24 Haziran 2020 Çarşamba

ZOR YILLARDI


Tarih boyunca değişik coğrafyalarda toplumun izlediği yol çizgisinde yaşanan haksızlıklar ve insafsızlıklar vardır. Dolayısıyla, her insanın yaşamı boyunca iyi ya da kötü maruz kaldığı olaylar karşısındaki düşüncesi de yaşadıkları da farklıdır. İster istemez yaşanan haksızlıklar ve insafsızlıklar karşısında öfkelenenlerin yanı sıra öfkeye kapılmayanlar da vardır...
Aslında öfke yüreğe yüktür...
Yarar yerine zarar getirir...
Yaşanan sıkıntıları akılcı bir yaklaşımla ele almak ve çözüm üretmek en doğru seçenektir...
***
Gerek insani ilişkilerde, gerekse yaşanılan ortamda insanı çileden çıkaracak, öfkelendirecek durumlar yok diyemeyiz...
Hiç bir coğrafyada bunun önüne geçmek mümkün olmamıştır...
Her daim toplumda kabul gören, zikzaklar çizmeyen doğru bir çizgide, zorlukların ve haksızlıkların üstesinden gelip, öfke kıskacından kurtulmalıyız...
***
Yaşanan her öykü her olay bizler için birer derstir...
Önemli olan o dersi çıkarıp, yaşananların sebep ve sonuçlarını analiz etmektir...
***
Zor yaşam koşulları karşısında giderek tükenen, kahrolan, hep başkaları için yaşayıp, fedakârlık eden insanların da bir öyküsü vardır...
Pandeminin içine aldığı kafes ortamında çoğu kez, hafızamda yer etmiş, asla silinmesi mümkün olmayan çocukluğumda yaşadıklarımı, çekilen sıkıntı, çile ve acıları düşünürüm...
O yıllarda sahip oldukları bir kaç parça tarla ve bir kaç koyundan ibaret olan mal varlığıyla çocuklarını muhannete muhtaç etmeden yetiştirmenin gayreti ile olağanüstü bir çaba sarf eden ana ve babamın zorlu koşullara karşı verdikleri amansız mücadeleyi hatırlarım...
Onların çocukları için olağanüstü bir fedakârlık yaptıklarını şimdi daha iyi anlıyorum...
Gelir yetersizdi ama önemli değildi...
Kendilerinden önce atalarının izlediği yol çizgisinde alın teri ile ilerliyorlardı...
Anadolu'nun ücra bir köyünde taşıdıkları ağır yükle birlikte, doğru ve yanlışı, içten gelen deprem uğultusuna benzer öfkeyi, mavi gökyüzünün dinginliğine benzer sessizliği gülümseyerek kabulleniyorlardı...
Yaşadıkları coğrafyada var olmanın amansız mücadelesi, bozkırın ortasında, kimi zaman gün boyu bir damla suya muhtaç kurumuş dudaklarda kendini gösteriyor, kimi zamanda  derin vadi ve sarp dağ yamaçlarında , rüzgarın hiddetine karşı koymaya çalışıyorlardı...
Kısacası zor yıllardı...
Ama tek bir şikayete yer vermeden...
Yılgınlığa düşmeden...
Pes etmeden...
Umudunu yitirmeden, kaygıya teslim olmadan...
Her ikisi de çocuklarının geleceğinin kendileri gibi zor koşullara mahkum olmaması için çaba içindeydi...
***
Haksızlıklara uğrasalar da kendileri bir diğerine karşı insafsızlık içine asla düşmediler...
Başardılar...
Onlara minnet borçluyuz...
Bizleri topluma yararlı birer evlat olarak yetiştirdikleri için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder