Vural Savaş'ın "Aşk,
Şiir ve Müziğin Coşkusuyla" kitabındaki "İnsan hayatında en
önemli şey aşk ve sanattır" yazısında, Yılmaz Karakoyunlu'nun 13 Mart
1998 tarihli " Günahların Gömülmesi " başlıklı makalesinde yer alan ilginç bir bilgiye
yer veriliyor.
"Arap
dünyasında 'defnüzzünüp" denilen bir takiyye yöntemi
vardır. Bu takiyyeyi Türkçeye 'günahların gömülmesi' diye
çevirebiliriz. Günahkârlar kendilerini temize çıkartmak için bir meydanda toplanırlar.
Yüksek sesle suçsuz olduklarını ve günahlarından kurtulmak istediklerini
söylerler. Kendi elleriyle bir küçük çukur kazarlar. Buna 'fazilet
çukuru' denir. Geçmişle ilgileri kalmadığını ve günahlarını fazilet çukuruna
gömdüklerini haykırırlar. Birisi çukuru örter ve emaneti devralır. Böylece
günahkârlar sanki bir suçları yokmuş gibi birdenbire arınmış olurlar..."
Ne güzel bir yaklaşım değil mi? Birilerine karşı
hata yap, günah işle sonrada açtığın çukura günahlarını koy ve kurtul. Hayatın
içinde yaşananları deşifre eden bir uygulama olsa gerek bu. Bu gelenek
olasılıkla şimdilerde tamamen ortadan kalkmıştır. Lakin, geçmişten günümüze
uzanan çizgide insanların yaptıklarından kurtulmak için çareler aradığını da
gözler önüne sermektedir.
Elbette bu çare arayış herkes için söz konusu
değildir.
Tarihi geçmiş incelendiğinde kendi çıkarı için
diğerine yapılan zulümler, haksızlıklar, ötekileştirmeler, yalanlar üzerine
kurulu bir yaşam inşa edildiği görülür. Ne yazık ki bugün bu yanlışlar devam
etmektedir. Oysa ki, önemli olan insanlığın yaptığı hataları görüp bir kez daha
tekrarlamaması, huzur ortamı içinde yaşamasıdır.
Tüm olumsuzluklarda, mağdur olanlar travmalar yaşamakta,
diğeri ise içinde bulunduğu düşüş ve çürüme ile yüzleşmek ve itiraf etmekten çok uzakta kendini ve yaptıklarını
sorgulamaktan kaçınmaktadır.
İnsanlığa karşı yapılan adaletsizlikler geçmişten
günümüze devam eden çıkarcılığın, cehaletin sonucudur. İnsan kolayca
yargılamak, hüküm vermek ve hayatı böylece devam ettirmek ister. Oysa ki yargılama
kolay bir şey olmamalı. Gerçeği bulmak için çaba sarf etmeli.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde toplumlar sancılı
günler geçiriyor.
Yaşanan sancıyı umuda, mutluluğa, güvene,
hoşgörüye dönüştürmek için elden geleni yapmak gerekir. İkiyüzlülükten kurtulmak,
neyin doğru, neyin yanlış olduğunu iyi analiz etmek gerekir. Gerçekten insanlığın
buna ihtiyacı var.
Gerçek yaşamda da tanık olduğumuz gibi insan yanlışlarıyla yüzleşmek konusunda pek istekli değildir. Üstünü örtmek görmezden gelmek sanki o yanlışı yapmamış gibi inandırmak istiyor. Tıpkı eski Arap adetinde olduğu gibi gerçi onlar kazdıkları kuyuya gömdüklerini düşünerek temizlendiklerine inanıyorlar. Bu gün baktığımızda sosyal medya ya da basında yapılan yanlışlar ortaya çıktığında, tepki yapılan yanlışa değil de onu açığa çıkarana yapılıyor. Örneği çok fazla. Yazının başlığı çok manidar hocam. İnsanlar yalanlarıyla mutlu görünüyor. Yüreğinize sağlık, kaleminiz var olsun.
YanıtlaSilMaalesef toplum gittikçe içinden çıkılmaz bir anlayış içerisine sürüklenmekte.
SilDoğruyu söyleyene değil,
yanlışı yapana,
çıkarı yanlışı yapandaysa eğer,
sorgulamadan ona yanaşmakta,
doğruyu gösterene veryansın etmekte
sakınca görmüyor,
yapılan deneyler göstermiştir ki,
cahil okumuş insandan daha cesaretli
ve
girişimci
çünkü utanma yok
yaptığının doğru olduğuna inanıyor,
yaptığı yanlışı da çukura göndermekte
ve
üstünü kendince kapatmakta bir sakınca görmüyor,
bu cahil cüretidir,
akademisyenler her daim
geri planda kalmışlardır,
çünkü,
yükselmek ve bir yere gelmek için çaba sarf etmezler,
hakları olduğunu düşünüp beklerler,
yanlışı yapmamaya çalışırlar,
topluma zarar veren kendini bir bilen diye lanse edenlerdir,
toplumdan çok kendi çıkarları ön plandadır,
bugün caddede bir olaya şahit oldum,
yaşı 35-40 civarında
yüzünde sağlıklı olduğu belli olan,
çalışabilir durumda olan bir adam,
elinde küçük bir torba,
gelene geçene avuç açıp para istiyor,
dikakt ettim,
özellikle orta yaşta olanlar,
bay bayan,
adamın avucuna para koyuyor,
demiyorlar ki, senin gücün kuvvetin yerinde,
taşı sıksan suyunu çıkarırsın,
neden çalışmayıp da dileniyorsun,
kısacası dilenen de utanma yok,
dilenene para verende de sorgulama yok,
toplum bu durumda,
dediğiniz gibi örneği çok fazla
selam ve saygılar.
Merhabalar Hüseyin Hocam.
YanıtlaSilİnsanlığın çok şeye ihtiyacı var da, insanlar nedense ihtiyaca cevap vermiyorlar. Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selamlarımla.
Merhaba Recep Bey,
SilBence nedeni kolay olana yönelmek, başkasından nemalanmak, bir işin ucundan tutup sonuca ulaşmaktansa başkalarının sırtından geçinmek ...Başka bir açıklaması yok bence...
Bedava dağıtılana alıştırılan bir toplumda ne beklersin ki...
Üretim hak getire. Hazıra alışmışlık.
Saygı ve selamlar.