Ne yapabildi 2016 da, ne gelir 2017'nin elinden..?
Adını koymadığımız bir savaşta, görmezden, duymazdan geldiğimiz, yerini yurdunu, yolunu izini bilmediğimiz bir yerde askerlerimiz savaşıyor.
Dağda karda ayazda üşüyorlar mı?
Yağmurda çamurda ıslak mı kalıyorlar?
Ne yeyip ne içiyorlar, açlar mı?
Nerede uyuyorlar, uyuyabiliyorlar mı?
Açıkta mı, çadırda mı yatıyorlar?
Nasıl ısınıyorlar, ısınabiliyorlar mı?
Bu soğukta donarak ölenler de oluyor mu ?
Göğüs göğüse mi savaşıyorlar, buna bile imkan bulamadan sırtlarından mı vuruluyorlar kahpece?
Mayına mı basıyorlar, tuzakla mı avlanıyorlar, topla tüfekle mi dağlanıyor gencecik bedenleri?
Yağmurda çamurda ıslak mı kalıyorlar?
Ne yeyip ne içiyorlar, açlar mı?
Nerede uyuyorlar, uyuyabiliyorlar mı?
Açıkta mı, çadırda mı yatıyorlar?
Nasıl ısınıyorlar, ısınabiliyorlar mı?
Bu soğukta donarak ölenler de oluyor mu ?
Göğüs göğüse mi savaşıyorlar, buna bile imkan bulamadan sırtlarından mı vuruluyorlar kahpece?
Mayına mı basıyorlar, tuzakla mı avlanıyorlar, topla tüfekle mi dağlanıyor gencecik bedenleri?
Ne durumdalar neler yaşıyorlar bilmiyoruz. Belki bilmememiz gerekiyor, toplumun ruh sağlığını, motivasyonunu korumak açısından. Ama çok çok zor şartlar altında olduklarını ve düzensiz, kuralsız, acımasız, insanlıktan uzak bir düşmana karşı savaş verdiklerini biliyoruz.
Yüreğimiz yanıyor. Ciğerimize zehirli bir ok saplı sanki, öylece duruyor... Bunca bilinmezliğin verdiği kaygı, endişe ve korkuyla.
Ölüyoruz...Birer ikişer değil, artık kırkar, ellişer, yüzer yüzer ölüyoruz. Çata patlar gibi orda burda patlatılan bombalarla, yolda meydanda, eve, işe, okula, markete giderken, günün belki en güzel saatinde, belki en mutlu anında, belki yarınki o en unutulmaz anı planlarken, ya da ödenecek taksitleri, borç senetlerini düşünürken kara kara, ölüveriyoruz birden bire...
Ve geçiyoruz tv karşısına, "Geçen sefer şu kadar kişiydi di mi..?
Kaç kişiymiş, sayı değişti mi..? diye konuyu irdeliyoruz ölenlerin sayısı üzerinden. Dilimizde "vah vah, tüh tüh" lerle.
Ve geçiyoruz tv karşısına, "Geçen sefer şu kadar kişiydi di mi..?
Kaç kişiymiş, sayı değişti mi..? diye konuyu irdeliyoruz ölenlerin sayısı üzerinden. Dilimizde "vah vah, tüh tüh" lerle.
Ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için, okuyabilsin diye yatılı okullara(!) verilen çocuklarımız... Yakıyoruz onları. İhmal, ilgisizlik ve cehaletin büyük(!) yardımıyla...
Küçücük kız ve erkek çocuklarımıza tecavüz ediliyor, en güvendikleri tarafından çoğu zaman. Nefretle, öfkeyle, hayretle izliyoruz tv lerde. İnanamıyoruz... Nasıl olur, nasıl kıyarlar diye isyan ediyoruz.
Biz, dokuz on yaşında kızların dedeleri yaşındaki adamlarla evlendirilmesinin caiz olduğu fetvası verilmesine tepki gösterirken, kızların yaşı daha da küçültülüyor. Yakında kundaktaki bebeğe görücü gelecek...
İnsan hakları/Kadın hakları, gelir dağılımı, asgari ücret, çalışma şartları, çocuk işçiler, emekli ve çalışanların yaşam standardı, hak hukuk ve adalet sistemi, eğitim/öğretim vs. vs. konularda içler acısı durumdayız gördüğümüz/bizzat yaşadığımız kadarıyla. Ama bize anlatılan istikrar içinde, hızla gelişmeye devam eden, yıldızı parlayan bir ülkeyiz. Kafamız karışık..
"Bizim geleneğimizde yeni yıl kutlaması yoktur..." türünde açıklamalar yapılıyor. (Milli Eğitim Müdürü ve Diyanet tarafından bile.) Bu kadarla kalınmıyor, sosyal medyada, tv ve gazetelerde yeni yıl kutlamalarını hedef alan ayrılıkçı, nefret içeren, ırkçı, kışkırtıcı yazı ve mesajlar paylaşılıyor. Bu söylemler bağnaz saldırgan kesimde karşılığını buluyor...
Yeni yıl kutlaması yapan 39 kişi hayatını kaybediyor, 65 yaralı var.
Oysa ben hatırlıyorum; yılbaşı akşamı (31 Aralık) dost akraba bir evde buluşur ,yeni yılı karşılamak için kendi aramızda, kendi halimizde eğlenirdik. Mesela tombala yılbaşı gecesinin vazgeçilmez oyunuydu. Bir köşede çıtır çıtır yanan sobanın üstünde kestane kebap yapar, altında patates közlerdik. Mısır patlatırdık mutlaka bir de. Televizyonumuz yoktu. Radyo dinlerdik onun yerine. Büyükler fıkralar anlatır, gençlik anılarını paylaşırlar, biz pür dikkat dinler gülüşürdük. Çoluk-çocuk, yaşlı-genç hepimiz bir odada, ortak sohbetlerle neşeli bir gece geçirirdik, yeni bir yıla başlamanın heyecanıyla. Tam 50 yıl önce...
Yarım asırdır yapılan bir şey çoktan gelenekselleşmiştir. Ayrıca koca bir yılı geride bıraktığımız ve yeni bir yıla başladığımız o gece özeldir. Yeni umutlarla ve yeni beklentilerle kendini yenilemek için başlangıçlar yapmak isteğini kamçılar. Her şeyden önce artık takvimlerimizde asla 2016 yılını göremeyeceğiz o geceden sonra. Bir yıl boyunca her belgede 2017 rakamı olacak. Aynı yaşta bile olmayacağız. Önemsiz bir şey mi bu?
Geleneklerimizde olmayan; ren geyiklerinin çektiği ve içi hediyelerle dolu uçan kızağıyla Noel gecesi evlere bacalardan girip, çocuklara hediyeler bırakan Noel Baba efsanesidir. (Bazı dillerde Santa Claus) Kırmızılar içinde, kukuletalı, kır saçlı - kır sakallı, koca göbeğini hoplatarak hoh! hoh! hoh! diye gülen şirin bir yaşlıdır Noel Baba imgesi.
Bizim kültürümüze ait değil. Başka kültürlerde gelişmiş bir efsanedir.
Ama Noel Baba kılığındakilere saldıracak kadar nefret duymamızı gerektirecek bir durum da yok ortada.
Ve yılların biri gelir biri gider. Yaşadığımız hiçbir iyi ya da kötü olayda yılların başarısı/suçu söz konusu olamaz. Gidişatı değiştirmek, yılları güzel ya da kötü yapmak insanlığın elindedir. Geçmiş yıllara bakıp kıvanç duymak da, gelecek yıllara sevgi tohumları ekmek de...
nurten y tartaç
( 2 Ocak 2017)
Yazimi bogunuzda yayinlamaniz cok ince bir davranis. Cok tesekkurler.
YanıtlaSilUmarim yobazlari kiskirtan, onlarin cag disi vahsiliklerine gizli destek saglayan karanlik gucler, akil ve mantik gucuyle sonsuza kadar karanliga gomulurler.
Sevgilerimle
Ben teşekkür ederim.
Silİnsanların var olanı değiştirme yerine
yazınızda da belirttiğiniz gibi
onlarca yıl kutlanan ve
gelenekselleşen
toplumun benimsediği
bir durumu
elbette devam ettireceğiz.
Bu toplumu kimse kutuplaştırmaya
insanları ötekileştirmeye
kalkışmasın.
Bu doğru bir şey değildir.
Farlılıklar zenginliğimizdir diyeceksin
işen geldiğinde "yılbaşı kutlaması" yapanı
ötekileştireceksin.
Bu kabul edilemez.
Madem farklılıklar zenginliğimizdir
ki doğrudur bu yaklaşım
o halde herkesin özel yaşamına
ve tercihine de dokunmayacaksın.
Onlar yılbaşını kutlamayabilirler
saygı duyarım
lakin,
kutlayanlara da onların saygı duyması lazım
Yazınızda belirtiğiniz gibi
kutlama Noel baba ile alakalı değildir.
Kendi kültürümüzde kabul gören bir durumdur.
Noel Baba kıyafeti ile ortaya çıkaracağın birinin kafasına
temsili de olsa
silah dayayacaksın
yok böyle bir şey
Astığın afiş ile
Noel baba kıyafetli birine yumruk atacaksın
Bunlar doğru olmayan şeylerdir.
Dediğimiz gibi
yılbaşını kutlayanlar
Noel baba olayını değil
Kendi kültür anlayışımıza göre
Yeni gelen
umut yüklü yeni
yılı kutlamaktadır
çoluk çocuğuyla birlikte.
Saygı bizden.
Umarım yılbaşı kutlamasını hedef gösteren zihniyet bundan vazgeçer.
YanıtlaSilOnlar kutlamasınlar
kutlayanlara da saygı duysunlar
çünkü
kutlamalar devam edecektir.
Ötekileştirmenin kimseye bir faydası yok.
Olamazda.
Bu toplum yüzyıllardır bir arada yaşamıştır.
Acısıyla, sevinciyle bir arada.
Vatan topraklarını düşman saldırılarından
birlikte
omuz omuza göğüslemişlerdir.
Aynı gelene, görenek ve kültürü harmanlamışlardır.
Toplumun onlarca yıldır benimseyip kutladığı yılbaşı devam edecektir.
Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Onlarca yılda olduğu gibi
Ailelerimizle, çocuklarımızla bir araya gelip
bir daha göremeyeceğimiz yılın gidişini
ve gelecek yeni yılı
ve umutlarımızı
kutlamaya devam edeceğiz.
Hüseyin hocam maalesef çok kötü günler yaşıyoruz, geleneklerimizde olsun olmasın kimse kimsenin neyi kutlayıp, neyi kutlamayacağına karışamaz, camiden "Yılbaşı kutlanmaz vs." diye hutbe okunmuş. Az önce Halk tv'de duydum. Sıkıysa camilerden "Faiz haramdır, bankadan faiz almayın" desinler de göreyim. Bunlar iki yüzlü hocam, Kuran'da yılbaşı ile tek ayet yok ama faizin haram olduğu ile ilgili dört, beş ayet var. Ama çatır çatır faiz alırlar, sıkıysa milli piyangoyu, lotoyu da yasaklasınlar da görelim. Yani bunların her şeyleri yalan, dinleri de yalan. Müslümanlıkları da yalan. Müslüman olsa önce faiz almayacak bankadan. Müslümanlık sadece oruç, namaz değil.
YanıtlaSilHer şeye rağmen güzel bir yıl dilerim.
Umarım tez zamanda terör belasından, olumsuzluklarda kurtuluruz. Huzur, sağlık ve mutlulukla her toplumun istediği ve beklediği bir durumdur. Ayrıştırıcı söylemlere son vermemiz lazım.
SilHep bir arada yaşamanın gereği de budur.
Yılbaşını kutlayan kutlar
Kutlamayan kutlamaz.
Herkesin yaşam tarzı farklıdır
ve saygı duymak lazım.
Güzel bir yıl dileğiyle.
Yazar Özgen Acar 3 Ocak 2017 tarihli "Müslümanın müslümana ettiği" başlıklı yazısında bu konuda neler diyor. Yani yılbaşı kutlaması konusunda.
YanıtlaSil"Her şeyden önce “Noel - Kristmas” başka, “yılbaşı kutlaması” başka olgulardır.
Hıristiyanların peygamberi İsa, 25 Aralık’ta doğdu. Hıristiyanlar İsa’nın doğumunu yılbaşında değil, 24/25 Aralık’ta “Kristmas” olarak kutlarlar.
İS 3. yy’ın sonlarında, Antalya Patara’da doğan rahip Nikalaos, denizcilerin “azizi” ilan edildi. ABD’ye yerleşen Hollandalı göçmenler “Noel Baba” adını taktılar. İsa’nın doğum günü, çocuklara hediye getiren bir kimlik yaratıldı.
Yılbaşı kutlamasının hiçbir biçimde Hıristiyanlıkla ilgisi yoktur. Yılbaşında çam ağacı süslemek Türklerin tarihsel geleneğidir. Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ bu gerçeği şöyle açıklamıştı:
“Eski Türklerde yerin göbeğinden, göğe kadar bir hayat ağacı tasavvur ediliyor. Bir ucunda gök tanrısı duruyor. Türklerde güneş kutsal, ama tanrı olarak kabul edilmiyor. 22 Aralık’ta gündönümünde, güneş dünyayı yeniden fazla olarak aydınlatmaya, günler uzamaya başlayacak. Türklerin gök tanrısı, gün ile geceyi düzenliyor...
22 Aralık’ta gün geceyi yeniyor. Türkler bu olayı ‘Yeniden Doğuş Bayramı’ olarak kutluyorlarmış. Akçam getirilip eve konuyor, altına o yıl onlara, güzel bir yaşam verdi diye tanrıya hediyeler koyuyorlar. Dallarına da tanrıdan dilekleri için, adak olarak kurdele koyuyorlar.
O günlerde şenlik yapıyorlarmış. Aileler toplanıyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu âdet Türkler yoluyla Avrupa’ya geçti. Konunun Noel’le alakası yok!”
Hocam şu da var, naçizane kendi görüşüm tamamen:
YanıtlaSilVarsayalım ki, yılbaşının Noel ile ilintisi olsun. Noel'i kutlamak istiyorsam kutlarım kime ne?
Başka bir deyişle canım isterse Hz. İsa'nın doğumunu kutlarım. Sonuçta bu adam Kuran-ı Kerim'de de, İslam dininde de kabul gören bir peygamber değil mi? Kuran'da Meryem Ana'dan da söz ediliyor. Canım istedi bir peygamberin doğum gününü kutladım kime ne yahu? İstersem 4 peygamberin de doğum gününü kutlarım kime ne?:)))) - ha kutlayacağımdan değil, ben deistim zaten. :)
Sağlıcakla kalın.
Haklısın .
SilDüşünce özgürlüğü
yaşam ve inanç özgürlüğü bağlamında herkes
istediğini yapabilmeli.
Saygılar.