Eskiden yoksula yardım edilir, halı hatırı
sorulurdu.
21.yüzyılın
ilk çeyreğinde, paranın hükmü geçiyor.
Paran
varsa adamsın, yoksa Nasrettin Hoca'nın kürksüz halisin.
Ol hikaye
derki;
(Hoca bir gün kaftanını giymeden bir davete gider. Kimse
ilgilenmez. Hoca dönüp kaftanını giyip gider. Bu sefer herkes hocayı buyur
eder.)
O gün
öyle de bugün farklı mı. Elbette ki hayır demek zorundayız.
Yaşananlara
bakıldığında fark görmek olanağı yok da ondan.
Dün ne
idiyse bugün kat kat fazlası var.
Durum bu.
Geçelim,
İnsanlığın
geleceği parada değil oysa ki.
İnsanlığın
geleceği, huzurda, eşit paylaşımda, aç açıkta kimsenin kalmamasında, doğaya
sahip çıkılmasında.
Geçmiş
neden aranıyor.
Çünkü,
Doğa bu
kadar tahrip edilmemişti.
Her şey
çoğunlukla doğal hali ile vardı.
Bizler
bozduk o düzeni.
Beton
yığınları arasında nefes almaya çalışıyoruz.
Her gün
hastaneler dolup taşıyor.
Söylenecek
çok şey var,
Lakin,
"Söylesem kar etmiyor, söylemesem gönül razı değil " diyen
erenler de yok artık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder