25 Haziran 2020 Perşembe

KENDİN OLMAK

 



Yaşamın o ince çizgisinde, zikzaksız yürünülen yolun etkileyiciliği önemlidir...
O yolu izlemek, topraktan beslenmek, yağmurla süslenmek, güneşle nefeslenmek, kötüden uzaklaşmak, doğrudan yana olmak dünden bugüne her insanın başarabildiği, içine sindirebildiği bir durum olmamıştır...
Diğerinin başarısını içine sindiremeyen, çekemeyen, kendi başarısızlığına kılıf arayan, kibir abidesi, görgüsüz, üçkağıtçıların olduğu bir dünyada yaşıyoruz...
Bir başka deyişle, bazı insanlar, tüm coğrafyalarda, doğru olanı karalayarak, kendi karanlıklarını kamufle etmeyi bir seçenek olarak benimsemişlerdir...
Bu bağlamda, en doğru seçenek yanlışı görüp "kendin olmaktır"...

24 Haziran 2020 Çarşamba

ZOR YILLARDI


Tarih boyunca değişik coğrafyalarda toplumun izlediği yol çizgisinde yaşanan haksızlıklar ve insafsızlıklar vardır. Dolayısıyla, her insanın yaşamı boyunca iyi ya da kötü maruz kaldığı olaylar karşısındaki düşüncesi de yaşadıkları da farklıdır. İster istemez yaşanan haksızlıklar ve insafsızlıklar karşısında öfkelenenlerin yanı sıra öfkeye kapılmayanlar da vardır...
Aslında öfke yüreğe yüktür...
Yarar yerine zarar getirir...
Yaşanan sıkıntıları akılcı bir yaklaşımla ele almak ve çözüm üretmek en doğru seçenektir...
***
Gerek insani ilişkilerde, gerekse yaşanılan ortamda insanı çileden çıkaracak, öfkelendirecek durumlar yok diyemeyiz...
Hiç bir coğrafyada bunun önüne geçmek mümkün olmamıştır...
Her daim toplumda kabul gören, zikzaklar çizmeyen doğru bir çizgide, zorlukların ve haksızlıkların üstesinden gelip, öfke kıskacından kurtulmalıyız...
***
Yaşanan her öykü her olay bizler için birer derstir...
Önemli olan o dersi çıkarıp, yaşananların sebep ve sonuçlarını analiz etmektir...
***
Zor yaşam koşulları karşısında giderek tükenen, kahrolan, hep başkaları için yaşayıp, fedakârlık eden insanların da bir öyküsü vardır...
Pandeminin içine aldığı kafes ortamında çoğu kez, hafızamda yer etmiş, asla silinmesi mümkün olmayan çocukluğumda yaşadıklarımı, çekilen sıkıntı, çile ve acıları düşünürüm...
O yıllarda sahip oldukları bir kaç parça tarla ve bir kaç koyundan ibaret olan mal varlığıyla çocuklarını muhannete muhtaç etmeden yetiştirmenin gayreti ile olağanüstü bir çaba sarf eden ana ve babamın zorlu koşullara karşı verdikleri amansız mücadeleyi hatırlarım...
Onların çocukları için olağanüstü bir fedakârlık yaptıklarını şimdi daha iyi anlıyorum...
Gelir yetersizdi ama önemli değildi...
Kendilerinden önce atalarının izlediği yol çizgisinde alın teri ile ilerliyorlardı...
Anadolu'nun ücra bir köyünde taşıdıkları ağır yükle birlikte, doğru ve yanlışı, içten gelen deprem uğultusuna benzer öfkeyi, mavi gökyüzünün dinginliğine benzer sessizliği gülümseyerek kabulleniyorlardı...
Yaşadıkları coğrafyada var olmanın amansız mücadelesi, bozkırın ortasında, kimi zaman gün boyu bir damla suya muhtaç kurumuş dudaklarda kendini gösteriyor, kimi zamanda  derin vadi ve sarp dağ yamaçlarında , rüzgarın hiddetine karşı koymaya çalışıyorlardı...
Kısacası zor yıllardı...
Ama tek bir şikayete yer vermeden...
Yılgınlığa düşmeden...
Pes etmeden...
Umudunu yitirmeden, kaygıya teslim olmadan...
Her ikisi de çocuklarının geleceğinin kendileri gibi zor koşullara mahkum olmaması için çaba içindeydi...
***
Haksızlıklara uğrasalar da kendileri bir diğerine karşı insafsızlık içine asla düşmediler...
Başardılar...
Onlara minnet borçluyuz...
Bizleri topluma yararlı birer evlat olarak yetiştirdikleri için...

21 Haziran 2020 Pazar

GÖSTERİŞ YAPMAK İÇİN HER YERDELER


En değerli yıllarımı, gençliğimi, umutlarımı, geleceğimi yıllarca bu ülkenin en ücra köşesinden en kalabalık kentlerine uzanan bir yol çizgisinde, varlığını devam ettirmeye çalışan, hayata tutunmak için olağanüstü bir çaba gösteren insanların çocuklarının eğitimine adadım...
Onlarla birlikte güldüm, onlarla birlikte ağladım...
Dertlerine ortak olmaya çalıştım...
Geriye dönüp baktığımda, yaptıklarımla gurur duyuyorum...
Geleceğe umutla bakan çocukların eğitimlerini tamamlayıp birer meslek sahibi olmalarıyla da gurur duyuyorum...
Sürdürdüğüm görevin, aldığım eğitimin bir doğası gereği, şu ana dek haklarında hiç bir olumsuz düşünce taşımadığım bu insanların yaşam mücadelesine her daim olumlu baktım...
Kimsenin kötülüğünü düşünmedim...
Kimsenin aleyhine bir tek olumsuz söz söylemedim...
Bir eğitimci de zaten kötü söz söylemez...
İnsanların incinmesini istemez...
***
Lakin, son yıllarda yaşadığım megakentte karşılaştığım o denli olumsuzluklara, çıkar ilişkilerine şahit oluyorum ki...
Akıllı ve diğerine saygılı insanların yapmayacağı türden çıkar ve rant anlayışı toplumu sarmış durumda...
***
Çoğumuz kentlerde müstakil evler yerine çelik ve cam yığını, beton abidesi  apartman ve rezidanslarda oturuyoruz...
Herkes bilir...
Velev ki bir apartmanda, binanın tamamını ilgilendiren bir sorun varsa, o sorunun çözümü için el birliği ile çaba sarf edilir...
Var olan sorun giderilir...
Lakin, toplumda kimi insanların içinde bulunduğu cehalet artık Ağrı dağının karlı zirvesini aşmış durumda...
Sorun kendi oturduğu dairede değilse, ne desen ne yapsan da boş...
Odunum da odunum anlayışından bir gram değişme yok...
***
Tuhaflıklarıyla ün salmış bu insan takımıyla muhatap olmak, onlara gerçeği anlatmak hem gereksiz, hem de çok zor...
Şuna inanıyorum ki bu zihniyetteki insanların yaşam öyküleri ve biyografileri davranışlarına yansıyor...
İnsan hayretle, başkasının sorunu için umursamaz, ama kendi sorunu için çığırtkan olan bu insanların içinde debelendikleri aptalca davranışlarına bir anlam vermeye çalışıyor...
Hangi kategoriye koyacağına şaşırıyor...
***
Gösteriş yapmak için her yerdeler...
Rantçılık ve çıkar ilişkileri için her yerdeler...
Deyim yerindeyse yarım ekmek arası dönere tav olurlar...
Misal, kendi apartmanının önündeki çöp bidonunu gece yarısı sürükleyerek başkasının apartmanının önüne götüren bir zihniyetten ne beklenir...
Kendi çöpünü başkasının yaşam alanına döken insan takımından ne beklenir...
***
Yaşanan, yazacak o kadar çok olumsuz durum var ki...
Cehaleti ve çıkarcılığı yenmek kolay değil...
***
Ahmet Hamdi Tanpınar, "alim bazı şeyleri bilir cahil her şeyi."
Albert Einstein, "cehalet ne güzel lan her şeyi biliyorsun."
Desiderius Erasmus'un dediğine de kulak vermek  lazım, "ışık ver karanlık kendiliğinden dağılır."
***
Kısacası yaşam cehalete göre kurgulanamaz...
Popülist'in gerçeği bildiği halde onu kullanmaması kutsanamaz...
İnsan gibi insan, toplum şakşakçılığı veya dalkavukluk yapanlardan uzak durur...
Kendi menfaatleri için kullanılan, düşünmeden uygulayan,  sorgulamayanlar  ne yazık ki toplum yaşamında her daim kutsanmıştır...

11 Haziran 2020 Perşembe

KREDİ



Değerli bir arkadaş Facebook sayfasında, "nereye gitsem kredi aldım, krediye başvurdum muhabbeti, iyi de yarın ne ile ödeyeceksiniz" diye soruyor...
***
Sorulan soru doğru...
"Nasıl ödeyeceksiniz?"
Lakin, insanlar neden krediye başvurmak zorunda kalıyor?
Madalyonun her iki yüzünü düşünmek lazım...
Bir insan durup dururken banka kredisi alıp faiz ödemek istemez elbette ...
Mutlaka bir sebebi, bir nedeni vardır ...
***
Mecbur kredi kullanmak zorunda olan var...
Başını sokacağı, kiradan kurtulacağı bir evi banka kredisi ile alabiliyor...
Bununda ödenmesi elbette alana yük...
Lakin çaresi yok...
Bu her dönemde böyle olmuştur...
Bir de acil olmayan durumlarda kredi alan var...
Ali veli otomobil aldı ben niye almayım düşüncesi ile hareket eden zihniyet var...
Zamanında aldığı, borçlandığı kredi kartının borcunu bir türlü ödeyecek gücü olmayan, her ay faiz üstüne faiz ödeyen kesim var...
Vatandaşların bir kısmı markette on liralık alışveriş için dahi kredi kartını kullanıyor...
İşte bir de bu kesim kredi kartını kapatmak için kredi almak zorunda sanırım...
Ekonominin pandemi nedeni ile içinde bulunduğu çark yavaşladı...
Onbinlerce insan, ya işini kaybetti devletin verdiği 1177 TL yi alıyor ...
Ya da çalışğı özel şirkette maaşı düşürüldü...
Bu bağlamda hareket alanı daralan insanlar tek çare olarak banka kredisine yöneldi...
Temennimiz o ki, herkes aldığı kredi ile işini düzeltsin ve aldığı krediyi de rahat ödesin.
***
Lakin gereksiz harcamalara da yönelmemek lazım...
***
İstanbul sokaklarında, apartman diplerinde, köşe bucakta aylarca yerinden kıpırdamayan arabaların sayısı o kadar fazla ki...
***
Yahu kardeşim madem aldıysan yerinden kıpırdat da pas tutup çürümesin...

***
"Her evin önünde yerinden kıpırdamayıp öylece çile dolduran Hint fakirleri gibi arabalarımız da var nasılsa!"...


2 Haziran 2020 Salı

ÇALIŞANLARIN MAAŞLARINI İNDİRME YÖNTEMLERİ KONUŞULUYOR


Yıllarca ekonomi alanında yapılan yanlışlara ses çıkarmayanlar, sözde aydınlar ekonominin yalpalamadan yürümesi için yapılması gerekenleri günübirlik laf kalabalığı ile ötelediler...
İstihdam politikasının yetersizliği dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de işsizlik oranının artmasında en önemli etkenlerden biri durumuna geldi...
***
Yatırımların artmasında yerli ve yabancı yatırımcıların mevcut ülke ekonomilerine güven duyması gerekir...
İşsizliğin azalmasında yatırımların artması önemli bir etkendir...
Yeni iş yerleri, fabrikalar açılmadığı sürece çalışma yaşına gelen nüfusun  iş bulmada yaşanan sorunları giderek artacaktır...
Bir diğer olumsuz yaklaşım ise kalıcı bir yatırım yerine kısa vadede rant elde etme düşüncesidir...
Bu düşünceden vazgeçilmelidir...
İşsizliğin artmasında cumhuriyetin kazanımları olan tesislerin özeleştirilmesi de etkili olmuştur...
Ülkemiz tarım alanında yetiştirdiği ürünler ile kendi kendine yeten ülkelerden biri iken bugün çeşitli tarım ürünlerini dışarıdan  ithal etmek zorunda kalmaktadır...
Tarım ürünlerinin ithal edilmesi ülkemizde tarımın içinde bulunduğu sıkıntının bir sonucudur...
***
Pandemi ekonominin üzerine bir karabasan gibi çökmüş durumda...
Sadece ülkemizde değil diğer ülke  ekonomilerinde de etkisi görülüyor...
Pandemi nedeniyle işini kaybedenlerin sayısı her geçen gün artıyor...
Gelinen noktada bir kısım çalışanların aldıkları ücretlerin düşürülmesi yoluna gidilmesi de söz konusu...
"Türkiye Patronlar Platformu (TPP) Başkanı Ömer Faruk Başaran:  Dünyada ve Türkiye’de birçok insan işsiz kalacak. İşini muhafaza edenler ise daha düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalacaklar."  açıklaması ile bu gerçeği vurguladı.
Aynı haberin devamında, "Coronavirüsün faturası emekçilere kesilecek. Şu anda binlerce çalışan ücretsiz izne gönderilirken kalanlara da işsiz kalacağı tehdidi ile maaş indirme yöntemleri konuşuluyor. "
Ne yazık ki aldığım duyumlara göre  bir kısım özel sektör çalışlarının maaşları düşürülmüş durumda..
Bu sorunları daha da ağırlaştıracaktır...
Salgın ekonomide kapanması zor yaralar açtı...
İşini kaybedenlerin sayısına yenilerinin eklenmesine neden oldu...
Haberlerde öğrendiğimiz kadarıyla;
"Örneğin ABD’de işsizlik yardımı başvuruları, 41 milyona ulaştı...
 Fransa’da işsizlik yardımı başvuruları, nisan ayında yüzde 22, İngiltere’de ise yüzde 70 arttı...
Ulaşım ve otomotiv sektöründe dünya devleri, salgının indirdiği ağır darbe sonrasında işten çıkarmalara hız veriyor...
Renault, 15 bin kişiyi işten çıkarmayı planlıyor... "
Coronavirüs salgınının küresel ekonomideki olumsuz yansımalarını değerlendiren Türkiye Patronlar Platformu (TPP) ve Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği (ASİAD) Genel Başkanı Ömer Faruk Başaran, “Coronavirüs salgınının başlattığı daralma, 1930 buhranından sonraki en büyük daralma olacak”  açıklamasını yaptı...
Ekonomide mevcut sorunların giderilmesi ile işini kaybeden insanların bir an önce işine kavuşması bizlere düşen en büyük temennidir...