Şubat ayının ilk pazar gününün sabahı. Boğucu bir
öksürük ve durmak bilmeksizin devam eden terin soğuk etkisiyle uyandım. Yatakta
zorla doğrulup salona geçtim. Dışarıda kasvetli ve gri bir hava.
Ana caddede soğuğa rağmen bir yerlere gitmekte
olan insan seli.
Sakin ve kederli halime karşın, sokaklar her zaman
canlı.
Aynı havayı soluyan, sanırsın aynaların içinde
paramparça olan iki farklı yaşamın ve anlayışın bir yansıması sokaklar.
Gazete ve televizyonlarda yer bulan ve bulamayan olayların,
insanı olumsuz etkilemesi kaçınılmaz oluyor.
Yaşanan olumsuzlukları görünce nedir bu hırs, bu
sorunlu yaşam anlayışı, sorunsuzca yaşamak varken bu kavga niye diye düşünüyor
insan.
Oysa ki insan her daim hırstan, sığ kavgadan uzak
durmalı.
İnsan olmanın sorumluluğuyla nasıl davranması
gerektiğini bilmeli.
Kişiler "bencillik" girdabından,
düşüncesinden uzak durmalı.
Kendisini toplum için geliştirmeli.
Rant anlayışından, çıkarcılık ve adam
kayırmacılıktan, ötekileştirme anlayışından kimseye bir fayda yok.
...
Ara ara ciğerimi sökercesine öksürük devam ediyor.
Eşimin "rengin beyazladı" demesine
karşılık "bir şeyim yok,
iyiyim..." diye cevap veriyorum. Eşimin telaşı devam ediyor.. Ihlamur kaynatıyor.
Evdeki soğuk algınlığı ilaçlarından getiriyor.
Eh ne yapalım.
Şubat yine şaşırtmadı.
Her zamanki gibi şubat yine şubatlığını yaptı.
...
Ocak ayında oğlumun askerliği nedeniyle iki kez
Çanakkale'ye gitmiş, her gidişimizde de Gelibolu Yarımadasında yer alan
Çanakkale muharebelerinin geçtiği yerleri, ve şehitlikleri, abideyi ziyaret
etmiştim.
Gelibolu Yarımadasının aman vermez, Ege'nin soğuk
etkisini getiren rüzgarından etkilenmiştim.
Sonrasında İstanbul trafiğinin, tıka basa insan
dolu toplu taşım araçlarının bunaltıcılığında yaptığım bir kaç ziyaret ve
yorgunluk, öksürüğün ve ateşin kaçınılmazlığını getirmişti.
...
Ötekileştirmemeli bir insan diğerini. Huzur içinde
yan yana yaşamasını bilmeli. Huzursuzluğun ne ona ne buna kimseye bir faydası
yok.
Sahip olunan nitelikler doğru yöne yönlendirilmeli
ki toplumda kabul görsün.
Yeniliklere, geleceğe, doğruya yönelik fikir
bütünlüğü ve çabası olmalı.
Kabul gören yaklaşımlar insanın kimliğini,
düşüncesini etkiler.
Toplumun gelişmesine, yönlenmesine, bilgilenmesine
katkıda bulunmalı, sen ne yaptın, katkın var mı ikileminden uzak durulmalı,
kendi katkısını toplumun geleceği ve iyiliği için devam ettirmeli.
Kısacası insan olmanın erdemi ile hareket etmeli.
hırs konusunda katılıyorum...Çok haklısın
YanıtlaSilHırs toplumu ileriye götüren bir davranış değil, aksine çıkarcılık ve bencilliktir. Çıkarcılık ve bencillik de yerinde saymanın göstergesidir.
Silİnsanlar arasında bir sıkıntı, gerginlik, stres, bencillik hakim. Bunun sonucunda da güvensiz mutsuz insanların yaşadığı bir toplum oluverdik. Kimse kimseye güvenmiyor, kimse kimseye yardım etmek istemiyor, kimse kimseye sevgi duymuyor. Biri "canım" diyecek olsa canın çıksın diyebilecek düzeydeyiz. Basında sosyal medyada okuyoruz duyuyoruz yaşananlar insanı hayattan koparıyor. İnsana, insanın hayvana, insanın doğaya yaptıklarını görünce; "insan olmanın gereği bu mu?" diye soruyorum çok zaman. Hüseyin Hocam gerekeni öyle güzel ifade etmişsiniz ki, anlayan kim? Size geçmiş olsun diyor, sağlık ve esenlikler diliyorum.
YanıtlaSil"İnsanlar arasında bir sıkıntı, gerginlik,stres, bencillik hakim."
SilGelinen noktada durum kısaca bu söylediğinizden başka bir şey değil.
Lakin, ne oldu da toplum,
dolayısıyla bireyler bu sıkıntılı
stresli,
güvensiz
mutsuz
ortama geldi?
Bu sorunun cevabının verilmesi,
bireyleri içinde bulundukları durumdan
huzurlu, rahat, stressiz,
sıkıntısız yaşam koşullarına geri döndürmenin ilk adımı olacaktır.
Bu, sosyoloğların ve
toplum pisikolojisi ile uğraşan bilim insanlarının
cevaplaması gereken bir soru.
Bireyler adı konmamış bir sendrom yaşıyorlar.
Kalabalık alanlarda bunu gözlemlemek çok da zor değil.
Bu durumun aşılması gerektiğine inanıyorum.
Değindiğini gibi "insanın insana, insanın hayvana, insanın doğaya yaptıkları" bencillikten, çıkarcılıktan, günü kurtarma anlayışından başka bir şey değil.
Sevgi ve saygı ortamının kaybolduğu her yerde benzer durumların yaşandığını tarihi olaylar incelendiğinde görülecektir.
İnsanlık tarihten de ders almayı bırakmış görünüyor.
İyi dileklerine teşekkür ederim saygıdeğer Hanife Hanım kardeşim.
Selam ve saygılar.