Yazılarla,
şiirlerle, karikatürlerle, resimlerle yüzyıllardır insanoğluna anlatılmak
istenen şeyler var. İnsan gibi yaşamak, yoksulluğun ve yoksunluğun kader
olmadığı olmayacağı, erdemli olmanın önemi, insan hakları, adalet, özgürlük ve
en önemlisi de insanoğluna “insanlığını”
anlatmak.
Bir
yandan şiddetin yanlışlığını, diğer yandan barış ve kardeşliğin önemini…
Kültürün
ve eğitimin vazgeçilmezliğini…
Aydınlanma
öncesi ve sonrası Avrupa’sın da düşünürlerin işkence ve ölüm riskine karşı özgürlük
ve adalet meş'alesini yakmaya devam etmeleri, anlatmaları, yazılı metin olarak
bırakmaları…
Ama
anlayana, insanlığa yakışanı yapmaya çalışana…
21.
yüzyılın ilk çeyreğinde diz boyu sorunların sarmalında çaresizlik prangasını
atmaya çalışan bir gençlik var…
Heyecanı
ile duygusallığı ile gerginliği ve müziği ile…
Kültürü
ile felsefesi ve aklı ile.
Sen
bu gençliği okudukları kitaplara göre neden yargılıyorsun… Okudukları
kitapların yazarlarının ulusalcı olmaları seni neden rahatsız ediyor… Mustafa Kemal’i
rehber edinen bir gençlik demokrasinin, adaletin ve laikliğin yılmaz bekçisi
değil de nedir…
Sen
o gençliği küçümsemekle demokrasinin varlığını küçümsemiyor musun?
1950’li
yıllardan bu yana gençliğin sorunları enine boyuna ne zaman tartışıldı…
Gençliğin ne istediği ne zaman soruldu… Sorunlarına ne zaman çözüm arandı…
Gençlik yeterince okumuyorsa bunun sorumlusu kimlerdir…
1923
sonrası yapılan devrimlerin felsefi yanının yanı sıra sosyal ve kültürel
yaklaşımları çok partili rejime geçiş sonrasında gençliğe yeterince
anlatılabildi mi?
İnsanoğlunun
“insanlığını” bulmasında, sen o
insanoğluna hakaret ederek mi yardımcı olacaksın…
Gençliğin
ve yeni neslin senin ideolojine ram olmaları ve senin istediğin liboş, dönme,
entel takımının sözde yazılarını ve kitaplarını okuyarak yetişmeleri o
gençliğin istediğin gençlik olduğunu mu gösterecek…
Yani
senin istediğini yapan gençlik iyi yetişmiş bir gençlik… Demokrasi ve insan
haklarını, adalet ve laiklik anlayışını benimsemiş ancak sana ram olmayan gençlik
iyi yetişmemiş senin deyiminle “tembel,
kabız ve uyuşuk” bir gençlik öyle mi?
Gençliği
arka bahçe olarak görme alışkanlığından vazgeçin… Özgür düşünebilen ve özgürce
karar verebilen bir gençlik yetiştirmenin çarelerini arayın…
Tembel, uyuşuk ve kabız gençlik istedikleri için öyle olmayanların da kendilerini öyle sanmalarını istiyorlar. Birine sürekli sen şu`sun dersen o da kendini öyle sanmaya başlar.Bir çocuğa ne kadar çok sen yaramazsın dersen o çocuk yaramazlığı kimlik edinir kendine. Bundan sonra toplumun nereye kayacağı hakkında hiç bir fikrim yok:(
YanıtlaSilYorumunuza katılıyorum. Dün ile bugünü ve yaşananları, olan biteni iyi gözlemlemek geleceği iyi okumak demektir...Saygılar Asya Yazar.
SilÇok güzel özetlemişsiniz Öğretmenim.
YanıtlaSilyüreğinize sağlık.
Teşekkürler Siyah kuğu..
SilO kadar güzel bir tespit ki,kaleminize sağlık hocam..
YanıtlaSilTeşekkür ederim Kitap Cumhuriyetim...
SilGüzel yüreğinize sağlık
YanıtlaSilbeğendim...iyi geceler
Söylediklerinize yürekten katılıyorum hocam.Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun...
YanıtlaSilTeşekkür ederim...Sizinde Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun...
Sil