İnsan var oluşundan bu yana, yaşamı için, bulunduğu
coğrafyada kusursuz bir ortamın hayali ile yaşadı. Özgürlüğü için verdiği mücadelesinde
karşısına çıkan engelleri aşmaya çalıştı.
Bir yandan var olanı korudu, diğer yandan kendi
doğrularını oluşturdu. Bu bağlamda kaybı da oldu, kazandığı da. Ötekileştirilmekten
ve mutsuzluktan kurtulmanın yollarını aradı. Kuşkusuz bu arayışta adaletin,
eşitliğin, insan haklarına saygının vazgeçilmez olduğu gerçeğini duyumsadı.
Lakin, gün geldi olması gereken hasletler bir tarafa
konuldu, unutuldu bir bakıma. İnsanların bunu yapmasının anlamsızlığını
yapanlar bir türlü kavrayamadı. Dediğim dedik anlayışı baskın geldi ne yazık
ki.
Bu
bağlamda, üçkağıtçıya, yalancıya, ahlaksıza, hırsıza, arsıza velhasıl kelam
kendisini her daim haklı, başkasını haksız görene karşı yaşam
zordur, mücadele gerektirir.
Bir
realpolitik var. Dünden bugüne değişmeyen
gerçekler, hala belli tezatlar var.
Bu
tezatları düzeltmek kolay değil.
Neyi
nasıl düzelteceksin, olumsuzluklar bertaraf edilmedikçe düzelmez.
Gerçekleri
görmek için günümüz dünyasında artık Webb teleskopu gerekiyor.
Kendisini
koşulların üzerinde gören kibre başvurmaktan çekinmiyor.
Algılaması
ve kafası böyle çalışıyor çünkü.
Hatalar
ile yüzleşmek diye bir düşünce yok.
Bize düşen,
geçmişten bugüne akan kesitte, dürüst insanlarla, ve ne yazık ki artık
yanımızda olmayan sevdiklerimizin anılarıyla vakit geçirmek.
Zamanı anlamsızlaştıran, yaşamın
döngüsünü yok edip, öğüten pandemi günlerinin ağır gölgesinde
katmanları belli, radikal yabancılık içinde zaman geçirmek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder