Afrika’nın doğusunda korsan ve teröristlerin hüküm sürdüğü Somali yıkıntı içinde. Başkent Mogadişu’nun Cadde ve sokakları doksanlı yıllarda başlayan ve insanları kargaşaya sürükleyen çarpışma ortamında yanmış, yıkılmış ve harap olmuş binalarla dolu.
“Baharat Ülkesi” olarak bilinen Somali yüzyıllarca diğer ülkelerin işgaline uğradı. Galyalılar 750 tarihinde Somali’yi işgal etti. Kuzey kıyıları bir süre Osmanlı egemenliğinde kaldı. Sömürge hareketlerine maruz kalan ülke önce İngilizlerin ve sonrasında İtalyanların eline geçti. 1949 yılında bağımsızlığına kavuşan Somali’de 1969 yılında askeri ve polis gücünün Muhammed Siad Barre başkanlığında yaptığı darbe ile meclis dağıtıldı.
Muhammed Siad Barre iç karışıklıklar devam ederken 1979 yılında yeni anayasayı yürürlüğe koydu. Barre devlet başkanlığına seçildi. İç karışıklıklar yıllarca devam etti. Muhalifler yaşamlarını yitirdi. Diktatörlük doğasına uygun olanı yaptı. Faşist uygulamalarla binlerce insan baskıya maruz kaldı. Sonuçta Barre 1991 yılında devrildi. Diktatörün devrilmesi ile ülke onlarca sürecek bir kargaşa ortamına sürüklendi.
Somali bugünlerde dünya kamuoyunun dikkatini çeken açlık ve kıtlık ile yine gündemde.
Birleşmiş Milletler “insani operasyonlar” bölüm başkanı Valeria Amos önlem alınmazsa açlığın geniş bir bölgeye yayılacağını söylüyor. Bugüne kadar onbinlerce insanın yaşamını yitirdiği, yüzbinlercesininde açlık tehlikesi altında olduğu biliniyor.
Tarihinde çeşitli sorunlarla boğuşan ülkede yaşananlar tam bir insanlık dramı. Bu dramın en büyük kahramanları ise çocuklar. Halk ne yapacağını, nereye gideceğini bilemiyor. Açlık ve susuzluğun pençesinde çıkış yolu arıyor. Bir kısmı komşu ülke Kenya’ya son bir umutla sığınmış. Kuraklık sonucu her şeylerini kaybetmişler. Televizyon ekranlarında yaşanan bu dramı seyrediyoruz. İnsanın yüreği burkuluyor.
Değişik coğrafyalarda işgal ettikleri ülkelerde insanların kafalarına bomba yağdıran, dünya jandarmalığına soyunan ülkelerin kılı kıpırdamıyor. Savaş ve ölüm makinelerine devasa boyutta kaynak ayıranlar Somali’de yaşanan drama seyirciler.
Ülkenin kaynakları fırsatçılar tarafından yağmalanıyor. Elde edilen kaynaklar Mogadişu limanına oradan da alıcı ülkelere gönderiliyor. Fotoğraf karelerinde ise ellerinde kâselerle yiyecek dağıtım merkezlerinin önünde uzun kuyruklar oluşturan ve bir kap yemek için saatlerce bekleyen çocuklar var.
Kuru gıda dağıtılmıyor. Yağmacıların hedefi olmamak için sulu yemek dağıtılıyor. Yağmacıların çoğunluğu Somalili. Halk bir yandan kuraklık diğer yandan terör olayları kıskacında yaşam mücadelesi veriyor. En çok etkilenenler ise çocuklar. Rakamlar ise gerçekten ürkütücü. Doksan günde tam 29 bin çocuk yaşamını kaybetmiş.
Somalili çocuklar geleceğe umutla bakmak istiyor. Fotoğraf karelerine yansıyan yüzlerinde umutlu bir bekleyiş var. Geniş bir alana yayılmış derme çatma çadırlar ve çaresizlik insan belleğinde iz bırakıyor.
Yüzyıllarca işgal ve sömürge kıskacında kurtulamayan Somali, bağımsızlığına kavuşup kendi olanakları ile halkının geleceğine yön verme çabasında iken 1969 yılında Muhammed Siad Barre’ nin hışmına uğruyor. Ne meclis, ne demokrasi, ne insan hakları, ne de bağımsız yargı ve güvenlik güçleri var. Hapsi Barre’nin emrinde. Tek adam yönetimi işte böyle bir şey. İnsan yaşamını, onurunu hiçe sayar. Baskı gücü oluşturulur. Muhalifler acımasızca ve çeşitli yöntemlerle susturulur.
Sesini çıkarmak isteyenlerin kafalarında birbiri peşi sıra coplar patlar. Vahşice saldırılır. Yaşamını yitirenler umursanmaz. Kimsesiz ve ücra bir mezardadır artık onlar.
Dün diktatöre karşı direnenler bugün açlık ve sefalete karşı direnmektedir. Karakter olarak inatçı, direngen ve onuruna düşkündürler.
Somali topraklarının büyük bir bölümü kurak. Bu toprakların kendilerine sunduğu az miktardaki yeşillik ve su için yüzyıllarca birbirleri ile yarış halinde oldular.
1960’lı yıllarda sömürgeci güçlerin ülkeden ayrılmasının ardından milliyetçilik akımına kapılan Somali’ler sömürge döneminde güçlenen aşiretlerin direnci ile karşılaştılar. Bu dönemde iş başına gelen Barre böl ve yönet politikası ile aşiretler arasında var olan gerginliği daha da artırdı. ABD ve Sovyetler bu dönemde Somali’de güç kazanmaya çalıştılar. Yani bir bakıma emperyalist güçlerde ülkede boş durmadı.
Gelinen noktada emperyalistlerin, sömürgecilerin ve diktatörlerin rolü çok büyük. Bir toplum kendi geleceğine sahip çıkmaz, olan bitenleri umursamaz ve kulağını tıkar, gözlerini kapatırsa yaşanacak olumsuzluklar, yoksulluklar kaçınılmaz olur.
Çıkarcılar, iş bitiriciler, yalakalar, dönekler, yalancılar, üçkâğıtçılar ise her dönemde olduğu gibi yine karakterlerine uygun davranmaya devam ediyorlar. Halkın açlığı, sefaleti onların umurunda bile değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder