“Bacaklarımı sokaklar aldı”
diye başlıyor Ulus Sobacılar Çarşısı’nın ara sokaklarında lobisi köy odalarını
aratmayan bir otel odasında. Geçmişte bir kış mevsiminde sokakta iken ısınmak
için ateş yakan Aşkın Aydın. Yaktığı ateş bir süre sonra paçalarını, sonra
elbiselerini, sonrada bacaklarını yakıyor. Saatlerce ayazda baygın yatan Aydın’ın
bacakları soğuğun etkisi ile donuyor. Kangren deyip her iki bacağını da
kesiyorlar. Şu an otel odasında protez bekliyor.
O
bir madde bağımlısı imiş zamanında. Çektiği balinin etkisinde olduğunu söylüyor
çoğu kez. Şimdilerde madde bağımlılığından kurtulmuş. “Evlilik filan bilmiyorum” diye yanıt veriyor sorulan soruya ve ekliyor
“Tek bildiğim artık kötü şeylere
bulaşmayacağım. Ben uzun yıllar madde kulandım. Kimse madde bağımlısı olmasın.
Bakın bu bağımlılık beni ne hale getirdi… Annemi sekiz yaşında kaybettim. Bu
kayıp beni o yaşlarda sokağa itti. Caddelerde sokaklarda perişan yıllar yaşadım.
Yollarda sürüklendim…”
Sokaklarda
rastlarız onlara. Köprü altlarında, köşe başlarında, otobüs duraklarında. Evsizler,
kimsesizler olarak bildiklerimiz, sokakların çocuklarıdır onlar. Her birinin
ayrı bir hikâyesi vardır. Hüzünlüdür o hikâyeler. Sorsanız da anlatmak
istemezler çoğunlukla. İçine kapanık, kıyıda köşede yaşamayı tercih ederler.
Onlar
bizim insanımız. Bizden birileri onlar. Yazgıları kötüde olsa, çaresiz de
olsalar, madde bağımlısı da olsalar, engelli de olsalar onlar bizim çocuklarımız.
Polemiklere konu da olsalar, “tinerci”
de denseler, “köprü altlarında” da
yaşasalar onlara sahip çıkmalı, tedavi ettirmeliyiz. Kol kanat germeliyiz.
Onların
bu duruma düşmesinde, hor görülmelerinde, ötekileştirilmelerinde hiç mi bizim
suçumuz yok?
Kimisine
zorla mendil sattırırız. Kimisini zorla dilendiririz. Kimisinin parasını gasp
ederiz. Yalancılıkta, çıkarcılıkta, üçkâğıtçılıkta birbirimizle yarışırız. Yarı aç yarı tok yaşamaları, onun bunun
verdiği birkaç parça ekmekle karınlarını doyurmaları, geceleri ayazda soğukta
sokaklarda, sıklıkla otobüs terminallerinde yatıp kalkmaları umurumuzda bile
değildir. Şöyle bir bakar geçeriz onları gördüğümüzde. Düşünmeyiz ne dramlar
saklıdır o yüreklerde, o gözlerde, o çaresizlikte.
Oysaki
siz, ben, o, biz yani hepimiz. Bir şeyler diktik, ektik, yeşertmeye çalıştık
umutla. Bugünün ve yarının yüreklerine. Çocuklarımıza umut olsun, gelecek
olsun, ışık olsun; çiçekler solmasın, bahçeler kurumasın diye.
Kimimizin
adı Mehmet idi, kimimizin Hasan ya da Ali ne fark eder. Biz hep vardık ve hep
olacağız bir yerlerde.
Bozkırın
ortasında, çölün sıcağında, ormanların gölgesinde, dağ havasının
vazgeçilmezliğinde, suyun serinliğinde, toprağın doğurganlığında. Uzak
köylerde, kasabalarda, şehirlerin varoşlarında, köprü altlarında, sokaklarda
yaşamayı, özgürlüğü arayacağız her daim.
Belki
biraz yağmur arada bir dolu çarpacak yüzümüze.
Çalıp
çırpacaklar, rant elde edecekler sırtımızdan. Alın terimizden, kanımızdan,
canımızdan beslenecekler. Bir yandan son model arabaları ile yanımızdan
geçecekler. Çaresizliğe, yoksunluğa dönüp bakmayacaklar.
Lakin
biz her daim insan olacağız. Zor yaşam koşullarında yaşasak da. Huyumuz suyumuz
ne ise o. İnsanlığın alacası olduğunu bileceğiz. İyisi de var kötüsü de.
Doğrusu da var eğrisi de. İyiyi seçeni de var, kötüye kananı da. Üç kuruşluk
çıkarı için köprü altı çocuklarını kullananı da.
Köprü
altı çocuklarına, evsizlere sahip çıkmalıyız. Güvenmeliler birilerine. Yaşama
küsmemeliler. Yardım etmeliyiz onlara. Tedavi etmeli, iş vermeliyiz. Hasbelkader
sokaklara itilen bu çocuklar pişmandırlar eminim yaşantılarından. Elimizi
uzatalım bir kez, tutalım ellerinden. Bakın o zaman nasıl da dört elle
sarılacaklar yaşama.
İster yabancı ister Türk olsun sokakta yaşayanlar kavramını zihnime yerleştiremiyorum ve aklım ermiyor.Bunca hayırsever nerede allah aşkına?Bugün biz sokakta değiliz ama yarına kim garanti verebilir?İnsanlar sıcak evlerinde oturup keyifle yaşarken başka bir insanın soğukta donmasına vicdanım el vermiyor.İnsanlar bir topluluk çatısı altında toplanıp buna dur demeliler.http://www.adlibilisimdernegi.org/index.html
YanıtlaSilYorumunuza katılıyorum. Duyarlı olmamız gerektiğine inanıyorum. Toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.Yorumunuz için teşekkür ediyorum Kardeşim...
YanıtlaSilSıksık rastlıyorum böyle yitip gitmiş insanlara, kimi daha küçücük..benim çocuğum olabilirdi, insanlar böyle düşünseler keşke..bu insanlara yardım edip, kötü alışkanlıklarından kurtarmak, topluma kazandırmak, iş güç sahibi yapmak istenirse yapılır onca zenginimiz var ama sadece kendi küplerini doldurmakla meşguller...bunları tedavi etmezsek bir gece yarısı bize veya geç saatte operadan, tiyatrodan çıkmış çocuğumuza bıçak çekecek ya da zavallı bir kediyi/köpeği yakacaklar...
YanıtlaSilDeğerli yorumunuza teşekkür ederim "bücürükveben" kardeşim.Düşüncelerinizde haklısınız. Duyarlısınız.Söyledikleriniz hepimizin dileğidir.
YanıtlaSil