sosyal Psikolojinin ilgi alanında olan Catherina (Kitty) Genovese sendromu, olayı, cinayetini" akla getiriyor.
Peki kısaca nedir Genovese olayı?
"13 Mart 1964 gecesinde 28 yaşındaki Catherina Susan (Kitty) Genovese, New York'da çalıştığı bardan sabah saat 02.30'da evine doğru arabasıyla  yola çıkar. Arabasından indikten sonra saldırıya uğrar. Saldırı 35 dakika sürer. Ve bu saldırı 35 dakika içerisinde üç defa tekrarlanır. Kitty her yardım istediğinde saldırgan, kaçıp tekrar gelir. Bıçaklamaya ve darp etmeye devam eder. Etrafta olaya tanık olan 38(otuzsekiz) kişi ne kadına yardım eder, ne de polisi arar. Saldırgan olay yerine gelen olmadığını gördükçe dönüp tekrar saldırır. Genovese olay yerinde yaşamını yitirir..."
Toplumu dehşete düşüren bu tür olaylar duyarsız kalmanın, cehaletin, eğitimsizliğin, ahlâksızlığın bir sonucudur.