İnsanlık tarihi kendi özgürlük mücadelesine ihanet
edenlerin, zalimlerin, sömürülenlerin, hayatta kalmak için zulümle, yoksullukla
ve açlıkla savaşanların öyküleriyle doludur.
Kara Afrika'nın savanalarından, Güney Amerika'nın Rio
de Plata'sına; Sibirya tundrasından Orta Asya kırsalına, Uzakdoğu'nun dağlık ve
ormanlık alanlarına; kısacası kuzeyden güneye insan izinin olduğu her yerde
insanın insana yaptığı zulüm vardır.
Sadece ülkeler, geleneksel değerler, kültürler
farklı.
Baskıya, zulme karşı direnenlerin yaşam mücadelesi
hep aynı.
Baskı ve zulme saniye saniye, dakika dakika, gün be
gün maruz kalanların önemli bir bölümü savunmasız ve çaresiz kadınlar ve
çocuklardır.
Bunun en son örneğini Işid denen sözde örgütün Irak
ve Suriye'de yaptıklarından görüyoruz. Binlerce insan örgütün katliamlarından
kurtulmak için çoluk çocuk, kadın yaşlı, genç demeden yanlarına alabildikleri
su ve yiyeceklerle yalınayak yüzlerce kilometre yol yürüyerek önce Şengal
Dağı'na oradan da bir kısmı Türkiye'ye geldi. Bir kısmı Kuzey Irak Kürt
Bölgesi'ne sığındı. Açlık ve susuzlukla baş etmeye çalışarak.
21.Yüzyılın ilk çeyreği insanlık dramına sahne
oluyor. 20.Yüzyılda savaşların, 18.Yüzyılda veba salgınının aldığı canlar bir
tarafa bırakılacak olursa son zamanlarda yaşanan katliamlar ve yöntemleri dudak
uçuklatıcı.
Soykırıma varan katliamlar, zorla din değiştirme, ve
zulüm dünya kamuoyunun gözü önünde yaşanmakta.
Libya, Mısır, Tunus, Somali, Sudan ve benzeri
ülkelerde yaşananlara müdahale eden emperyalist ülkeler Irak ve Suriye'de
yaşanan katliamları aylardır izlemekle yetiniyorlar.
Emperyalizmin değişmez taktiği "Böl parçala
yönet" sinsice uygulanıyor.
Savaş baronları kan ve baruttan nemalanıyor.
Bölgenin yer altı maden kaynakları ve petrolü
kimilerinin ellerini ovuşturmalarına neden oluyor.
Işid denen örgüte silah ve mühimmat sağlayan, para
yardımında bulunanlar yapılan bu zulume destek vermeyi bırakmalıdır.
Katliamdan kaçan insanları bekleyen yoksulluktur,
açlıktır, zor yaşam koşullarıdır.
Özellikle kadınları ve kız çocuklarını bekleyen
kader ise küçük yaşta evlendirilmek, kuma gitmek, istenmeyen evliliklere
zorlanmak ya da kadın tacirlerinin eline düşmek, taciz ve tecavüzlere maruz
kalmaktır ne yazık ki.
Diğer yandan köle pazarında servet avcılığı devam
etmekte, dünya genelinde yaklaşık 20.9 milyon insan yoksulluk ve göç gibi
nedenlerle yerlerinden yurtlarından, ailelerinden, evlerinden uzakta zorla çalıştırılmakta.
Süregelen iç savaşlar, anlaşmazlıklar, yoksulluk;
kısacası ekonomik, sosyal ve politik
nedenlerle bir başka ülkeye kaçak olarak girmeye çalışanların maruz
kaldıkları şiddeti, kandırılmayı ve hayatlarını kaybetmeyi göze alarak yola
çıkmaları ne denli çaresizlik içinde olduklarının bir göstergesidir.
Zorla çalıştırılan insanların 9.1 milyonu
göçmenlerden oluşuyor. Yetişkinler ve çocuklar kölelik benzeri şartlarda zorla
çalıştırılarak, milyonlarca dolar haksız kazanç elde ediliyor.
Savaşlar, sosyal sebepler, ekonomik ve politik nedenlerle
göç edenlerin, bir başka ülkeye iltica için yollara düşenlerin sıkıntıları
elbette gittikleri yerlerde de devam etmektedir. Zor şartlarda, derme çatma
binalarda, bir arada kalarak varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Neresinden bakılırsa bakılsın yoksullukla boğuşan,
çaresizliğine çare arayanların hayatlarını devam ettirmeleri için çare
olunacağına katledilmeleri ya da ölüme sürüklenmelerine tanık oluyor dünya.
Maalesef dünyanın hali aynen yazdığınız gibi hocam. Bu işid'i dünyanın başına her zamanki gibi ABD bela etti. Beslediler, palazladılar, kamyonetler, silahlar verdiler, vaktiyle aynısını El Kaide'ye yapmışlardı zaten bu da onun yan ürünü. Saygılar.
YanıtlaSilABD zaten dünyanın jandarmalığına soyunan bir devlet. Bir yandan ışid ile mücadele edecek diğer yandan Suriye'yi kana bulayan öso'ya destek verecek. abd'ye güvenen yok ki. Dediğin gibi Sovyetlere karşı besleyip büyüttüğü Taliban ile başa çıkmaya çalışıyor. Ortadoğu halklarının da başına gelen aynı.
YanıtlaSilBu yazdıklarınızdan şunu anlıyoruz; (Gücü elinde bulunduranların dünyasında yaşıyoruz.) Güce sahip olan insanlar bir şekilde,insanları ve toplumları kendilerine köle yapıyor ve onlara eziyet ve işkence yapıyorlar. Buna direnenleri ise yok ediyorlar. GÜCE SAHİP OLMANIN TADIdır bu aslında. İnsanlar,o gücün tadına vardı mı bir daha bırakamıyor ve çoğuda yoldan çıkıyor ve yukarıda gücü olmayan masum insanların yaşadıkları dramların oluşmasına neden oluyor. Binlerce hatta milyonlarca insan bu nedenle sefalet içinde yaşıyor ve sonrada öldürülüyor yada hayatını kaybediyor. Çok acı bir durum..
YanıtlaSilYazdıklarınız yaşananların özeti. Yorumunuza katılıyorum. Selam ve saygılar.
Sil