İnsan
sürekli değişen ve gelişen bir varlıktır denir.
Her
durumda öyle midir acaba?
Mağara
insanından bu yana yaşam biçimindeki değişime, eğitim kültür bilim ve teknoloji
alanında yaptıklarına bakıldığında hiç şüphesiz ki insanlık sürekli gelişim
gösteren bir canlıdır.
Sosyal
ve kültürel yaşamının dışında, ruhsal-duygusal ve cinsel yaşamında insan evladı
ne kadar değişmiş ve gelişmiştir?
İki
taşı birbirine sürterek ateşi bulan insanla, tekerleği icat eden insana, göçebe
hayatından rezidanslarda yaşam süren insana kadar, güvercinle ve dumanla
haberleşmeden, saniyeler içinde dünyanın öbür ucundaki tanıdıklarla
haberleşmeyi başaran insan arasında duygusal açıdan, ego kontrolü ve cinsel
açıdan nasıl bir gelişme olmuştur diye kendi kendime sorduğumda karşılaştığım
manzara, mağara adamıyla modern insan arasında çok da önemli bir fark olmadığı.
Mağara
insanı yaşamını sürdürebilmek için avcılık yapar. Avını yeni keşfettiği ateşte
pişirerek ailesini doyurur.
Avladıkları
hayvanın kürkünü de üşümemek için giyisi olarak değerlendirirler. Başka
şansları yoktur. Soğuktur ve henüz soba, kalorifer icat edilmemiştir.
Günümüz
modern insanı, hobi olsun diye avcılık yapar. Kürkü için hayvanları öldürür,
onları işler, göz alıcı kıyafetler haline getirip dudak uçuklatan fiyatlarla
bol paralı beylere kadınlara satar ki, onlar da kendileriyle gösteriş yapma
yarışındaki diğerlerine caka satabilsinler, sırtlarında kim bilir kaç ölü
hayvanın, kolu bacağı bedeni var diye düşünmeden. Bu bir gelişme olamaz.
Günümüzde
insan evladı doğayı katlediyor, ormanları ve içinde yaşayan binlerce irili
ufaklı hayvanı gözlerini kırpmadan öldürüyor. Amaç kendilerine lüks, modern bir
hayat sağlamak ve daha çok para kazanmaktır. Bu, insanlığın zaman içinde geliştiği
anlamına gelmez. Tam tersi doğal dengeyi bozarak bindikleri dalı kesen insan
evladının, asırlar önceki atalarına göre daha akıllı olmadığı anlamına gelir.
Çadırlarda
göçebe hayatı yaşayan insan, hayvanlarını dağda yaylada otlatarak, onların
yününden tüyünden derisinden sütünden faydalanır. Üretir satar ve sağladığı
kazançla ailesini geçindirir.
Ve
çocukları yalın ayak başı kabak, üç beş yaşından itibaren hayvanlarının peşinde
dere tepe çobanlık yaparak aileye katkı sağlarlar.
Modern
insanın biricik yavrucuğunun eli sıcak sudan soğuk suya değmemelidir. Anneler
babalar incinir, üzülür, parçalanırlar, aman evlatları hiçbir zorluk çekmesin,
kendi yuvalarını kurana kadar el el üstünde otursunlar diye.
Yüz
yıllardır bunca gelişip evrilen, bilim ve teknoloji alanında, kültür ve sanatta
akla hayale gelmeyen buluşlarla kendisine yeni ufuklar açan insan evladı ruhsal
(psikolojik), cinsel açıdan ne kadar ilerleme gösterebilmiştir acaba?
Dur
diyebilmiş midir mesela egosuna? Sanmıyorum. Tam tersi makamı yükseldikçe
şişmiş de şişmiştir pek çoğunun egosu.
Cinsel
yönden vahşi dürtülerine gem vurmayı öğrenebilmiş midir modern insan?
Yarı
çıplak yaşam süren kabilelerden daha mı azdır mesela kadını tepeden tırnağa
kapatan toplumlarda tecavüz?
Cebi
kabarık para babaları; bu kadar para sülaleme de yeter, ülkem insanı açlıktan
kırılıyor, paylaşmalıyım paramı, en azından yardım etmeliyim diyebilmekte
midir? Yoksa yolda belde gördüğü aciz zavallı yoksul insanlara burun kıvırıp
geçmekte midir? Günümüz insanı daha mı az bencildir atasına göre?
İnsan
öz benliğini geliştiremedikten sonra teknolojik ve diğer buluşlar ancak insanın
yaşamını kolaylaştırır. İnsanı insani duygularla donatmaz.
Ama
kendisini her konuda eğiterek, öğrendiklerini hayatında yol gösterici edinerek,
her durumdan gelişimi adına çıkarımlar sağlamayı başararak, sürekli gelişme,
evrilme çabası içinde olan gerçek modern insanlar hangi çağda yaşamış olurlarsa
olsunlar sıra dışıdırlar ve yaptıklarıyla fark edilirler.
nurten
y tartaç
( 2
Mart 2021 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder