24 Mayıs 2012 Perşembe

İnsanları Anlamak


Yaşadığımız hayatın inişleri ve çıkışları vardır. Önemli olan o iniş ve çıkışlarda rotayı şaşırmamak, yalpalamamak, doğruyu, eğriyi, erdemi, yandaşlığı, rant elde etmeyi, adam sendeciliği vs. birbirinden ayırmaktır. Hayatta sevgi kadar acı da vardır, yıkımda. Kaynağını insan sevgisinden almayan bir sanat eseri var mıdır? Bence yoktur. O halde insan sevgisi nedir? Bunu bilmek, anlamak, hissetmek önemlidir. İnsan vardır sevgiye, ilgiye muhtaçtır.
İnsan vardır ilgiyi ve sevgiyi hak etmez. Sonuçta doğru olanı seçmek gerekir.
Doğru olmak ise en başta dürüst olmayı gerektirir. Yalpalamamak, çıkarımız için diğerini ötelememek, sarsmamak, yok etmemek insanlığın ve doğruluğun bir gereğidir. Gelişmek, hayatın yaşanabilir olmasını sağlamak ise adaletsizliğe son vermekle mümkündür.
Hayatta araya mesafe koyacağımız insanlar mutlaka vardır. Bunu yaparken; kırarak, dökerek değil, yanlış olanı anlatarak yapmalıyız. Anlamayanı da hayatımızda çıkarmalıyız. Dost olup güveneceğimiz insanlarda azımsanmayacak kadar çoktur hiç şüphesiz. İnsanları tanımak kolay değildir, bu aynı zamanda herkesin isteğidir. Bir diğer önemli davranış şekli de, insanları kendi arzu ve isteklerimiz doğrultusunda yönlendirmek yerine, onları anlamaya çalışmaktır.

12 yorum:

  1. bence dostluklar çoğumsanmayacak kadar azaldı ne yazıkki. keşke öyle olmasaydı ama öyle. dost ve dostluklar kelimelerde kaldı.Hayırlı kandiller..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Sizinde kandiliniz hayırlı olsun

      Sil
  2. Hayırlı Kandiller Öğretmenim...

    YanıtlaSil
  3. İnsanları anlamak aslında o kdar zor ki.Tespitleriniz çok güzel hocam.Şimdi insanların çoğunda bir gıybet almış başını gidiyor.Nefret ettiğim dedikoduları duymak bile beni deli ediyor.Çalışma yerimde de bu tür gıybetlerin sayısı artınca,çalışma yerimi değişmek zorunda kaldım.Şimdi kendime ait bir nöbet kulübem var.Küçük soğuk ama en azından gıybet yok.Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söylediklerinize aynen katılıyorum. Bu yazdıklarınızın benzerine ben de yıllar önce şahit oldum. Yaşananları "Bir Konuşmanın Anatomisi" yazı dizisinde anlatmaya çalışıyorum aslında. Bu durumda çalıyı dolaşmak bence doğru olandır. Dedikodu sarmalına yakalanmaktansa uzak durmakta fayda var. Selam ve saygılar. İyi nöbetler diliyorum.

      Sil
  4. Hayat tek düze değildir. Elbette inişler, çıkışlar, düşüşler olması mümkün..Hayatın bu değişkenliği insan davranışları üzerinde de etkili oluyor..Hayat dersini iyi almış, kendini hayata hazırlamış, donanımlı insan davranışları üzerinde pek fazla olumsuz etkisi olmaz.Ama hayat konusunda acemi, bilgisiz kimseler de bahsettiğiniz gibi, şaşkın ördek ters ters yüzer ata sözünde olduğu gibi ortalığı birbirine katar, hata yapma riski çok fazladır.. Bizlere düşen de insanları anlamaya çalışmaktan ziyade onları olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmek ve imkanlarımız dahilinde düzeltme, gelişen dünyaya ayak uydurmalarına yardımcı olmak. Kaldı ki bu durum burada yazmaya benzemiyor elbet, hiçte kolay değil. Bu durumu beceremiyorsak, her an tetikte olmaktan başka yapılabilecek bir şey kalmıyor..Saygılar Hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz yine yerinde ve açıklayıcı, bilgilendirici. Yorumunuza şu deyimle ya da sözle katkıda bulunmak isterim. İllaki diğerine karşı çıkılacak tavır alınacak ya; "Hava bulutlu" diyen birine muhalifin verdiği cevap "bana ördek dedin". Adamcağız ne dedi? Hava bulutlu? Karşıdaki ne anladı "Hava bulutlu o halde yağmur yağacak, sende biriken suda ördek gibi yüzeceksin"...Bağlantıya bakar mısınız:) Lakin insanları bu haliyle nasıl olduğu gibi kabul edebilirsin ki? Adam taş, kaya, dediğim dedik aşamasında çakılmış kalmış. Bir santim ileriye gitmediği gibi adım adım geriye yol alıyor. Düşünce... Çağdaş ve uygulanabilir olanı arabesk cinsinden anlıyor. Bilgi yok, çakılmış kalmış bildiği bir kaç şeye. Ne desen ne yapsan adam tınmıyor. Benzer söylemlerde ustalaşmış. Dönüp dolanıp aynı merdivenden iniyor, çıkıyor. Şimdi bu kafaya sahip birine neyi nasıl anlatırsın? Saygılar.

      Sil
  5. Çalıştığım dönemlerde sizin yaşadıklarınıza benzer sıkıntılar yaşadım.. İnsanın olduğu her yerde maalesef bazı olumsuz hoş olmayan tarzda olayların yaşanılması kaçınılmaz..Şuan yaşadığım sitede de, sizin söylediğiniz türden insanlar çok fazla..Zannedersiniz ki bu insanlar ormandan gelmiş..Her fırsatta tepki verdim. Bir sonuç alamadım. farklı yöntem denemem gerektiğini düşündüm ve insanları birbirleriyle kaynaştırmanın sorunu çözeceğine karar verdim ve öyle yaptım.. Geçenlerde kızım izne gelmişti. Komşuları gördüğünde bana ilginç bir soru sordu; "Anne sen bunlardan ne alıyorsun?" Yani bunlar sana ne kazandıryor anlamında idi sorusu.. Ben de almıyorum kızım veriyorum oldu cevabım..Onlara onların yöntemiyle yaklaşıyorum ve inanıyorum ciddi anlamda değişmeler oldu.. Örneğin kimse kimseye selam vermezdi, komşuluk ilişkileri yok denecek kadar azdı. Şimdi gayet güzel kaynaştılar..Sizi ve sizin gibi öğretmenlerimi gerçekten taktir ediyorum..Uğraş veriyorsunuz.Bazı yerde bilmekte yetmiyor. Onu karşı tarafa aktarırıken en uygun yöntemi seçmek lazım.. Sizin verdiğiniz örenkte olduğu gibi. Söylenen sözle anlaşılan söz tamamen farklı olabiliyor..Mevlana'nın bu konuda çok güzel bir sözü var; Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Empati...Kimi zaman sorunu çözer. Komşuluk ilişkilerinde insan kendinden taviz verdikçe, diğerinin istediğini yaptıkça ...Evet...Sorun çözülür kısmen. Belki bir alışkanlıktır insanları birbirine yaklaştıran. Lakin, eğitim almış, belli bir kariyere sahip, düşüncesi sıradan insanların ilerisinde olması gerekenlerde bu söylediğiniz yaklaşım geçerli midir? Bence hayır. Çünkü geçmez. Çıkar ilişkisi alabildiğine sarıp sarmalamıştır küçük(!) insanların büyük(!) düşüncelerini. Sert bir poyrazda azgınlaşmış denizin dalgalarının insanın yüzüne bir şamar gibi vurmasına benzer hareketlerle karşılaşır insan. Hayatta insan diğerinin acımasızca acı çekmesine razı olandır. İnsan ilişkilerinde hep kendinden bir şeyler vererek birilerini yola getirmenin olasılığı düşüktür. Kuru odunu eğebilir misin? Belli düşüncenin beyinlerinde iz bıraktığı insanlarda kuru odun misalidir. Bakınız, o komşulara onların isteği dışında kendi düşüncenizi kabul ettirmeye (doğru olduğunu bildiğiniz) çalışın, nasıl tepki alacaksınız. Siz bile şaşarsınız. Konu çok yönlü düşünülebilir elbette. Sizin yaklaşımınız da Pavlov'un deneyi gibi alıştırma aşamasında . Bakalım kızınızın sorusuna ilerde de benzer cevabı verebilecek misiniz? İnsan bildiğini okur. Bence... Saygılar.

      Sil
  6. İnsanları anlamaya çalışmak...
    Kesinlikle yapmamız gereken bu, biliyorum. Hiç kimseyi bizim isteklerimiz doğrultusunda yönlendiremeyiz. Bunu yapmaya çalışsak bile sonuç olumsuzdur daima. Empati denen şeyi ne kadar becerebilirsek karşımızdaki insanı o kadar iyi anlar ve iletişimsizliğe, çatışmalara son veririz. Bunu söylüyorum da kendim yapabiliyor muyum, o da ayrı. Yapmaya çalışıyorum sadece. Çok güzel bir yazıydı, teşekkürler Hüseyin bey.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Empati denen olguyu biz denesek, diğeri yine yan çizecektir. İnsan bu. Hep ben der yüzyıllardır. Bu ben olayını bir aşabilsek. İşte insanı anlayabiliriz o zaman. Ya da anlamaktan çok, birlikteliğe, birlikte dostça yaşamaya razı edebiliriz. İletişim çok önemli. Kabul. Lakin tek yönlü iletişim...Nereye kadar? Saygılar. Yorum için teşekkürler.

      Sil