Kış
gündönümünün soğuk günleri yaşanmakta. Doğa yaban yaşamınındır artık. Afgan
Çölü’nün sert yaşam koşullarında gri tepelerin derin vadilerinde hayatlarını
devam ettirmeye çalışır insanlar. Soğuk ve yoksulluk iliklerine kadar işler
Afganların. Coğrafya acımazsızdır. Himalaya dağlarının uzantısı olan Hindikuş
Dağları ile kuzeydeki Pamir Dağları üzerinde kar ve sis eksik olmaz.
Zor
coğrafyanın zor yaşam koşulları kadınları vurur en çok burada. Küçük yaşta
evlendirilen “çocuk gelin” konumundadır çoğu. Genç olmalarına karşın yaşlı
insanların sezgisine sahiptirler. Afgan savaşlarının ve Taliban yönetiminin uygulamalarının
sonucu en fazla ezilen de kadınlar olmuştur.
Taliban
yönetimden uzaklaşmış, Molla Ömer kayıplara karışmıştır lakin uygulamaları ve
zihniyetleri Afgan toplumunda değişmeden devam etmektedir. Burada evlilik
ticari bir anlaşmaya da benzetilebilir. Bu düşüncemi neden bu şekilde
söylüyorum çünkü orada yaşanan olaylar bu yargıya varmamıza neden oluyor.
Evlilik kurumuna yakışmayan durumları gördükçe insan şaşırıyor.
Afgan kızı Seher Gül’ün yaşadığı dram insanı şok ediyor. O bir çocuk gelin. Görmediği işkence yok. Fuhuşu reddettiği için eşinin ailesinden işkence görüyor. Çünkü eşinin ailesi onu fuhuşa zorluyor. O kabul etmiyor. Seher Gül tam altı ay boyunca evin bodrumunda bir tuvalete kapatılıyor. Tırnakları sökülüyor. Kızgın demirle dağlanıyor. Parmakları kırılıyor. Altı ay boyunca sadece yiyebileceği kadar yiyecek ve su veriliyor. Hücrede sanırsın. Sanırsın azılı bir katile bunlar yapılıyor. Gerçi insana yapılmaması gereken davranış bu yapılanlar. Aklın ve mantığın almayacağı bir durum. Hangi vicdan bu işkenceye razı olur. Hangi insan bunu yapar anlaşılır şey değil. Aileyi buna iten nasıl bir duygu ve bakış açısıdır anlamak mümkün değil.
Seher
Gül Afganistan’ın kuzeyinde bulunan Baglan vilayetinde Afgan ordusunda bir
askerle evlendirilir. O günden sonra başlar kâbus dolu günler. Gördüğü
işkenceler sonrası ölmek üzere iken amcasının ihbarı üzerine, polis tarafından
yapılan bir operasyonla kurtarılır. Çekilen resimlerde yüzündeki işkence izleri
görülmektedir. Afgan doktorlar tedavisi için Hindistan’a gönderilmesi kararını
alırlar. Çünkü Afganistan’da tedavi için yeterli olanak ve donanım yoktur.
Seher
Gül’ün eşi ve kayınpederi firar eder.
Kocasının kız kardeşi ve kayınvalidesi gözaltına alınır. Afganistan’da
bu olay ne ilktir ne de son olacaktır. Sorumluların nadiren adalet önüne
çıkarıldığı düşünüldüğünde aksini düşünmek doğru değildir.
Afganistan, Hindistan, Yemen, Pakistan gibi çeşitli toplumlarda kadınların kendi eşlerini seçme hakkı saçmalık ve ahmaklık olarak görülmektedir. Evlilikte sevgiye, bireysel tercihe ve kişisel iradeye yer yoktur. Sağlam bir evliliğin iki kişinin anlaşması ile değil iki ailenin anlaşması ile mümkün olacağı düşünülmektedir.
Çocuk
yaşta denilecek gelinlerin kendi iradeleri ve istekleri doğrultusunda bir
başkası ile evlendirilmelerinin sonucunda görülen Seher Gül olayı benzeri
durumlar irdelendiğinde asıl saçmalığın ve ahmaklığın ne olduğu ortaya
çıkmaktadır.
Burada
Taliban ve benzeri zihniyetin kadına bakış açısını irdelemeye gerek yok. Durumu
herkes biliyor. Taliban’da, Afganlı siyaset ve devlet adamları da, batı
toplumları da biliyor. Bamyandaki kayalara oyulmuş buda heykelinden hıncını
çıkarmaya çalışan ve heykelleri havaya uçurup darmadağın eden zihniyetten
kadına şefkatle yaklaşmasını beklemek iyimserlik olacaktır.
Afgan
toplumunda durum bu da Türkiye’de kimi yerlerde farklı mı?
Töre,
Berdel, aile Meclisi, çocuk gelinler derken ülkemizde yaşananların da kabul
edilmesi olası değildir.
Ağrı’nın
Eleşkirt ilçesi Cihanbeyli Köyü’nde kurtların kaçırdığı iddia edilen kadın,
dört gün sonra babasının evinde bulunuyor. Koca dayağından bıkan 15 yıllık evli
kadın S.A. ilginç bir plan uyguluyor. Üç ay boyunca kestiği kümes hayvanlarının
kanını biriktiriyor. Kaçacağı gün biriktirdiği kanı yere ve elbiselerinin
üzerine döküyor. Elbiselerini parçalayıp evin bahçesinde çeşitli yerlere
bırakıyor. Saçını kesip elbise parçalarının yanına bırakıyor ve kurt saldırısı
izlenimi veriyor.
S.A.
bunu neden yapıyor?
On
beş yıldır eşinden gördüğü şiddet nedeni ile yapıyor. Dayanacak gücü
kalmamıştır. Tek çıkar yol olarak bu planını uygulamayı görmüştür.
Kadına
dayak atan, yerde sürükleyen, söz ve yaşam hakkı vermeyen, tercih hakkı
vermeyen bir zihniyetten ne beklenir?
Afganlı
Seher Gül eşinin ailesinden işkence görmüş ölmek üzere iken kurtarılmıştır. S.A
on beş yıl eşinden dayak yemiş canını kurtarmanın yolunu kurt saldırısı
izlenimi veren bir planda görmüştür.
Her
iki olayda da kadına yapılan şiddet ve acımasızlık söz konusudur.
Yirmibirinci
yüzyılın ilk çeyreğinde farklı toplumlarda benzer olayların yaşanması ilginç
değil midir?
Bu
durumda hukukun üstünlüğü, adalet anlayışı, insan hak ve özgürlükleri, kadın
hakları, çocuk hakları ve sözleşmeleri ne işe yarıyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder