20 Haziran 2024 Perşembe

KAR YAĞIYORDU YÜREĞİME---3


 

Huzursuzdu, gülümsediği anlarda bile keder izleri vardı. Anacığının mahzun bakışları, küçük kardeşi hayalinde belirmese, sılayı elinin tersiyle iter pek de sorun etmezdi kim bilir. Arada bir nerden öğrendiğini hatırlamadığı sözcükleri mırıldanırdı:

“Sıla bir lokma ekmek, bir yudum su

Ve anamın gözlerinde dönmeyişimin korkusu”

Yakup yakın çevrede çalışıyordu o sıralarda. Şevket de işe gidip geliyordu. Lakin Şevket evlenince arsanın bir kenarına yaptığı eve taşınmıştı. Özlem ve Yakup hala Yakup’un baba evinde birlikte kalıyordu. Özlem de geniş arsanın bir kenarına bir göz dam yapmasını ve ayrı oturmalarını istiyordu Yakup’tan. Lakin kime diyorsun. Yakup’un aldırdığı bile yoktu. Özlem evde fazla sorun çıkmasın diye üsteleyemiyor, içine atıyor çoğunlukla susuyordu. Genç yaşta dönülmez ufkun arkasında kaybolup gitmişti Özlem. Tek başına ne yapabilirdi. Hayatın onca zorluğu karşısında çaresizdi.

İşinin olmadığı anlarda Özlem yan bahçede eğreti gecekondunun önünde duran genç kızlarla konuşmak istiyordu. Kirpikleri yanaklarına düşmüş, suratları kırmızı, eski giysili çocuklarda onunla konuşmanın telaşındalar. İçlerinden biri akıllı sözlerle budala insanları taklit ediyordu. Bedenleri cılızdı. Seviyordu onların bu halini Özlem. Babaları işçi, yoksul çocuklar da olsalar. Üstleri eski ve yırtık da olsa Özlemin içindeki çocukluğu hatırlatıyor onlar. Lakin Zehra kadın onu bahçe kenarında komşu gecekondunun çocuklarıyla konuşur görünce çok kızıyor, elinden tuttuğu gibi eve sokuyordu. Kendisine arkadaş arıyorsa kendisi ne güne duruyor, kendisiyle konuşsun. Bu durumda ne yapabilirdi Özlem, düş kurmak, hayale dalmaktan başka?

Aradan geçen günlere rağmen yeni evine alışmakta zorluk çekiyordu. Zehra kadının peşi sıra dolaşmasından usanmıştı. Yaşadığı evde bir başkasının buyruğu altında yaşamak ona zor geliyordu. Anacığı böyle miydi ya. Evde yapılacak işler konusunda kendi kararını vermeye alışmıştı. Şimdi ise bahçeye çıkmasına bile razı değillerdi. Komşu evin çocuklarıyla konuşması bile yasaklanıyordu. Tükenip bitmeyen bu durum karşısında akşam eve gelen Yakup’a olan biteni anlatıyor, Yakup ise tek kelime etmiyordu, ya da edemiyordu garip bir şekilde.

Huzursuzdu. Geceleri uyuyamıyor, yüzü tarifsiz acılarla kırışıyordu. Eşine kaç kez söylemişti. Arsanın bir köşesine bir göz dam yapalım, ayrı oturalım diye. Lakin dinleyen kim. Yakup babasının ve ağabeyi Şevket’in emri altında yaşıyordu. Bunu iyice anlamıştı. Anlamıştı da bu durumu bir türlü kabul edemiyordu. Yakup’un kazancını elinden almaya alışmışlardı. Ayrı bir göz dam ev yapılmasına razı gelirler miydi hiç.

Yanağından aşağı süzülen gözyaşlarını mendiliyle silerken düşünüyordu. Bir yandan da ağladığını kimselerin görmesini istemiyordu. Özellikle de Zehra kadının onu ıslak mendili elinde görmesini hiç istemiyordu. Kendisini babasından istedikleri zaman Zehra kadın:

“Meryem bacı! Kızını hiç merak etme. Senden sonra ikinci anası ben olacağım” demişti.

Demişti demesinde de aradan geçen günlerde ikinci analığı güzel yapıyordu işte! Zehra kadından habersiz evin bahçesine bile çıkamıyordu. Bu nasıl analıksa artık! Oysa anasının yerini hiçbir kadının tutamayacağını biliyordu. Buna rağmen anasına söylenen “ikinci anası ben olacağım” sözüne ses çıkarmamış susmuştu. Anası onsuz duramazdı. Köyün içinde arkadaşlarına gitse yolunu gözler, gelince de saçını okşar “güzel kızım neler yaptın” diye sorardı. O da anasına “merak etme iyiyim” der gönlünü alırdı. Şimdi bunları ikinci anasından göremiyor, üstelik yapacağı şeyleri buyuruyor, başında bekliyordu.

2 yorum:

  1. Hayatta ne çok örneklerini görürüz böyle yaşamların. Oysa mutlulukla mutsuzluk birbirine ne kadar yakın. Bazen içten gelen bir tatlı sesleniş, bazen bir dokunuş, candan bir kucaklama mutluluğa vesile olurken kırıcı sözler, yükselen bir ses tonu, aşağılama ya da hakaret mutsuzluğu getiriyor.
    Sağlıklı, huzurlu günlere Hüseyin Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle Makbule öğretmenim. Pek çok örneği var bu yaşamların Anadolu'nun dört bir yanında. Özlem benim öğrencilerimden biri. Yaşadıklarını anlattı. Sıkıntı olmasın diye gerçek adını kullanmadım.
      Saygılarımla.

      Sil