16 Aralık 2025 Salı

BU VATANI CANLARINI VE AŞKLARINI FEDA EDEBİLENLERE BORÇLUYUZ.


 Bir hanımefendi anlatıyor; 1919 yılı idi. İstanbul baştan aşağı İngilizlerin işgali altındaydı. Liseyi yeni bitirmiştim.

Güzel bir kızdım.
Dünür gelmeye başladılar.
Biri avukatmış.
Gösterdiler uzaktan, boylu poslu yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim.
Nişanlandık.
Nişanlımı seviyordum.
Mutlu bir yuva kurmak hevesi ile lamba ışığının altında sabahlara kadar oyalar örüyor, çeyizler hazırlıyordum.
Ama çok geçmedi ki mahallede bir dedikodu yayıldı.
(Ayşe’nin nişanlısı avukat değilmiş, ipsizin biriymiş, üstelik cami önlerinden tabut taşıyarak karnını doyuruyormuş) dediler.
Alt üst oldum.
Babam götürdü, uzaktan izledik, gerçekten de tabut taşıyordu…
Yıkıldım.
Nişanı atıp, ayrıldık.
Aradan 5 yıl geçti.
Evlenmiştim,
Bir de çocuğum olmuştu.
1924 yılıydı.
Artık ülkemiz özgürdü.
Bir gün Beyoğlu’nda rastladım ona.
Oğlum yanımdaydı.
Beni görünce titredi, ceketini düğmeledi.
Saygı göstererek durdu önümde.
Vaktiniz varsa size bir çay ikram etmek isterim, dedi.
Olur, dedim.
Bir büroya girdik.
Burası bir avukatlık bürosuydu ve kapıda adı yazıyordu.
İçeride yardımcıları çalışıyordu.
Siz gerçekten avukat mısınız, dedim.
Evet, dedi.
Peki, avukatsınız da neden cami önlerinden tabut taşıyordunuz, diye sordum.
Durdu, başı öne eğildi.
Beni affedin,dedi.
İstanbul işgal altındaydı,
Her taraf İngiliz askeri kaynıyordu.
Her şeyi didik didik arıyorlardı.
Biz de Anadolu'ya ,Milli kuvvetlere ancak,cenaze süsü vererek tabutlarla silah kaçırıyorduk.
Bu ülke için hayati bir işti.
Bunu size bile söyleyemezdim...

****
Bu yazımın altına yorum yapan Sezgin Ak hocam şunları yazmıştı.
"Burada bahsedilen ve ayrılma sebebi olan "cenaze taşıma" adı altında Anadoludaki Kuvay-i Milliyecilere silah gönderilme hadisesini Turgut Özakman'ın kitaplarından okumuştum.Bu yiğit insanlar her türlü şahsi duygu ve çıkarlarını yok sayarak vatanın kurtulması amacına feda ederek bu günkü hayatımızı bizlere armağan etmişlerdir.Işıklar içinde rahat uyusunlar.Ruhları göğe ulaşsın."

6 yorum:

  1. Bu gerçek hayat hikayesini daha önce de duygulanarak okumuştum Hüseyin Öğretmenim. Kendi çıkarlarını düşünmeden vatan sevgisini her şeyin üstünde tutan gerçek yurtseverler. Onlara ne çok şey borçluyuz.
    İnsanları iyi tanımadan arkadan konuşmanın ne kadar yanlış olduğunu göstermesi açısından da farklı bir öykü.
    Esenlikler diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vatanını milletini seven, boyunduruk altına girmeyi vatana ihanet sayan, onurlu her vatandaş mücadele etmekte her daim Makbule öğretmenim.
      Yunanın Ege'de, Güney Marmara'da bulunan köylerde, kasabalarda savunmasız halka yaptıkları zulüm asla unutulmaz. Keza Ermeniler in doğu ve güneydoğu köy ve kasabalarında binlerce insana yaptıkları zulüm unutulur mu. O dönemde canını dişine takıp vatan için mücadele eden insanları saygı ve rahmetle anıyorum.

      Sil
  2. Twitter'da okumuş çok duygulanmıştım. Turgut Özakman iyi ki yazmış bu olayı. Başta Atatürkümüz, hepsinin ruhları şad olsun. Kurtuluş Savaşı yalandı, İngilizler niye tek kurşun atmadan gitti yeaaa? gibi Atatürk'ü, Kuvay-i Milliye'yi kötülemeye, karalamaya çalışanlara lanet olsun.
    Aktardığınız için teşekkürler, tekrar zevkle okudum.
    Saygılar, selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba müjde kardeşim
      Aynen düşüncene katılıyorum.
      Kurtuluş Savaşı onurumuzdur. Her daim yüreğimizde mücadele edenler.
      Saygılar

      Sil
  3. Merhabalar Hüseyin Hocam.
    Bu vatan, gerçek vatanseverlerin sayesinde kurtuldu. Bu vatanseverleri rahmetle, saygıyla, ve minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun. Bu vatanseverlere olan borcumuzu, bizler de aynı şekilde gerçek birer vatansever olarak ödeyeceğiz. Şu anda bile vatanımızın elinden tutacak gerçek yurtseverlere ihtiyacı var. Bize verilecek görevi en iyi şekilde yerine getirmek için hazır ve nazır bekliyoruz.
    Selam ve saygıularımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep bey
      Aynen Vatanını seven insanların mücadelesi ile kurtuldu.
      Bir örnek vereyim.
      İneboludan Ankara’ya Kağnılarla cephane taşıyan kadınlarımızda cephe gerisinde canları pahasına mücadele etti.
      Bunlardan biri de Kastamonulu Şerife Bacı dır. Bir kış günü yanında bebesiyle kağnısına yüklediği cephane ıslanmasın diye bebesinin üzerindeki battaniyeyi cephane üstüne örten,
      Bebesini karakışa kurban veren yurtsever bir kadındır.
      Bu ve benzeri onlarca durum yaşanmıştır.
      Google ya Kastamonulu Şerife Bacı yazıldığında da görüşecektir.
      Vatan canımızdır.. Varlığımızdır.
      Selam ve saygılar.

      Sil