Kış gündönümünün soğuk günleri
yaşanmakta. Doğa yaban yaşamınındır artık. Afgan Çölü’nün sert yaşam
koşullarında gri tepelerin derin vadilerinde hayatlarını devam ettirmeye
çalışır insanlar. Soğuk ve yoksulluk iliklerine kadar işler Afganların. Coğrafya
acımazsızdır. Himalaya dağlarının uzantısı olan Hindikuş Dağları ile kuzeydeki
Pamir Dağları üzerinde kar ve sis eksik olmaz.
Zor coğrafyanın zor yaşam koşulları
kadınları vurur en çok burada. Küçük yaşta evlendirilen “çocuk gelin”
konumundadır çoğu. Genç olmalarına karşın yaşlı insanların sezgisine
sahiptirler. Afgan savaşlarının ve Taliban yönetiminin uygulamalarının sonucu
en fazla ezilen de kadınlar olmuştur.
Taliban yönetimden uzaklaşmış, Molla
Ömer kayıplara karışmıştır lakin uygulamaları ve zihniyetleri Afgan toplumunda
değişmeden devam etmektedir. Burada evlilik ticari bir anlaşmaya da
benzetilebilir. Bu düşüncemi neden bu şekilde söylüyorum çünkü orada yaşanan
olaylar bu yargıya varmamıza neden oluyor. Evlilik kurumuna yakışmayan
durumları gördükçe insan şaşırıyor.
Afgan kızı 12 yaşındaki Seher Gül’ün
yaşadığı dram insanı şok ediyor. O bir çocuk gelin. 12 Yaşındaki Seher Gül
Afganistan’ın kuzeyinde bulunan Baglan vilayetinde 30 yaşındaki Ghulam Sakhi
isimli bir kişiyle 5 bin dolar karşılığında evlendirilir. Seher Sakhi'nin
tecavüzüne uğrar, dayak yer. Görmediği işkence yoktur. Fuhuşu reddettiği için
eşinin ailesinden işkence görür. Çünkü eşinin ailesi onu fuhuşa zorlar. Seher
kabul etmez. Seher Gül tam altı ay boyunca evin bodrumunda bir tuvalete kapatılır.
Tırnakları sökülür. Kızgın demirle dağlanır. Parmakları kırılır. Altı ay
boyunca sadece yiyebileceği kadar yiyecek ve su verilir. Hücrededir sanırsın. Sanırsın azılı
bir katile bunlar yapılıyor. Gerçi insana yapılmaması gereken davranıştır bu
yapılanlar. Aklın ve mantığın almayacağı bir durum. Hangi vicdan bu işkenceye
razı olur. Hangi insan bunu yapar anlaşılır şey değil. Aileyi buna iten nasıl
bir duygu ve bakış açısıdır anlamak mümkün değil.
O günden sonra başlar kâbus dolu
günler. Gördüğü işkenceler sonrası ölmek üzere iken amcasının ihbarı üzerine,
polis tarafından yapılan bir operasyonla kurtarılır. Çekilen resimlerde
yüzündeki işkence izleri görülmektedir. Afgan doktorlar tedavisi için
Hindistan’a gönderilmesi kararını alırlar. Çünkü Afganistan’da tedavi için
yeterli olanak ve donanım yoktur.
Seher Gül’ün eşi ve kayınpederi firar
eder. Kocasının kız kardeşi ve
kayınvalidesi gözaltına alınır. Afganistan’da bu olay ne ilktir ne de son
olacaktır. Sorumluların nadiren adalet önüne çıkarıldığı düşünüldüğünde aksini
düşünmek doğru değildir.
Afganistan, Hindistan, Yemen, Pakistan
gibi çeşitli toplumlarda kadınların kendi eşlerini seçme hakkı saçmalık ve
ahmaklık olarak görülmektedir. Evlilikte sevgiye, bireysel tercihe ve kişisel
iradeye yer yoktur. Sağlam bir evliliğin iki kişinin anlaşması ile değil iki
ailenin anlaşması ile mümkün olacağı düşünülmektedir.
Alın size sağlam bir evlilik örneği.
Seher Gül olayı!
Çocuk yaşta denilecek gelinlerin kendi
iradeleri ve istekleri doğrultusunda bir başkası ile evlendirilmelerinin
sonucunda görülen Seher Gül olayı benzeri durumlar irdelendiğinde asıl
saçmalığın ve ahmaklığın ne olduğu ortaya çıkmaktadır.
Burada Taliban ve benzeri zihniyetin
kadına bakış açısını irdelemeye gerek yok. Durumu herkes biliyor. Taliban’da,
Afganlı siyaset ve devlet adamları da, batı toplumları da biliyor. Bamyandaki
kayalara oyulmuş buda heykelinden hıncını çıkarmaya çalışan ve heykelleri
havaya uçurup darmadağın eden zihniyetten kadına şefkatle yaklaşmasını beklemek
iyimserlik olacaktır.
Afgan toplumunda durum bu da Türkiye’de
kimi yerlerde farklı mı?
Töre, Berdel, aile Meclisi, çocuk
gelinler derken ülkemizde yaşananların da kabul edilmesi olası değildir.
Ağrı’nın Eleşkirt ilçesi Cihanbeyli
Köyü’nde kurtların kaçırdığı iddia edilen kadın, dört gün sonra babasının
evinde bulunuyor. Koca dayağından bıkan 15 yıllık evli kadın S.A. ilginç bir
plan uyguluyor. Üç ay boyunca kestiği kümes hayvanlarının kanını biriktiriyor.
Kaçacağı gün biriktirdiği kanı yere ve elbiselerinin üzerine döküyor.
Elbiselerini parçalayıp evin bahçesinde çeşitli yerlere bırakıyor. Saçını kesip
elbise parçalarının yanına bırakıyor ve kurt saldırısı izlenimi veriyor.
S.A. bunu neden yapıyor?
On beş yıldır eşinden gördüğü şiddet
nedeni ile yapıyor. Dayanacak gücü kalmamıştır. Tek çıkar yol olarak bu planını
uygulamayı görmüştür.
Kadına dayak atan, yerde sürükleyen,
söz ve yaşam hakkı vermeyen, tercih hakkı vermeyen bir zihniyetten ne beklenir?
Afganlı Seher Gül eşinin ailesinden
işkence görmüş ölmek üzere iken kurtarılmıştır. S.A on beş yıl eşinden dayak
yemiş canını kurtarmanın yolunu kurt saldırısı izlenimi veren bir planda
görmüştür.
Her iki olayda da kadına yapılan şiddet
ve acımasızlık söz konusudur.
Yirmibirinci yüzyılın ilk çeyreğinde
farklı toplumlarda benzer olayların yaşanması ilginç değil midir?
Bu durumda hukukun üstünlüğü, adalet
anlayışı, insan hak ve özgürlükleri, kadın hakları, çocuk hakları ve sözleşmeleri
ne işe yarıyor?