26 Haziran 2022 Pazar

BİZ ESKİDEN ESKİDEN, SU İÇERDİK TESTİDEN


 



İnsan sürekli değişen ve gelişen bir varlıktır denir.

Her durumda öyle midir acaba?

Mağara insanından bu yana yaşam biçimindeki değişime, eğitim kültür bilim ve teknoloji alanında yaptıklarına bakıldığında hiç şüphesiz ki insanlık sürekli gelişim gösteren bir canlıdır.

Sosyal ve kültürel yaşamının dışında, ruhsal-duygusal ve cinsel yaşamında insan evladı ne kadar değişmiş ve gelişmiştir?

İki taşı birbirine sürterek ateşi bulan insanla, tekerleği icat eden insana, göçebe hayatından rezidanslarda yaşam süren insana kadar, güvercinle ve dumanla haberleşmeden, saniyeler içinde dünyanın öbür ucundaki tanıdıklarla haberleşmeyi başaran insan arasında duygusal açıdan, ego kontrolü ve cinsel açıdan nasıl bir gelişme olmuştur diye kendi kendime sorduğumda karşılaştığım manzara, mağara adamıyla modern insan arasında çok da önemli bir fark olmadığı.

Mağara insanı yaşamını sürdürebilmek için avcılık yapar. Avını yeni keşfettiği ateşte pişirerek ailesini doyurur.

Avladıkları hayvanın kürkünü de üşümemek için giyisi olarak değerlendirirler. Başka şansları yoktur. Soğuktur ve henüz soba, kalorifer icat edilmemiştir.

Günümüz modern insanı, hobi olsun diye avcılık yapar. Kürkü için hayvanları öldürür, onları işler, göz alıcı kıyafetler haline getirip dudak uçuklatan fiyatlarla bol paralı beylere kadınlara satar ki, onlar da kendileriyle gösteriş yapma yarışındaki diğerlerine caka satabilsinler, sırtlarında kim bilir kaç ölü hayvanın, kolu bacağı bedeni var diye düşünmeden. Bu bir gelişme olamaz.

Günümüzde insan evladı doğayı katlediyor, ormanları ve içinde yaşayan binlerce irili ufaklı hayvanı gözlerini kırpmadan öldürüyor. Amaç kendilerine lüks, modern bir hayat sağlamak ve daha çok para kazanmaktır. Bu, insanlığın zaman içinde geliştiği anlamına gelmez. Tam tersi doğal dengeyi bozarak bindikleri dalı kesen insan evladının, asırlar önceki atalarına göre daha akıllı olmadığı anlamına gelir.

Çadırlarda göçebe hayatı yaşayan insan, hayvanlarını dağda yaylada otlatarak, onların yününden tüyünden derisinden sütünden faydalanır. Üretir satar ve sağladığı kazançla ailesini geçindirir.

Ve çocukları yalın ayak başı kabak, üç beş yaşından itibaren hayvanlarının peşinde dere tepe çobanlık yaparak aileye katkı sağlarlar.

Modern insanın biricik yavrucuğunun eli sıcak sudan soğuk suya değmemelidir. Anneler babalar incinir, üzülür, parçalanırlar, aman evlatları hiçbir zorluk çekmesin, kendi yuvalarını kurana kadar el el üstünde otursunlar diye.

Yüz yıllardır bunca gelişip evrilen, bilim ve teknoloji alanında, kültür ve sanatta akla hayale gelmeyen buluşlarla kendisine yeni ufuklar açan insan evladı ruhsal (psikolojik), cinsel açıdan ne kadar ilerleme gösterebilmiştir acaba?

Dur diyebilmiş midir mesela egosuna? Sanmıyorum. Tam tersi makamı yükseldikçe şişmiş de şişmiştir pek çoğunun egosu.

Cinsel yönden vahşi dürtülerine gem vurmayı öğrenebilmiş midir modern insan?

Yarı çıplak yaşam süren kabilelerden daha mı azdır mesela kadını tepeden tırnağa kapatan toplumlarda tecavüz?

Cebi kabarık para babaları; bu kadar para sülaleme de yeter, ülkem insanı açlıktan kırılıyor, paylaşmalıyım paramı, en azından yardım etmeliyim diyebilmekte midir? Yoksa yolda belde gördüğü aciz zavallı yoksul insanlara burun kıvırıp geçmekte midir? Günümüz insanı daha mı az bencildir atasına göre?

İnsan öz benliğini geliştiremedikten sonra teknolojik ve diğer buluşlar ancak insanın yaşamını kolaylaştırır. İnsanı insani duygularla donatmaz.

Ama kendisini her konuda eğiterek, öğrendiklerini hayatında yol gösterici edinerek, her durumdan gelişimi adına çıkarımlar sağlamayı başararak, sürekli gelişme, evrilme çabası içinde olan gerçek modern insanlar hangi çağda yaşamış olurlarsa olsunlar sıra dışıdırlar ve yaptıklarıyla fark edilirler.

nurten y tartaç

( 2 Mart 2021 )