Hava
bir sıcak bir başka gün kapalı.
Yağmur
yağıyor.
Yağmur
bazen kederlendirir beni oldum olası.
Bugünde
bulutlar gökyüzünde maviliği kapatmış durumda.
Etrafta
her gün var olan kalabalık azalmış.
Annelerinin
elinde tutup cadde boyunca yürüyen çocuklar gözükmüyor.
Bu
havalarda kendime yönelirim.
Düşünmeye
başlarım.
Dünü
ve bugünü.
Dün
yaşadıklarımı, bugün yaşadıklarımı.
Düşüncelerimi
sararmış bir yaprak gibi kuşatır keder.
Bugün
de beni sararmış bir yaprak gibi kuşatmış durumda.
Yıllar
öncesini düşünüyorum yine.
Geri
dönüşü olmayan yaşanmışlıkları, çekilen acıları, çileleri, yoklukları,
çaresizlikleri.
Anam
ile babamın zorlu mücadelesini.
Şu
an acı çekiyorum.
Kendimle
zorlu bir savaştayım sanki.
Dünün,
bugünün, yarının güzelliklerinden uzak bir yaşam öyküsü içinde savrulan anamı.
Yıllar
önce karlı bir günün sabahında sonsuza uğurladığımız babamı düşünüyorum.
İçim
acıyor.
Günler
sabun gibi kayıyor elimizden.
Zamana
yenik düşüyor yaşanmışlıklar.
Her
giden günü geri getirmek imkansız.
Anam
bugün bizleri kedere boğan hastalığının pençesinde ameliyat oldu.
Yaşlı
o artık.
Ey
Ankara, Anadolu'nun yürekli analarının kenti.
Anam
sana emanet.
Sabırtaşlı
o yiğit anaya iyi bak.
Üzme
bizi.
Biliyorum
üzmeyeceğini.
Biliyorum
gülüşlerimizin boğulmasını engelleyeceğini.
15
Temmuz 2020 de bun duyguları yazmışım.
Aradan
tam 2 yıl 4 ay geçmiş. Anamın
yakalandığı amansız hastalık aylarca yakasını bırakmadı. Acı içinde yaşamı
18 Kasım akşam saatlerine bitti.
Anamı
kaybetmiştik.
Acı
haber ter ulaşır derler ya.
Acı
acı çalan telefonu açtığımızda yeğenim göz yaşları içinde "babaannemi
kaybettik" haberini veriyordu bize.
O
an zaman durdu, uzaktan atılan bir kurşun yarası yemiştim sanırsın. Yığılıp
kaldım koltuğa. Kızım, damadım, torunum, eşimin kız kardeşi ve oğlu da o gün
akşam bizdeydi .
Sessizce
odama çekildim. Eşime Ankara'ya gitmemiz lazım acil dedim. O da yarın sabah
yola çıkarız dedi. Sabah erkenden yola çıktık. Ankara Sincan'a, oradan Sincan
Cimşit mezarlığı morguna, cenazeyi Ankara Karşıyaka mezarlığına babamın yattığı
mezarlığa defnetmek üzere aldık.
Eş
dost akraba yanımızdalar sağ olsunlar.
Göz
yaşları ile toprağa verdik. Yattığı yer incitmesin canım anamı. Mekanı cennet
olsun.
1995
senesinin 10 Mayıs günü kalleş bir tetikçinin kurşunu ile kara toprağa verdiği
oğlunun acısını yıllarca gözyaşları içinde çekti.
O
acıyı bizlere devredip canından çok sevdiği oğlunun yanına gitti. Eşi ve oğlu
ile yan yanalar artık.
Ana
bu acısı insanın ciğerini yakıyor.
Anam,
üç seneye yakın kanser ile mücadele etti.
Bir
kaç ay önce yanına Ankara'ya gidip elini öpmüştüm. İlaç tedavisi ve kemoterapi
fayda etmedi.
Kız
kardeşimin yanında kaldı son zamanlarda. Hastane ile ev arasında mekik
dokuyarak geçti günleri.
Bakımını
kız kardeşim yaptı.
Ama
işte, yaşlı bir insanın vücudu fazla dirençli olmuyor. Son bir aydır ciğeri de
su toplamaya başlamıştı. Toplanan su her gün boşaltıldı. Hayata veda zamanına
yakın yemek yiyemez duruma gelmişti.
Olmadı
işte ne yapıldıysa.
Kanser
illeti kararını vermişti bir kez.
Yapacağını
yaptı.
Anamızı
bizden aldı.
Bundan
tam 12 sene önce karlı bir kış günü babam da ebediyete göç etmişti.
O
da Karşıyaka mezarlığında ebedi uykusunda yatıyor.
Dün
anamı da göz yaşları ve dualar eşliğinde
ebedi uykusuna gönderdik.
Anamın
çektiği acılar insanın içini yakıp kavuruyor. O acılardan kurtuldu.
Hasretini
yıllarca çektiği kardeşim Burhan'ın ve babamın yanında artık o da.
Eminim
ki bir arada mutlular.
Canım
kardeşim, babam, anam mekanınız cennet olsun.
Üzüldüm Hüseyin Öğretmenim,acınızı paylaşırım.Mekanı cennet olsun anneciğinizin...
YanıtlaSilTeşekkür ederim Saygıdeğer yazar Arzu kardeşim. Amin inşallah.
SilMerhabalar Hüseyin Hocam.
YanıtlaSilAcıları hissetmek, yaşamak ve akabinde paylaşmak gerekir. Acıyı tanımamız gerekiyor, çünkü bir gün herkese lazım oluyor.
Daha önce kaybettiğiniz kardeşinize, babanıza ve annenize Allah'tan rahmet, size de başsağlığı dilerim.
Selam ve muhabbetle.
Çok teşekkür ederim Değerli yazar Recep Bey. Allah senden razı olsun. Selam ve saygılarımla.
Sil