Memleketin
en önemli sorunu nedir diye sorulduğunda, verilecek cevap, muhatabın meşrebine
göre değişecektir. “Kürt sorunu”, “eğitim”,
“işsizlik”,
“dış
politika” diye ayrılanlar olacaktır.
Kürt Sorunu:
Kürt Sorunu:
Yaklaşık
otuz yıldır ülkenin Güneydoğu’sunda yaşayan insanlar terörden olumsuz
etkilenmişlerdir. Kürt sorunu denen şey ile terörü birbirinden ayırmak
lazımdır. Terör acımasızdır. Terörist acıdan nemalanır. Varlığı insanların varlığına
düşmandır.
Terör
örgütü elebaşı ile İmralı’da yapılmakta olan görüşmeler otuz senedir terör
nedeniyle büyük acılar çekmiş insanların vicdanlarını sızlatmaktadır. Terör
nedeniyle anasını, bacısını, babasını, oğlunu, eşini kaybetmiş; şehit
yakınlarının acıları; bu acıya sebep olanların muhatap alınmasıyla
katlanmaktadır.
“Silahları
susturun” talebi adım attırıcı bir taleptir. Bu talep
terörden zarar görmüş insanların yanı sıra terör belasının ne menem acımasız
olduğunu bilen insanlarında talebidir. Lakin terörün bitmesini istemeyen iç ve
dış güçler boş durmamakta, sorunun bertaraf edilmesi için yapılanları
baltalamak için çabalamaktadır.
“Kürt
sorunu” nda yeni bir “süreç” başlamış görünüyor. Başbakan
yardımcısı Bülent Arınç’ın deyimiyle “İmralı ile hükümet değil devlet görüşüyor!”
Medyadaki
beklentide PKK’nın silah bırakması, bir barış ortamına geçilmesi umudu var.
Fransa’da
biri PKK kurucusu üç terör örgütü üyesinin öldürülmesi, terörün devam etmesini
isteyen güçlerinde unutulmaması gerektiğini göstermektedir.
Emperyalizmin
klasik sloganı bellidir; “böl, parçala, yönet”.
Irak bu duruma en güzel örnektir.
Irak bu duruma en güzel örnektir.
Emperyalizme
yem olmamak için iç ve dış politikamızı Atatürk’ün iç ve dış politika
anlayışına uygun olarak yürütmemiz gerekir.
Eğitim Sorunu:
Diğer
yandan memleketin önemli sorunlarından biri de “eğitim” de yapılan
değişiklikler sonucu 4+4+4 olarak kademelendirilen eğitim sisteminde görülen aksaklıklardır.
Gelinen
noktada eğitimin 12 yıla çıkarılmasına rağmen; ortaokulun ardından öğrencilerin
açık liseye geçerek eğitime devam etmesini sağlayan düzenleme kapsamında
2012-2013 eğitim-öğretim yılının birinci döneminde toplamda 136 bin 115 öğrenci
örgün eğitimden ayrılıp okulu bırakmış durumda.
Bu daha
önce dile getirilen kız öğrencilerin evlere kapatılacağı endişesini akla
getiriyor.
Yine
mevcut uygulanmakta olan eğitim sistemine göre 8. Sınıftan sonra ortaokulu
bitiren öğrenciler 12 yıllık zorunlu eğitimin son 4 yılını örgün eğitim yerine
yaygın eğitim aracılığıyla da tamamlayabiliyor. Bunun anlamı; 8. Sınıftan sonra
zorunlu olmasına rağmen aileler tarafından örgün eğitime gönderilmeyen kız
çocukları eğitimlerini 9, 10, 11 ve 12. Sınıfları evde oturarak açık lise
aracılığıyla tamamlayabilecekler.
Ayrıca
yayınlanan “Milli Eğitim Bakanlığı Kılık-Kıyafet Yönetmeliği” ile getirilen,
okullarda “serbest kıyafet” giyme konusunda yaşananlar.
MEB’in
Kılık-Kıyafet Yönetmeliği ile ilgili tartışmalar sürerken bir gazetecinin
sorusuna 12 Aralık 2012 tarihinde Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer şu cevabı
vermiştir: “…Mevcut yönetmelik ile eski yönetmelik arasındaki temel yaklaşım şu;
eski yönetmelik yasakları esas alıyor, serbestlikler için birtakım istisnalar
belirliyordu. Bizim yönetmeliğimiz ise çok kısa bir yönetmelik. Serbestliği
esas alıyor ama birtakım belki güvenlik ve huzur için öngördüğümüz yasakları
istisna olarak belirliyor.”
Bakan bu
şekilde konuşuyor ama uygulamanın “zengin-fakir” ayrımını gözler önüne
sereceğini dile getirenlerin yanı sıra; okullarda “türban”ın dini içerikli
derslerin yanı sıra diğer derslerde de giyilebileceği; eşofmanla okula
gelinebileceği gibi durumlar gündemdeki yerini koruyor.
Kuran
dersine türbanla giren öğrencilerin diğer derslerde türbanını çıkarmak
istememesi durumunda ne yapılacağının bilinememesi söz konusu olabiliyor.
Nitekim 9
Ocak 2013 tarihli gazete haberlerine göre; özel okulların çoğunda, yöneticiler
de veliler de serbest kıyafet uygulamasını istemiyor.
Türkiye
Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, üye okullara bu konuda görüş
sorduklarını belirterek şunları söylüyor: “853 okula yazı gitti, 209’undan cevap
geldi. Bunlardan 3 tanesi ‘serbest kıyafet’ diyor, kalanı formadan yana. Bu
okulların yöneticileri ‘ Biz forma istiyoruz ama velimizin görüşünü de
soracağız, anket yapacağız’ dediler. Ben serbest kıyafetten yanaydım, ama beni
de ikna ettiler.”
Velilerin
ve eğitimcilerin formadan yana olmasının nedenleri var elbette.
Bunlardan
biri; zengin-fakir ayrımının görünür olması.
Bir
başkası; okula aidiyet duygusunun azalabileceği.
Büyük
okullarda güvenlik sorunu yaşanabileceği.
Velinin
cebinden daha çok para çıkması!
Velilerin
ergen çocuklarıyla evde kıyafet kavgası istememeleri.
İşsizlik Sorunu:
Ayrıca “işsizlik”
sorunu ve geçim sıkıntısının; cari açığın; küresel bazda ekonomileri dibe vuran
ya da dip seviyede olan ülkelerin getirdiği risk, ülkemiz ekonomisini de ister
istemez olumsuz etkileyecek; bir kriz durumunda yüz binlerce insan belki de
işini kaybedecektir.
Halihazırda
TUİK verilerine göre 2.5 milyon, İŞKUR’a göre 2.3 milyon insan işsizdir.
Devlet
kurumları arasında da işsizlik verileri birbirini tutmamaktadır.
İstanbul
Ekonomik araştırmalar Derneği (İEAD) tarafından hazırlanan “Hocaların Gözüyle 2013 Yılında
Türkiye Ekonomisi Araştırması”na göre, 2013 yılında Türkiye
ekonomisinin bekleyen en önemli sorun “cari açık ve işsizlik” olacak.
Umarım ki
tüm bu olumsuzluklar gerçekleşmez, ekonomi istendiği şekilde devam eder;
işsizlere iş, aşsızlara aş umudu olmaya devam eder.
Dış Politika Sorunu:
Dış
politikada yaşananlar ve Suriye konusu ise ayrı bir yazı konusu olabilecek
kadar kapsamlı bir konudur. Lakin Türkiye’nin dış politikadaki yaklaşımı
Mustafa Kemal’in “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesine uygun olmalıdır.
Komşularımızla
“Sıfır
Sorun” hedeflenirken yaşananların belirlenen sıfır sorun hedefiyle ne
kadar örtüştüğü ise daha uzun bir süre tartışılacağa benziyor.
Hocam, elinize sağlık. Tüm bu sorunların yanısıra bize özgü bir şey de insanların bu sorunlarla ilgilenmek istememesi, televizyonda izdivaç programı, abuksabuk dizilerle uyuması sorunu da var, çoğu insan "versinler doğuyu pkk'ya kurtulalım' gibi kolaya kaçıyorlar, bunların vatan,bayrak gibi ulusal değerlerden bir şey anladıkları yok, cehalet,ne olursa olsun işte evi geçinsin, makarnası, kömürü gelsin yeter...Osmanlı zamanından beri Kürt'leri batılı ülkeler kışkırtır ki, bölünelim, parçalanalım, Kürt halkında birazcık akıl olsaydı yıllardır aşiret adı altında onları sömüren ağalara karşı çıkarlardı. Kız çocukları eve kapatmak zaten akp zihniyetinin en büyük hedefi, ne kadar cahil, o kadar akp seçmeni!!!Anketler bile eğitim düzeyi düştükçe, akp'nin oylarının arttığını kanıtlıyor.
YanıtlaSilİç ve dış odaklar; emperyalist devletler, çıkar odakları...
SilUnutulmaması gereken bu dur...
Kısaca bu ülkede bir Kürt sorunu yok, Kürt'leri KULLANAN BATI (Amerika, İngiltere, Fransa, Yunanistan, Ermenistan vs.)ülkeleri var. Kürtler birazcık akıllı olsaydı kendilerini kullandırtmazdı ama CAHİL olduklarından, kolay gaza geldiklerinden, kolay kandırıldıklarından bu hale geldik, bunlar Osmanlı döneminde de ikidebir aynı ülkelerin gazına gelip isyan ederlermiş. Teröristlerle görüşmeye başlamak sizin de dediğiniz gibi asla sonuç vermez, tersine onları palazlandırır, şımartır, ellerine koz verir, bu işin sonu hüsran olur, teröriste onların anladığı dilden konuşulur, yok edilir. Bunu yapacak insan şu anda TBMM'de yok. Osman Pamukoğlu paşa, Erdal Sarızeybek albay gibi insanlar ancak bu işi bıçak gibi keser.
YanıtlaSilBinlerce insanın ölümüne sebep olanın yattığı İmralıya...
SilTekne hiç bir zaman kalkmayacaktı.
bu konu beni o kadar geriyor ki, üçüncü kez yorum yapıp kafanızı şişireceğim hocam, bu ülkede Kürt sorunu yok, bu ülkede vatan hainleri ile vatan severler arasında birbirini yok etme mücadelesi var....
YanıtlaSilKürtlerin bu ülkede "Cumhurbaşkanı", "bakan", "Milletvekili", "genel Müdür", "Memur", "İşçi"...vs. olduğu...
Silİstediği yerde, şehirde, mahallede, semtte, caddede, sokakta, parselde, arsada ev alabildiği...
İstediği işi istediği yerde açabildiği bir gerçektir.
Bu bağlamda...
Kürt sorunu yoktur.
Olmamıştır da.
Bütün sorunlarımızın altından batı- emparyalizm çıkıyor, buna katılıyorum ama batıyı suçlamıyorum. Çünkü "sen eşek olmasan kimse senin sırtına semer vuramaz" diye de bir söz var. Kısa oldu ama biliyorsunuz lafı dolandırmayı hiç sevmem:)
YanıtlaSilSözün özü...
SilTeşekkür ederim "asyayazar"...