14 Temmuz 2021 Çarşamba

ÇİFTÇİ PAHOM VE TOPRAK


 

Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında; Çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır.

Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır.

Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir.

Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar kat ettiğin bütün yerler senin. Fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım” der.

“Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”

Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye.

Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer.

Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez.

Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış.

Koşar, koşar, ama kesilir takati.


Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar.

Başladığı noktaya iyice yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz.

Reis olanları izlemektedir.

Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur.

Adamlarına bir mezar kazdırır.

Pahom’u bu mezara gömerler.

Reis; Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”

''Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev. Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük.
Ve insan yaşlandıkça besler, gençleştirir arzularını.
Biriktirdikçe hayata olan bağlarını artırır. Öyle bağlanır ki hayata, bir gün bu diyardan göçüp gideceği fikri zamanla yitip gider aklından…
Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın mülkün yanında zamanı tüketir, sözleri tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir.

Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir ayağı satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar fakiriz aslında hepimiz. İhtiraslarımız, bitip tükenmeyen arzularımız için, az bir toprağa ihtiyaç var sadece.''

Tolstoy 1885'te yayımlanan bu esere adını veren "İnsan Ne İle Yaşar" adlı öyküde, insanların özünde iyilik olduğunu ve durum her ne olursa olsun iyilik yapması gerektiğini anlatır.

"Peki insanların içinde hiç mi kötülük yoktur?" diye bir soru akla geldiğinde ise yazarın başka bir öyküsüne göz atmak yeterli olacaktır.

"İnsana Ne Kadar Toprak Lazım" hikâyesinde de bu sorunun cevabını buluruz.

ÇOCUKLARIMIZ



 

Gün yine geride göz yaşı ve hüzün bırakarak yerini akşamın alacakaranlığına bıraktı.

Sokak lambaları bir bir yanmaya başladı.

Sokak lambaları ile etrafı ışıltıya boğan sıralı apartmanlardaki yaşamı sokağa taşıyan lambalar önce tek tük, sonra cümbür cemaat kendini gösterdi.

Bir yandan apartmanlardan işitilen kahkaha sesleri, bir yandan da süregelen sessizlik derin bir tezat oluşturuyordu.

Arabaların caddede çıkardıkları homurtular ve etrafa yaydıkları egzoz gazları, insanların akşamın alacakaranlığında evlerine yetişmenin telaşı ile koşuşturmalarına karışıyordu. 

Günün yakıcılığı yerini rüzgara ve serinliğe bıraksa da, rüzgarın uğultusu fazlasıyla ürkütücüydü.

Yerde ne varsa göğe, gökte ne varsa yere taşıyordu. Sürüklenip havaya karışan toz bulutu helezonlar çizerek etrafta ince bir toz katmanı oluşturuyordu.

Her zaman yaptığım gibi günün haberlerini okuyorum.

Ne çok iç karartıcı, insanlığı derin düşüncelere salan olaylar var. Gözlerimi kapatıyorum. Tekrar ovuşturarak açıyorum. Yok yok, o haber mutlaka doğru değildir. Vardır bir yanlışlık diye kendimi avutmaya çalışsam da, çabalarım boşa gidiyor.

Dünyada en önemli varlıklarımız çocuklarımızdır.

Onlar geleceğimizdir.

Geleceğimizi karartmamak adına onlara var gücümüzle sahip çıkmalıyız.

Farkında olmadan yada bilerek onlara zarar vermek, travma yaşatmamak için, günlük yaşantımıza, yaklaşımlarımıza ve davranışlarımıza dikkat etmek zorundayız.

Yapacağımız hatalarla onlara örnek olmak yerine, doğru  davranış ve kararlarımızla örnek olmalıyız.

Bedensel ve ruhsal olarak henüz gelişimini tamamlamamış olan çocuklara; yetişkinler tarafından fiziksel, duygusal, zihinsel gelişimlerini engelleyen, veya zarar veren davranışlardan kaçınmak durumundayız.

Dikkatimi çeken bir haber, Muş'ta ki bir Kuran kursunda kapı koluna asılmış halde bulunan 12 yaşındaki çocuğun tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmesi oldu.

Haberin ayrıntısı internet sitelerinde yer alıyor.

Haber üzücü  ve acı verici bir olayın ürkütücü boyutlarını ortaya koyuyor.