Yaşam iki yıl öncesi
gibi değil artık. Pandemi insanların kabusu olmaya devam ediyor.
Tıpkı aç karnına
sigaradan alnına bir nefesin, sonrasında bir yumruk gibi inecek ağırlığı gibi.
İnsanlık bu durumda artık. Kendimiz dışında her şeyin
peşinde koşmaya devam ediyoruz. Doğaya verdiğimiz geri dönülmesi zor
tahribatlar sonucu açlık, hastalıklar, doğal afetler pandemiyle yarışıyor.
Başımı camdan uzatıp
gökyüzüne bakıyorum bir süre.
Uzaklarda bir kuş sürüsü kanat çırpıyor
özgürce.
Kim bilir belki de gün
geçtikçe yok olan yaşam
alanlarına bakıyorlar kanat sesleri arasında. Belki de büyük bir keyif
alıyorlardır kanat çırpmaktan.
Yol kenarlarında,
kaldırımlarda akan insan seli.
Koşuşturuyorlar acele ile.
Kendi dünyamızda kendimize yabancı, günlük yaşamın kıskacında savrulup
duruyoruz.
Belli ki gün bitmeden işlerini tamamlamanın
aceleciliği var üzerlerinde.
Oysaki gün henüz daha yeni başlıyor.
Simitçiler tezgâhlarını
çoktan açmışlar.
Açlığını
bastırmanın en kolay ve ucuz yolu simit almak.
Simitçi tezgâhlarının
etrafı hiç boş kalmıyor.
Eski ve yıpranmış
giysilerle kaldırımlarda ilerleyenlerin çoğunun elinde birer simit
var.
Sıcak çorba tüten
lokantalar müşteri bekliyor.
Güneşin
fazlaca etkili olmadığı bir kasım günü sokaklarda durum bu.
Duraklarda otobüs,
minibüs bekleyen bir grup insan hiç de eksik değil gün boyu.
Tarifsiz düşüncelere
kapılıyorum.
Annelerinin elinden
tutmuş çocukları düşünüyorum.
Düşündükçe,
yaşananları gördükçe çocukların geleceğinin
nasıl biçimleneceğini anlamak kolaylaşıyor.
Merhabalar.
YanıtlaSilTeneffüs ettiğimiz havayı zehirliyoruz, ormanları yakıyoruz, denizlerimizi çöplük ve pislik yuvası yaptık. İşte dünyanın hali bu. Gelecek nesile yaşanılır bir alan değil, adeta bir çöp yığını ve pislik bırakıyoruz. Bu durumdan utanmamız lazım.
Çocuklarımız sokaklarda oynayarak hayata hazırlanmaları gerekirken, dört duvar arsaında ellerinde cep telefonu, tablet vs. ile günlerini geçiriyorlar. Arkadaşlığı, dostluğu, kardeşliği öğrenmeden bir robot gibi yetişiyorlar.
Gelecek nesilin işi zor. Bizler onlara bakarak çok iyi bir ortamda yetiştik ve büyüdük. Çocuklarımız bizler kadar şanslı değiller. Ben öyle görüyorum. Allah yardımcıları olsun.
Geriye kalan manzarayı tasvir etmek o kadar zor ve acı ki, insanın ne gönlü, ne de vicdanı razı olmuyor. Ancak gerçek de budur. Gerçeklerden de kaçınılmıyor.
Paylaşım için kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Bey,
SilYetişmekte olan gençlerimizin içinde bulundukları teknolojiye yenik düşen durumlarını çok güzel açıklamışsınız.
Son iki sene de "pandemi" nedeni ile evlerin izbe köşelerine mahkum olan çocuklarımızın bu durumuna da ne yazık ki doğayı tahrip eden, pandemiyi serseri mayın gibi etrafa pervasızca yayanların suçudur.
Selam ve saygılar